EMEP, ÖDP ve DEHAP temsilcileri, istifaların Türkiye'deki seçim sisteminin ve siyasi partiler yasasının antidemokratik uygulamalarından kaynaklandığını söyledi.
Siyasi partilerin hazineden aldıkları devlet yardımına ilişkin yasanın değiştirilmesiniyse, yalnızca ANAP ve SHP'ye yönelik olmadığını belirterek, bunu demokratik çevrelerin önünü kesmeye yönelik bir girişim olarak yorumladılar.
28 Mart 2004 yerel seçimlerinde, SHP'yle ittifak oluşturan partiler, ittifakın sürdürülemeyişini de yorumladı.
SHP temsilcisi Uğur Cilasun, 5 milletvekilinin CHP'den istifa ettikten sonra partilerine katılmasını "solun kefeni yırtması" olarak yorumlarken, siyasi partilerde liderlerin görev süresinin sınırlandırılmasını ve delege sisteminin kalkması gerektiğini söyledi. İttifaka ilişkinse, seçim bitince koşulların ortadan kalktığını söyledi.
Mustafa Yalçıner (EMEP): Devlet yardımına da, barajlara da karşıyız
Emeğin Partisi Genel Başkanı Mustafa Yalçıner, milletvekili istifalarında ve beraberinde gelen transferlerde şaşılacak bir şeyin olmadığını belirterek, "Son birkaç aydır AKP'de hükümet edememekten, CHP'deyse muhalefet edememekten kaynaklı bir kargaşa yaşanıyordu" dedi.
İstifalar: "AKP iki yıldır abartılarak desteklenmiş ve sermaye tarafından kendisine olduğundan fazlası vehmedilmiştir. Bu destek istek ve dayatmalar üzerine kuruluydu. Ayak sürçmeler başlayınca, sermayenin AKP'ye yönelik eleştiri ve baskıları artmış, bu içerde karışıklığa yol açmış istifaların da yolu açılmıştır.
CHP'den ise hemen hiç kimsenin umudu yoktur. CHP kendisi için en elverişli denebilecek dönemde bile muhalefet olamamıştır. Ve üstelik halkın taleplerine en küçük bir yaklaşımı olmadığı gibi kendisi de demokrasiden nasibini almamıştır. Dolayısıyla istifalar ve transferlerde şaşılacak şey yoktur."
Devlet yardımı: "Marj yükseltilmesi ne SHP ne de ANAP'a yönelik bir yaptırımdır. Halkın demokratik güçlerinin bugünden potansiyelini taşıdığı görülen gelişmesini önünü kesmeye yöneliktir. Biz zaten partilere devlet yardımı konusuna kökten karşıyız. Partilere devlet yardımı bütünüyle kaldırılmalı, düzen partilerinin bir de devlet tarafından halkın vergileriyle finansmanına son verilmelidir."
Seçim barajı: "Partimiz bütün barajların kaldırılmasından yanadır. Bu barajlar, dolaysız olarak, başta işçi sınıfı olmak üzere halkın örgütlenmesinin önünün kesmeye ve siyasetten dışlanmasına yöneliktir. 10 milyondan fazla işçinin ve 10 milyonlarca emekçi halkın siyaset yapmasının ve iktidarının önünü kesmek de olanaksızdır."
İttifak: "Biz 28 Mart yerel seçimlerinde SHP'nin katıldığı bir güç birliği içerisinde yer almıştık. Bunun demokratik ve halkçı platformu vardı. Ancak bu güç birliği, ne yazık ki, sürdürülememiştir.
SHP liderinin açıklamalarına göre EMEP'in AB ve demokrasi sorunlarına ilişkin radikalizmidir. Dolayısıyla EMEP kendisi ayrı ve bağımsız bir parti olarak 28 Mart'taki güç birliği nedeniyle SHP'nin bütün faaliyetlerinin kefili değildir. Kuşkusuz yeni katılımların SHP'yi halkçı ve demokratik bir platformda güçlendirmesini isteriz. Ancak böyle olup olmayacağını zaman gösterecek."
Hakan Tahmaz (ÖDP): Parlamento milletvekili pazarına dönüştü
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Yardımcısı Hakan Tahmaz, son durumun siyasi partiler yasasının antidemokratik yapısını ortaya koyduğunu söylüyor.
İstifalar: "İlk olan bir şey değil. Siyasi partiler yasasının antidemokratik yapısını ortaya koyuyor, lider sultasına karşı tek tek milletvekillerini çaresizliği ortaya koyuyor. Siyasi partiler sistemindeki yanlışlığın bir başka boyutunu, partinin seçmenle kurduğu sorunlu ilişkiyi ortaya koyuyor.
Seçim sistemi: "Türkiye'de 'milletvekili pazarına' dönüşmüş bir parlamento var. Bu değişmeli. Bunun için siyasi partiler yasasının ve seçim sisteminin kökten reforme edilmesi gerekiyor.
