Silah ticareti ve silahların kötüye kullanılması sonucu her yıl yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybediyor. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde hayata geçirilmeye çalışılan Silah Ticareti Anlaşması bu tablonun önüne geçmek için yapılan önemli çalışmalardan biri.
Anlaşma için kritik tarihlerden biri önümüzdeki temmuz ayı. Silah Ticareti Anlaşması BM tarafından yürütülecek görüşmelerin sonucunda ortaya çıkacak.
Bu noktadan hareket eden Uluslararası Af Örgütü küresel düzeyde lobi çalışmalarına ve çeşitli kampanyalar düzenlemeye devam ediyor, kontrolsüz silah ticaretinin sonuçlarının görülmesini sağlayan raporlar yayınlıyor.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç Silah Ticareti Anlaşması'yla ilgili sorularımızı yanıtladı, anlaşmanın kapsamına ve niteliğine dair bilgi verdi.
"Silahların insan hakları ihlalleri için kullanılması riski doğduğunda satışını engelleyen bir "Altın Kural"ı, sadece uluslararası özel ticaretin değil, devletlerden devletlere ticaret ve bu ticaret için gerekli aracılık, nakliyat ve finansman da dahil olmak üzere her türlü hizmetin anlaşma tarafından düzenlenmesini ve denetim mekanizmasını içermeli."
Silah Ticareti Anlaşması nedir?
Silah ticareti anlaşması dünya üzerinde ihracat ve ithalatı yapılan bütün ölçekli silahların, mühimmatların ve teçhizatların ticaretini düzenlemeye yönelik oluşturulması hedeflenen ve Birleşmiş Milletler bünyesinde hayata geçirilecek devletlerarası bir anlaşmadır. Bu anlaşma henüz mevcut değil ancak Temmuz ayında Birleşmiş Milletler tarafından yürütülecek görüşmelerin sonucunda ortaya çıkacak.
Hangi ihtiyaca yönelik olarak ortaya çıktı?
Sorumsuz bir şekilde yapılan silah ticareti ve silahların kötüye kullanılması her yıl ortalama yarım milyon insanın öldürülmesine yol açıyor. Bu durum aralarında yasadışı öldürmeler, cinsel taciz, çocukların askere alınması ve milyonlarca insanın evlerinden kaçmak zorunda bırakılmasının da olduğu ciddi insan hakları ihlallerine de katkı sağlıyor.
Yine de birçok uluslararası silah ticareti uluslararası yasal yükümlülükler kapsamında gerçekleştirilmiyor. Öyle ki, şişelenmiş su ya da muz ticareti için bile uluslararası silah ticaretinden daha fazla bağlayıcı uluslararası kural var. Bu yüzden Uluslararası Af Örgütü bu temmuzda etkili ve kapsamlı, insan haklarını koruyan güçlü kurallara sahip bir Silah Ticareti Anlaşması'nın bu zulüm ve ihlallere bir son vermekte önemli bir araç olacağına inanıyor.
Temmuz'da nasıl bir gelişme olacak?
BM bütün üyelerini 2 ila 27 Temmuz arasında New York'a Silah Ticareti Anlaşması için müzakere yapmaya çağırıyor. BM Genel Kurulu "adil, şeffaf ve çok uluslu temelde müzakere edilmiş, konvansiyonel silahların ithalat, ihracat ve sevkiyatı için mümkün olan en yüksek uluslararası standartların belirlenmesi ve yasal olarak bağlayıcı bir enstrümanın oluşturulması için artan desteği" kabul ederek, 2012 yılında dört hafta sürecek bir BM Silah Ticareti Anlaşması Konferansı düzenleme kararı aldı. Bu konferans sürecinde hükümetlerin temsilcileri bir araya gelecek.
Anlaşmanın temel yaklaşımı nedir, beklentiler ve tartışmalar ne yönde?
Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları örgütleri ve savunucuları temel olarak bu anlaşmanın silah ticaretine kapsayıcılık, şeffaflık ve etkili denetim getirmesini bekliyor.
Aslında, her türlü silahın her türlü ticaretinin denetim altına alındığı ve bu süreçlerin kamuoyuna açık bilgilendirme ve denetimlerle desteklendiği bir anlaşmayı talep ediyoruz.
