Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Sever ile MİT TIR’larının içindeki silahların “devlet sırrı” olarak nitelenmesinden hareketle uygulamanın kanundaki yerini, devlet sırlarına kimin karar verdiğini, geçmişte nasıl işlediğini konuştuk.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhuriyet gazetesinin TIR’larla ilgili haberine tepki gösterdi ve haberi “devlet sırrının ifşası” olarak tanımladı ve gazeteyi “casusluk” ile suçladı.
“Bir eylem, bilgi veya belgenin devlet sırrı kapsamına girmesi onu suç olmaktan çıkarmaz” diyen Sever, konuyla ilgili düşüncelerini ve yasaları şöyle anlattı:
Devlet sırrı nedir, kim karar veriyor?
“Devlet sırrı konusu Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda (CMK) yer alan bir kavram olmakla birlikte devlet sırrının neleri içerebileceği ve hangi bilgi-belgelerin devlet sırrı olduğuna kimin karar vereceği konusunda özel bir düzenleme hala yok.”
“Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’na göre devlet sırrı; ‘Açıklanması hâlinde devletin emniyetine, dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgelerdir. Sivil ve askeri istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler, istihbarata ilişkin bilgi veya belgelerdir.’ 2012 yılında hazırlanan ama yasalaşmayan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısında da devlet sırrı aynı şekilde tanımlandıktan sonra “Birinci fıkra hükmü, demokratik toplum düzen ve hukuk devleti ilkesinin gereklerine aykırı yorumlanamaz ve uygulanamaz” hükmüne yer verilmişti.”
Hesap verilebilirlik ve şeffaflık |
“Bu konudaki temel sorun, nelerin devlet sırrı olduğunun belirsizliği ve devlet sırrının ne olduğuna yürütme organının karar verebiliyor olmasının yarattığı hesap verilebilirlik ve şeffaflık sorunudur.” “Bununla birlikte sır kavramı yorumlanırken ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün sınırları gözetilmeli ve kamuyu genel olarak ilgilendiren, bilinmesi kamusal anlamda özel bir zarara yol açmayacak bilgi-belgeler bakımından demokratik bir düzende gerekli olma ve ölçülülük sınırları değerlendirilmeli ve bu tür konularda şeffaflık sağlanmalıdır.” |
Kamuyu ilgilendiren, hukuka uygun
“Bu kapsamda devlet sırrı tanımına içkin ‘devletin emniyeti’, ‘milli güvenlik’ gibi kavramların siyasi anlamda hesap verebilir olması gereken yürütme organının güvenliği değil, kamusal bir güvenlik fikrine dayanması gereği de gözetilmelidir.”
“Yine bu bilgi-belgenin kamuyu ilgilendiren bir mesele olup olmaması, hukuka uygun olup olmadığı da değerlendirilmesi gereken konulardandır. Aksi bir yorum yürütme organının istediği bilgileri saklayarak bir yandan basın özgürlüğünü, diğer yandan kişilerin bilgi alma hakkını da içeren ifade özgürlüğünü ortadan kaldırabilecektir.”
“Bu konuda yargının yorumu ve olay bazlı değerlendirmede temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasının sınırlarını gözetmesi gerekir.”
Mahkemeden gizlenemez |
“Hukuka uygun olmayan konusunda mevzuattaki düzenleme Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 125. maddesinde yer alan ‘Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz’ hükmüdür. Ancak bu madde sadece mahkemelere bu belgelerin sunulması zorunluluğuna ilişkindir, yani devlet sırrı olduğu iddia edilen bir konuda suç duyurusunda bulunulduğunda mahkemeye ilgili bilgi-belgenin verilmesi zorunludur” “İdari yargıda açılan davalar bakımından İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. Maddesinde ise ‘istenen bilgi ve belgeler Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Başbakan veya ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir’ denmişse de maddeye 1994’te eklenen cümleye göre ‘Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez’. Yani hukuka aykırı olduğu iddia edilen bir idari işleme karşı açılan davada idare devlet sırrı kapsamında bir belgeyi vermeyebilecekse de mahkeme idarenin bu bilgiye dayalı savunmasına göre karar vermeyecektir.” |
“JİTEM belgelerinde gördük”
“Bir hukuk devletinde suç ya da hukuka aykırılık söz konusu ise bunun devlet sırrı zırhı altında saklanmaması gerekir, aksi takdirde kamu görevlilerinin suçlarının soruşturulması olanaksız hale gelecek ve bu suçlardan zarar gören kişi/kişiler bakımından etkili soruşturma da yapılamayacaktır. Etkili soruşturma yapılmamasının kendisinin de bir insan hakkı ihlali olacağı unutulmamalı.”
“Daha önce bunun örneğini en bariz biçimde, faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak 1996 yılında kurulan Susurluk Komisyonunun JİTEM’in varlığına ilişkin belgeler içeren Susurluk raporlarının devlet sırrı olduğuna ilişkin DGM kararlarında gördük.”
Devlet sırrı haber olur mu? |
Sever, devlet sırrı olarak tanımlanan bir bilgi veya belgenin haberleştirilmesiyle ilgili sorumuzu da şöyle yanıtladı: “Bu konu Türk Ceza Kanunu’nda Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk başlığı altında 326-339. maddelerinde düzenleniyor. (Özellikle de Gizli kalması gereken bilgileri açıklama başlıklı 330. Madde ile Yasaklanan bilgileri temin başlıklı 334. Madde)” “Ancak önemli olan neyin devlet sırrı ya da gizli kalması gereken bilgi niteliğinde olup olmadığına ilişkin yürütmenin değil, mahkemelerin değerlendirmesidir. Mahkemeler yürütme organının devlet sırrı nitelemesiyle bağlı olmaksızın niteleme yapabilecektir. Mahkemelerin bu değerlendirmesinde yukarıda değindiğim temel hak ve özgürlük perspektifinden konuyu değerlendirmesi ve basın özgürlüğünün özgül niteliklerini de dikkate alması gerekir.” |
(AS)