Devlet yardımı: "Hazine yardımına ilişkin adil bir sistem yoktur. Ya adil bir yapıya dönüştürülmeli ya da toptan kaldırılmalıdır. Kaldırılabilmesi için siyasi partilerin gelir kaynaklarının saydam hale getirilmesi ve kayıt dışı kaynaklarca desteklenmesinin önüne geçilmesi gerekir."
Seçim barajı: "Türkiye'deki seçim sistemindeki uygulama dünyada hiçbir ülkede yok. Bir partinin mecliste varoluşundaki, seçimlere girebilme koşullarındaki ağır yükümlülükler, parlamentodaki ilişkileri daha da çürütüyor. Önerimiz milli bakiye sistemi ya da barajın uluslararası asgari bir düzeye çekilmesidir."
Veli Büyükşahin (DEHAP): Baraj ve seçim yasası değişmeli
DEHAP Genel Başkan Yardımcısı Veli Büyükşahin, seçim sistemi ve siyasi parti yasası nedeniyle çok sayıda partinin temsil olanağı bulamadığını söyledi.
Seçim sistemi: "Bu Türkiye demokrasisinin ayıbıdır. Türkiye'de demokrasi olmadığının en büyük göstergesidir. Toplumsal kesimlerin temsil edilmemesinin, onların dışlanması, ötekileştirilmesi ve reddedilmesinin ifadesidir. Türkiye'de aşılması gereken en önemli engel, tüm farklılıkların ve siyasal hareketlerin kendilerini ifade edebileceği meclis zemininin hazırlanmasıdır.
Türkiye'de 10 milyon insanın oy kullanmaması ve baraj sistemi nedeniyle seçmenlerin ancak yüzde 50'sinin mecliste temsil edilmesi, toplumsal sorunların ve gerginliklerin önemli bir nedenidir.
Baraj sisteminden dolayı DEHAP'ın 3 Kasım seçimlerinde elde ettiği 53 milletvekili, AKP ve CHP tarafından, halka rağmen paylaşıldı. Bu Anayasa'nın eşitlik ve adalet ölçülerine tamamen aykırıdır. Barajın ve seçim yasasını değişmesi gerekir.
Seçim sistemi, Türkiye'nin önündeki sorunların aşılmasında en temel etkendir. Yüzde 10 barajı yüzde 5'in altına çekilmelidir."
İstifalar: "CHP Türkiye'nin önünde engel konumuna gelmiştir. Kendi içerisindeki farklı sesleri hazmetmeyen reddeden ve dışlayan bir tutum içerisinde, dağılma görüntüsü vermektedir. İstifalar doğaldır.
AKP, Türkiye'nin temel sorunlarında çözüm gücü olamadığı görülünce, çekim merkezi olmaktan çıkmıştır.
Farklılıkların mecliste yer bulmasını demokrasi açısından olumlu karşılıyoruz. SHP'nin olmasını da önemsiyoruz."
Devlet yardımı: Devlet hazine yardımının dağıtımında adil değildir. Hazine yardımı bu ülkenin vergilerinden oluşturmaktadır. DEHAP'tan örnek verirsek, partimize oy veren 2 milyon insanının ödediği vergilerden başkaları nemalanıyor.
Uğur Cilasun (SHP): Devlet yardım etmezse, partiler boyunduruk altına girer
SHP Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Cilasun, 28 Mart'ta 5 milletvekilinin SHP'ye geçmesini, "Türkiye solunun bir şekilde kefeni yırtması" olarak yorumluyor.
Devlet yardımı: "Siyasi irade partilere katkıda bulunmayı birkaç nerenle öngörmüş. Birincisi, partiler siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır ve yaşamaları gerekir. Bunun için de maddi katkıya ihtiyaç vardır.
İkincisi bu maddi katkıyı devlet yapmazsa, siyasi partiler başka güçlere dayanırlar. Siyasi partiler, maddi durumları yüksek katmanların boyunduruğu altına girer.
Biz hakkımızı, hukuki yolları da kullanarak, sonuna kadar savunacağız."
İttifak: "Yerel seçime giderken seçim ittifakı yaptık. Seçim bitti, ittifakın koşulları kalmadı. İttifak yaptığımız partiler çizgi değişikliğine gittiler. DEHAP kendini feshetmeye karar verdi. ÖTP de kendini feshetmeye karar verdi; yeni bir oluşum için."
Siyasi partiler: Türkiye son iki üç yıldır toplumsal sorunları belirleyen konularda çok önemli değişiklikler yaptı. Geriye sadece siyaset alanı kaldı. Siyasi partilerin lider sultasından kurtarılması gerekiyor. Bu sağ ve sol için aynı.
Liderin görev süresine sınır konmalı. Delege sistemi kaldırılmalı. Bunların hepsini biz kendi tüzüğümüzde yaptık."
Seçim sistemi: "Girmek istediğimiz AB'de, yüzde 5'in üzerinde baraj yok. Yönetim istikrarı açısından belirli bir barajın olması öngörülüyor ama bunun makul bir düzeye indirilmesi gerekir." (KÖ/TK)