Ben söylüyorum magazini sevmemek ona maruz kalmamak anlamına gelmez diye ama... Neyse, medya takibi ile uğraşan şirketler dört gün içinde Hülya Avşar'la ilgili gazetelerde 400'den fazla haber çıktığını buyurmuşlar.
Televizyon haberleri, İnternet siteleri falan da eklenirse, klasiktir ya, mevzu ekvatorun etrafında bir tur dönecek hale geldi yani.
Hülya Avşar on küsur yıldır birlikte olduğu, sekiz yıldır da belediye nezdinde evli bulunduğu Kaya Çilingiroğlu ile geçen hafta tek celsede boşandı.
Mevzunun boşanma bölümünün hızlı geçmesi beni gıcık etmedi değil, zira bendeniz memleket mahkemelerinde davaların bir yıldan kısa sürenlerine itibar etmiyorum ama konu büyük Türk büyükleri Fatih Altaylı ve Mustafa Mutlu tarafından deşildiği için benim mevzuum başka bugün...
Malum Kaya Çilingiroğlu isminin başında "sosyetik playboy" yaftası olanlardan. Kendisinin ne iş yaptığını haklarında yapılan yüzlerce habere karşın bilemeyenlerdenim.
Aslen bir iş yaptığından da emin değilim. Bir ara aslen karısının şöhretinden yararlanıp televizyonda buluşma programları yapmışlığı bile vardı, galiba şimdi de spor programı sunuyor ama onun dışında sadece Hülya Avşar'ın kocası olarak biliniyor kendisi...
Bazı meşhurların eşlerinin karşı cins tarafından gereğinden fazla beğenilmesi bilinen bir şeydir. Zira o kadın/erkek onu seçtiğine göre çok yakışıklı, çok iyi, çok şahane biri olmasa da sizin göremediğiniz bir şey vardır diye düşünürsünüz.
Bu işte şansı olanlar da o erkekler/kadınlardır zaten. Çilingiroğlu görüntü, kariyer, yaşam ya da hal, tavır olarak kadınları kendisinden geçirecek birisi olmamasına rağmen 10 yıldır "Hülya Avşar'ın kocası" olması üzerinden memleketin en adı geçen erkeklerinden biri olmayı başardı.
Bu başarısını da fırsat bulduğu her an, basına yakalanmaktan hiç endişe duymadan başka kadınlarla birlikte görünerek kullandı. Hülya Avşar da her seferinde bence fevkalade yanlış bir yol seçerek hep diğer kadınları suçladı, kocasına top oynarken cam kıran küçük oğlan çocuğu muamelesi yaptı.
Ama kazın ayağı ilişkinin onuncu yılında Çilingiroğlu'nun gerçekten aşık olmasıyla değişti.
Basının da bir şekilde yıllardır beklediği haber gelmiş oldu böylece. "Avşar kızı" sonunda boşanmaya karar vermişti, boşandı da.
Zaten beni canevimden vuran da boşanma süreci oldu. Çilingiroğlu boşandıktan hemen sonra ilk uçakla sevgilisiyle buluşmaya gitti, Avşar ise evine.
Birkaç gün sonra geri dönen Çilingiroğlu bu kez eski karısının evinde aldı soluğu. Avşar ziyaretin hemen ardından basının karşısına çıktı. "Çocuğumuz var, elbette Kaya her zaman bu eve gelebilir, zaten ondan da başka kimse bu eve giremez" diye anlattı derdini.
Düşünsenize memleketin en meşhur kadınlarından biri eşinden ayrıldıktan sonra bile başka bir erkekle birlikte olma fikrini sanki kötü bir şeymiş gibi algılıyor.
Başka birine aşık olduğu için boşandığı kocasının yaptığını normalden addediyor da, kendi hayatına yeni birinin gelme ihtimalini yok sayıyor, ayıp sayıyor.
Kadınlarla erkekler arasında hep yaşanan "erkektir yapar, kadın yaparsa kötü kadındır" mantığı memleketin en çok bilinen, ekonomik özgürlüğünü olabildiğince kazanmış, akıllı bir birey olduğunu her fırsatta dile getiren ve hatta meşhurlar dünyasının en akıllısı olduğunu söyleyen Hülya Avşar bile 10 yıl içinde defalarca "başka kadınlarla adı geçen" bir adamı ancak on yıl sonra boşayabiliyor ve sırf da bu evliliğin verdiği yük üzerinden hayatının sonuna kadar başka biriyle olamayacağını söylüyor.
Kadın boşanınca mecbur kalıyor hayatını aşksız sürdürmeye, erkekse o boşanmaya neden olan aşkla golf oynamaya gidiyor... Hayat sürüyor, değişmeden... (ÇM/BA)