İstanbul, Sulukule’de Fatih Belediyesi’nce yürütülen kentsel yenileme projesi kapsamında yıkımlar sürüyor.
Mahalledeki tedirgin hava ise kentsel yapılanmanın sadece evleri yıkmadığının işareti gibi.
Bugün (19 Haziran) öğlen saatlerinde Niyazi Mısri Sokak’ta bulunan iki evin yıkımı daha önceki yıkımlar gibi aniden gerçekleşti ve evlerin yakınlarındaki barakalarda yaşayan göçmen işçileri de sokakta bıraktı.
“Yıkımlar Valilik İnsan Hakları Komisyonu’nun uyarısına rağmen sürüyor”
Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Pündük yıkımların İstanbul Valiliği İnsan Hakları Komisyonunun 28 Mayıs’ta mahalleye gelip bir inceleme yaptığını söylüyor.
“Yıkımların bu şekilde devam etmesi çevreye ve insan sağlığına zarar veriyor. Bizim raporumuz bitene kadar ‘yıkımlar yapılmayacak’ kararına rağmen yıkımlar sürüyor.”
Bugün iki ve dört katlı iki bina yıkıldığı bilgisini veren Pündük “Bu evler daha önce satılmış evlerdi. İçinde daha önce evleri yıkıldığı için sokakta yaşayan aileler yaşıyordu. Ama içinde insan olsa da olmasa da yıkımlar insan haklarına aykırı bir şekilde yapılıyor” diyor.
Boşaltılan evlerde çocukların oyun oynadığını belirten Pündük yıkım ekiplerinin içerde kimsenin olup olmadığına bakmadan evleri yıkmasının yaşam haklarının da yok sayılması anlamına geldiğini, ayrıca valiliğin raporunun sonlanması beklemeden işlem yapılmasının hukuksuzluk olduğunu ifade ediyor.
Komisyon bu yıkımlara sessiz kalmamalı
Komisyonun bu duruma sessiz kalmayacağını söyleyen Pündük mahalledeki tedirgin havaya da dikkat çekiyor.
Yıkımların sürdüğü Sulukule’de tahrip edilen sadece mahallenin kültürel dokusu değil. alt yapı sisteminin de zarar gördüğü mahallede kanalizasyon ve su şebekeleri ciddi hasar almış durumda. Evlerinde su akmayan bir çok mahalle sakini hastalıklarla boğuşuyor. Özellikle çocukların büyük bir kısmı mikrobik hastalıklar nedeniyle sıkıntı yaşıyorlar.
“Komşularımı bir daha görebilecek miyim?”
54 yaşındaki mahalle sakini Nihal yıkılan iki katlı evde yaşayanların yaklaşık bir ay önce evi terk edip memleketleri Bursa’ya göç ettiklerini söylerken gözleri doluyor.
25 yıldır aynı sokakta yaşadığı komşularını bir daha göremeyeceğini düşünen Nihal “Kendi yaşadığım evi de 26 Haziran’da boşaltacağım. Bize Taşoluk’ta gösterilen eve yerleşmekten başka yapacak bir şey yok” diyor.
Yıkılan evlerdeki demirleri toplayan Adanalı Roman işçiler de yaşananlardan dolayı tedirgin. İşçiler arasında gruplaşmaların olduğunu söyleyen 24 yaşındaki Hasan Yıldız yıllardır hiçbir sorun yaşamadıkları mahalle halkıyla yıkımların ertesinde gerginlikler yaşadıklarını, bunların sebebinin de mahalledeki huzuru bozmak için yapılan planlı bir şey olduğunu belirtiyor.
Yıldız’ın verdiği bilgiye göre göçmen Roman işçiler yıllardır mevsimlik işçi olarak İstanbul’a geliyorlar.
“Ne gidecek yerimiz ne de memlekete dönecek paramız var”
Yıkılan binanın arkasındaki bir barakada yaşayan Yıldız ailesi yıkımın ertesinde yeniden sokakta kaldıklarını söylerken, 55 yaşındaki Durdane Yıldız “Ne gidecek yerimiz ne de memlekete dönecek paramız var” diyor.
Hurdacılık yapan 21 yaşındaki Murat Şahin yıkılan evlerin sahiplerine vaat edilen evlerle ilgili şunları söylüyor: “Tapusu olanlara ev verdiler. Bizim ve bir sürü insanın tapusu olmadığı için sokakta kaldık. Artık bizim için nerede akşam orada sabah.”
Davulculuk yapan 40 yaşındaki Hasan Şahin yıkımlara alışmış gibi: “Bugün yine evleri yıktılar. Hafta başında da bu sokaktaki birkaç evi daha yıkacaklar. Bundan sonra böyle...” diyor.
“Sulukule bizim evimizdi. Artık evimiz yok”
Sulukule’de yaşanan yıkımların hayatları nasıl etkilediğine dair çarpıcı örnerklerden biri hurdacılık yapan 28 yaşındaki Oktay Yıldız’ın cümleleri: “Şu an bu mahallede hayat bitti bizim için. Edirnekapı, Sulukule bizim evimizdi. Artık evimiz yok.”(BÇ/EZÖ)