Bu anlaşma için son kararı devletler kendi aralarında alacağı için, devletler arasındaki tutum farklılıklarının genel tartışmaları da yönlendirdiğini söyleyebiliriz. Bu farklılıklar arasında "konvansiyonel silah" tanımının nasıl yapılacağı da yer alıyor. Çünkü bu anlaşmanın konvansiyonel silahlara ilişkin olacağı hali hazırda üzerinde hemfikir olunmuş bir karar.
Kitle imha silahları, biyolojik ve kimyasal silahlar gibi zaten yasak olan silahların dışındaki her türlü silahın bu kapsamda değerlendirilmesi bizim talebimiz. Ateşli küçük silahlardan, tabancadan helikoptere, her türlü askeri araçtan her türlü silah parçası ya da bileşenine, bunların üretilmesi için gerekli teknoloji ve uzmanlığa kadar hepsinin "konvansiyonel silah" tanımı içinde yer almasını, yani bu sözleşmenin kapsamında olmasını istiyoruz.
Anlaşmanın içeriğinde hangi noktalar öne çıkmalı?
Bizim için en öncelikli talebimiz, bu anlaşmanın bir "Altın Kural" içermesi. Altın Kural'dan kastımız şu: Eğer ki, bir silahın ağır ve ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirmek ya da bunlara aracılık etmek için kullanılacağına dair ciddi bir risk varsa, o uluslararası silah satışına onay verilmemeli. Bu kuralın her koşulda anlaşmada yer alması gerektiğine inanıyoruz. Uluslararası insan hakları ve insancıl hukuku ihlal edecek bir silah satışının önlenmesinin baştan mümkün olduğunu düşünüyoruz.
Kapsamı?..
Bu anlaşma, her türlü askeri ya da kolluk gücünün her türlü eyleminde kullanılabilecek tüm silah, mühimmat ve diğer ekipmanı kapsamalı. Uluslararası silah satışlarının tüm süreçleri de bu anlaşmanın kapsamında olmalı.
Her türlü uluslararası silah satışı derken biz hibeler, alım-satım, devletlerden devletlere satış, özel sektörden devletlere satış, üretim, nakliyat, finansmanı da kastediyoruz.
Bu sözleşme de yer alması gereken bir diğer konu da, hükümetlerin her türlü silah ticaretine onay vermeden önce riskleri değerlendirebileceği bir ulusal denetim mekanizması kurmaları. Bu ulusal denetim sisteminde, silahların nasıl kullanıldığının denetimi, her türlü ticaret ve transferin kamuoyuna açık bir biçimde raporlanması ve kaçakçılığın etkili biçimde yasaklanması da yer almalı.
Devletlerin yaklaşımı nasıl?
Tabii ki bunların uygulanması konusunda özellikle devletlerin çekimser kaldığı noktalar var. Örneğin, biz "her türlü ticaret" diyoruz, bu durumda devletlerden devletlere yönelik doğrudan transferlerin de kapsanmasını istiyoruz. Ancak Çin hükümeti gibi bazı hükümetler buna karşı çıkıyor.
Öte yandan yine Çinli diplomatlar bu anlaşmanın küçük ölçekli silahları kapsamaması gerektiğini söylüyor. İlkesel olarak anlaşmayı destekleyen ABD ise mühimmat satışlarının sözleşme dışında tutulmasını istiyor. Rusya ise anlaşmanın bağlayıcılığı konusunda şüpheleri olduğunu söylüyor. Dolayısıyla farklı ülkelerin farklı pozisyonları var.
Genel olarak Avrupa Birliği'nden, Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerinden anlaşmaya dair oldukça olumlu yaklaşımlar var. Bu çerçevede özellikle Rusya ve Çin ile bazı Ortadoğu ülkelerinin bu anlaşmaya en uzakta duranlar olduğunu söylemek mümkün.
Uluslararası Af Örgütü Silah Ticareti Anlaşması'na yönelik bir de imza kampanyası ve Twitter eylemi düzenliyor.
Kampanyanın ilerlediği tweetlerden birkaçı şöyle:
* Küresel bir silah ticareti anlaşmasına hiç bu kadar ihtiyacımız olmamıştı! Hareket geç, bir imza at! #ArmsTreaty http://bit.ly/KNLnHh
* Silahların, ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirecek olanların eline geçmesini engelleyin! #ArmsTreaty http://bit.ly/KNLnHh
* İnsan haklarını koruyan bir Silah Ticareti Anlaşması için çağrıda bulunun! Bir imza da siz atın! http://bit.ly/KNLnHh #ArmsTreaty (YY)