Askeri Yargıtay'ın kararıyla Sivas Askeri Cezaevi'nden tahliye olan total retçi Mehmet Tarhan, böyle diyordu görüşmemizin sonunda.
Tarhan'la yaşadıklarını, askeri cezaevini, tutuklu, mahkum askerlerin ve ailelerinin vicdani redde yaklaşımını konuştuk.
"Askeri cezaevi kontrol edilmediği için keyfiyetle yönetiliyor"
Tarhan, askeri cezaevinin "tamamen sivil gözlerden uzak" olduğunu söylüyor.
"Kontrol dışı, kamp gibi bir yer. Kontrol edilemediği için de tamamen keyfiyetle yönetilen bir yer."
Tarhan Sivas Askeri Cezaevi'nde tutulduğu süre boyunca, haklarını elde edebilmek için birden çok açlık grevi yapmıştı. Tarhan'a yine birden çok hücre cezası verildi. Askeri cezaevine konulduğu ilk günlerde kötü muamele gördü, gaspa uğradı; İnsan Hakları Derneği bu olayla ilgili bir rapor hazırladı. Olayla ilgili dava askeri mahkemede başladı. Cezaevinin o dönemdeki iki yetkilisi görevi kötüye kullanmaktan, iki hükümlü asker de, yağmadan yargılanıyor.
"Rütbelilerle ilişkiler kötüydü" diyor Tarhan. "Cezaevinde görevli olan askerler de genelde yarı mahkum gibiydiler."
Askerler vicdani reddi konuşuyor
Tolstoy'un vicdani reddi anlattığı kitabı " Tanrının Egemenliği İçinizdedir "in cezaevinde popüler bir kitap olduğunu söylüyor Tarhan.
"Vicdani reddi merak ediyorlar, konuşuyorlardı.
"Rütbeliler arasında, benim söylediklerimi, yaptıklarımı anladıklarını iddia edenler vardı. Ama sanırım vicdani reddi kendi yaşamlarında bir yere koyamıyorlardı. Bir tür çekingenlik, iletişimden korkmak vardı. İletişimin sonrasında da ajite olmaktan 'yoldan çıkmaktan' korkuyorlardı sanki."
"Haklısın, ama kendine yazık ediyorsun"
Tutuklu, hükümlü askerlerin ailelerinin kendisini desteklediğini anlatıyor Tarhan.
"Ters bir tepki almadım.Genelde destek gördüm. Vicdani retle ilgili bilgisi olmayan insanlar bile 'Doğru söylüyorsun, haklısın. Ama kendine yazık ediyorsun' diyorlardı. En olumsuzu buydu. Ama bunlar da çok azdı."
Tarhan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Osman Murat Ülke kararını da anımsatarak vicdani retle ilgili bakışın değiştiğini söylüyor; askeri cezaevinden bir örnek veriyor.
"Vicdani ret, eskiye göre daha görünür hale geldi. İnsanlar hukuksal dayanağı olduğuna biraz daha ikna olmaya başladılar. Böylece daha talepkar olabildiler. Tutuklulardan birinin ailesi, artık oğullarının askerlik yapmayacağına inanıyordu. İnsanlar biraz da Avrupa Birliği süreciyle bu işin olacağını düşünmeye başladı. Tartışma profesyonel askerliğe doğru kayıyor."
"Daha yaygın, anlaşılır bir dile ihtiyaç var"
Cezaevinde geçen sürenin kendinde neler değiştirdiğine dair, "Bakışımı değiştirdi" diyor Tarhan.
"Ne kadar kentsoylu ve insanlardan uzak bir dile hapsolduğumuzu, aslında konuşamadığımızı anladım. En önemlisi bu. Kısıtlı bir çevrede, hep aynı konularda, az sayıda ve simgesel cümleler kurarak konuşuyoruz."
Bunun yaşamdaki pratik karşılığıysa, açlık grevindeyken, bir askere ne yaptığını, vicdani reddin ne olduğunu anlatmaya çalışırken yaşadıkları.
"Anlatırken çok örnek vermem gerekiyordu. Ve bu örneklerin ortalama bir hayattan olması gerekiyordu. Vicdani reddi anlatırken, daha yaygın ve anlaşılır dile ihtiyacımız olduğunu gördüm." (TK)
* Mehmet Tarhan'la ilgili bianet haberlerinin listesi için tıklayın.