Anayasa Mahkemesi (AYM), Soma’daki iş cinayetini protesto etmek isterken polis müdahalesinde yüzlerine biber gazı sıkılan Sıla Koç ve Betül Öztürk Gülhan’ın başvurusuna dair gerekçeli kararını açıkladı.
Mahkeme, hem “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun” hem de “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının” ihlal edildiğine hükmederek, Koç ve Gülhan’a 20’şer bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
İki kadın Güvenpark’taki eylem sırasında merdivende otururken ve çevrede bir çatışma da yokken yüzlerine yakın mesafeden biber gazı sıkıldığını ifade ederek AYM’ye başvurmuştu.
AYM, olaya dair kamera görüntülerinin polisçe savcılığa verilmediğini, savcılığın da kamera görüntülerinin akıbetini araştırmadığını ifade ederek “Soruşturma mercii tarafından olayın sebebini aydınlatmak için atılması gerekli adımların eksik bırakıldığı, soruşturma özenle yürütülmedi” tespitinde bulundu.
İş cinayetini protesto edeceklerdi
Sıla Koç ve Betül Öztürk Gülhan, Soma’daki iş cinayetini protesto etmek için 14 Mayıs 2014’te Ankara Olgunlar Sokak’taki Madenci Anıtı önünde yapılacak basın açıklamasına katılmak üzere Güvenpark’ta toplanan eylemcilere katıldı.
Polis eyleme biber gazıyla saldırdı, Koç ve Gülhan yaralandı.
Eylemcilerden 21’ine soruşturma açıldı ancak Koç ve Gülhan hakkında soruşturma açılanlar arasında değildi. Polis müdahalesine ilişkin tutanakta da iki kadının isimleri veya haklarında bir bilgi yer almıyordu.
Emniyet kamera kayıtlarını savcılığa vermedi
Müdahalede yakın mesafeden biber gazına maruz kalan kadın eylemciler, polisler hakkında suç duyurusu yapınca polisler hakkında soruşturma başlatıldı.
Ancak olayla ilgili hiçbir kamera kaydı savcılığa gönderilmedi.
Savcılığın yazı yazdığı Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü Destek Büro Amirliği olay yerindeki güvenlik kameralarının yaklaşık bir ay boyunca veri tabanında tutulduğunu, sonra da silindiğini belirterek bir kayıt göndermedi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü de sadece bir kamera kaydını gönderdi, diğer tüm kameralara dair görüntülerin neden gönderilmediğini ise savcılığa açıklamadı. Gönderilen tek kayıtta da Uzunpınar ve Gülhan’a yapılan müdahale görüntüsü yer almıyordu.
Güvenpark civarındaki bazı işyerleri ve apartmanların güvenlik kameralarından da “görüntü elde edilemediğine” dair tutanaklar düzenlendi.
Savcılık da “şikayetçilerin kolluk görevlilerince veya herhangi bir kimse tarafından darp edildiğine ilişkin görüntü tespit edilememiştir” diyerek polisler hakkında kovuşturmaya yer yok [takipsizlik] kararı verdi.
Otururken yüzlerine biber gazı sıkıldı
Bu karara yapılan itiraz Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilince 14 Temmuz 2016’da, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal edildiği” gerekçeleriyle AYM’ye bireysel başvuru yaptılar.
Başvurucuda, “gösterinin barışçıl niteliğini bozucu bir davranışta bulunmadan Güvenpark’taki merdivenlerde oturdukları sırada, takriben bir metre mesafeden yüzlerine biber gazı sıkıldığını” ifade ettiler.
“Soruşturmanın tarafsızlığı kuşku oluşturdu”
AYM’nin gerekçeli kararında, iki kadının bulunduğu yerde bir şiddet olayı olmadığı, dolayısıyla polis müdahalesinin gereksiz olduğu ifade edildi:
“Her ne kadar koltuğun tanzim ettiği tutanaklarda göstericilerden kaynaklanan bir kısmı vahim nitelikte şiddet hareketinin meydana geldiği görülmekteyse de başvurucuların beklediği Güvenpark’ta meydana gelen şiddet hareketine ilişkin gerek kamera kayıtlarında gerekse tutanaklarda bir tespit bulunmamaktadır. Bahsedilen şiddet hareketleri daha çok Olgunlar Sokak ile Atatürk Bulvarı’nın kesiştiği yerlerde meydana gelmiştir.
“Güvenpark’ta toplananlara yöneten kolluk müdahalesinin gerekliliği, ne idari ne de yargısal mercilerce ortaya konulabilmiştir.”
AYM, savcılığın kamera kayıtlarını araştırmadığına da değindi:
“Güvenpark’te bulunan yedi kameranın altısından herhangi bir kayıt elde edilememesinin nedeni Savcılıkça araştırılmamıştır. Soruşturmadaki bu özensizlik, ayrıca soruşturmanın bağımsızlık ve tarafsızlığı hususunda başvurucularda kuşku oluşmasına yol açmıştır.
“Kamu makamlarının temin edip saklamakla yükümlü olduğu kamera görüntülerinin eksik toplanması ve bu yönde bir kayıt bulunmamasının kovuşturmasızlık kararına gerekçe yapılmasının rasyonel bir yöntem olduğu söylenemez.” (AS)