Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) biber gazı kullanımı ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına ilişkin açıklama yaptı:
“Göstericileri hedef almak suretiyle göz yaşartıcı kimyasalların kullanılması işkencedir.”
AİHM, 24 Mart 2006’da on kişinin öldüğü yüzlerce kişinin yaralandığı, Diyarbakır’da cenaze törenine yapılan polis saldırısında gaz fişeğiyle yüzünden yaralanan Abdullah Yaşa davasında, dün verdiği kararla Türkiye’yi 20 bin Euro tazminata mahkûm etti.
Abdullah Yaşa, olay gerçekleştiğinde 13 yaşındaydı.
AİHM, bu yaralanmanın meydana geldiği koşulları ve oluşan yaranın ciddiyetini dikkate alarak “işkence ve kötü muamele yasağını” düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 3. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.
Barışçıl olmayan gösterilerin dağıtılması amacıyla, göstericilerle kolluk kuvvetlerinin fiziksel karşılaşmasına engel olmasını amaçlayan kullanımın dışına çıkılması ihlalin zeminini oluşturdu.
Bu nedenle AİHM, göz yaşartıcı bomba kullanımına ilişkin herhangi bir hukuki çerçeve çizilmediği için ortaya çıkan sistemik sorunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46. maddesi gereği tespitini yaparak şu tavsiyelerde bulundu:
* Yasal olan/yasal olmayan ayrımı yapmadan dahası barışçıl olup olmamasına bakılmaksızın göstericilere göz yaşartıcı gaz bombası atılması AİHS’nin 3. maddesi kapsamında değerlendirilebilir.
* Göz yaşartıcı gaz bombası doğası gereği tehlikeli araçlardan olup, potansiyel öldürücü güç kullanımına ilişkin içtihatlar kapsamında değerlendirilmelidir.
* Olayın gerçekleştiği tarihte Türkiye’deki mevzuat gösterilerde göz yaşartıcı gaz bombası kullanımına yönelik hiçbir özel hüküm içermemekte, yanı sıra kolluk kuvvetlerini bağlayıcı hiçbir yönerge bulunmamaktadır. 15 Şubat 2008 tarihli Emniyet Müdürlüklerine dağıtılan, göz yaşartıcı gaz kullanımına ilişkin yönerge konunun önemi açısından yeterli görülemez.
* Ölüm ve yaralanma riskini azaltmak için, göz yaşartıcı gaz bombalarının kullanımına ilişkin daha ayrıntılı bir düzenlemeye gidilmeli, yasal güvenceler güçlendirilmelidir.
“Tüm yetkililer sorumlu”
TİHV, AİHM kararıyla da teyit edildiği üzere, Türkiye’de halen göz yaşartıcı kimyasalların kullanımına dair herhangi bir yasal düzenleme olmadığını belirtti:
“Gaz kullanımının tek yasal dayanağı, maddi güç olarak ‘göz yaşartıcı gazların kullanılabileceğini’ söyleyen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesidir ve AHİM son kararında bunun yetersiz olduğunu açıkça ifade etmektedir.”
“Ayrıca polise bu konuda yeterli eğitim de verilmemekte, göz yaşartıcı gazın kullanımı tamamen keyfi bir şekilde gerçekleştirilmektedir.”
“Sonuç olarak, hali hazırda polisin zaten yasaklanması gereken göz yaşartıcı kimyasal kullanımının hiçbir hukuki zemini bulunmamaktadır.”
“Yıllardır polisin aşırı/yoğun/ölçüsüz göz yaşartıcı gaz kullanımı AİHM’in de belirttiği gibi işkence ve kötü muamele yasağının ihlalidir. Bu suçun işlenmesinde silsileli olarak tüm yetkililerin sorumluluğu vardır.” (AS)