2013 Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü alan Cumartesi Anneleri ve İnsanları bu hafta Seyhan Doğan için buluştu. Buluşmada ödül Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Diyarbakır ana davasından tutuklu bulunan eski İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticisi avukat Muharrem Erbey'e ithaf edildi. İstanbul’da Galatasaray Meydanı’nda 443. kez bir araya gelen kayıp yakınlarına BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da katıldı.
Seyhan Doğan 29 Ekim 1995 günü Mardin’in Dargeçit ilçesinde altı kişiyle birlikte gözaltına alınmış, götürüldükleri Dargeçit Jandarma Taburu’nda kaybedilmişti. 13 yaşındaki Seyhan Doğan dışındakiler serbest bırakılmıştı. Geçtiğimiz yıl Şubat ayında Dargeçit’te başlatılan toplu mezar kazılarında bulunan insan kemiklerinin 21 Temmuz’daki Adli Tıp raporuyla Seyhan Doğan’a ait olduğu belirlenmiş ve 18 Eylül 2013 Çarşamba günü hayatlarını kaybeden anne babasının İstanbul’daki mezarlarından alınan kemikleriyle beraber Dargeçit’e gömülmüştü.
Cumartesi İnsanları adına Zine Demir’in okuduğu basın açıklamasında “Cumartesi Annesi Asiye Doğan ve Cumartesi Babası Ramazan Doğan ömürleri oğulları Seyhan’ı bulmaya yetmedi. ‘Seyhan’ı bilince bizi birlikte gömün. Bu dünyada kavuşamadık, mezarda kavuşalım’ vasiyetiyle aramızdan ayrıldılar,” denildi.
“Cumartesi İnsanları ve İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) ısrarlı takibi sonucunda kapatılan Seyhan Doğan soruşturması yeniden açıldı. Soruşturma kapsamında hazırlanan fezlekede, dönemin Dargeçit Jandarma Komando Tabur Komutanı albay Hurşit İmren ve dönemin Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı albay Mehmet Tire Dargeçit kayıplarından sorumlu tutularak ‘silahlı örgüt kurma ve üye olma, örgütün faaliyetleri nedeniyle kasten adam öldürme, azmettirme, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ ile suçlandılar.
“Bugün Hurşit İmren Sivas’ın Çepni ilçe ilçesinin CHP’li belediye başkanıdır.
“Bugün Mehmet Tire Bodrum’un Gümüşlük beldesinin AKP’li belediye başkanıdır. Geçtiğimiz günlerde Tire AKP’ye transfer olmuş, rozetini başkanın takacağı açıklanmıştı.
“5 Şubat 2011’de kendisine Dargeçit kayıplarını anlattığımız başbakan faillerin yargılanacağı iklimi yaratmak yerine, faillerinden birini partine transfer etti. Başbakan bilmelidir ki, tarih ve toplumsal belleğimiz kendisini bu insanlık suçunun işbirlikçisi olarak kaydedecektir.”
Cumartesi İnsanları 20 gün önce Siverek’te inşaat kazısı sırasında tesadüf eseri bulunan toplu mezara da dikkat çekti. Bu mezarda 30 insana ait olduğu düşünülen kemikler uzman bulundurulmadan polisler tarafından rastgele toplandı ve savcılığa teslim edildi. Toplu mezarların suç mahalleri olması nedeniyle olay yeri inceleme teknikleri kullanılmadan Minnesota Protokolü’nde belirtilen koşullar sağlanmadan yapılan kazılar delilleri karatmaktan başka işe yaramayacağına dikkat çeken açıklamada Cumartesi İnsanları bu konudaki endişelerini dile getirdiler.
“Siverek toplu mezarı için başvurduk”
443. buluşmada Cumartesi İnsanları gündemi değerlendirip çağrılarını yinelediler.
* 1995’te kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak:
“Sevdiklerimizi devletten istedik. Kemiklerini iğneyle kazarak bulduk. Devlet ısrarla üç maymunu oynuyor. Roboski’nin failleri hala beli değil. Daha ne kadar bu yalanları söyleyeceksiniz.”
* 1995’te kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız:
“Şimdi anne, baba ve oğulları bir arada. Ne yazık ki koklaşamayacaklar. 18 yıldır bizden aldıkları canları istiyoruz. Bize yalan söylüyorlar. Hukuk devletinde insan 18 yıl adalet aramaz. Aynı yalanla karşı karşıyayız. Kaybedilen evlatlarımıza hasretiz. Sekiz yaşında bir çocuğu polis dövüyor ama sadece açığa alınıyor; cezalandırılmıyor.”
* 1980 döneminde kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır:
“32 yıldır Kenan Evren’in yalanının açığa çıkmasını bekledik. Annemizi toprağa verdik hala bekliyoruz. Kemiklerimizi verin. Hukuk işlesin; savcı seni korkutan ne? Acımı bil. Kenan Evren, Cemil Kırbayır’ı öldürdü. Başbakan kardeşimi ver. Biz canız. Bu toprakların insanıyız. Kayıplarımızı verin. Dürüstçe adaleti yürütün. Anama söz verdik ama sözümüzü bile tutamadık.”
* 1980 dönemi kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren:
“5. Hrant Dink ödülü, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin mücadele edenlere veriliyor. Biz de 18 yıldır, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin kayıplarımızı arıyor, faillerden hesap soruyoruz. Bu ödülü hat ettik. Seyhan’ı Asiye annenin, Ramazan babanın koynuna verdik. Bu kazanımdır.”
* 1993’te kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın kardeşi Faik Taşkaya:
“Ağabeyim 6 Aralık 1993'te Urfa, Siverek’te kolluk güçleri tarafından gözaltına alındı. 20 gün önce Siverek toplu mezar bulundu. Müracaatlarımız kabul edilmedi. Öncelikle toplu mezarın hangi döneme ait olduğu araştırılacakmış. Biz kaygılıyız. Sonucun lehimize olmayabileceğini düşünüyoruz. Israrlı olacağız. Değerlerimize sahip çıkacağız. Türkiye’nin demokratikleşmesi hepimizin sorunudur.”
“Süreç için ancak annelerin yüreğine hitap edilmeli”
Basın açıklamasında söz alan Sırrı Sakık ise “Ne hukukunuz, ne adaletiniz var” diyerek başladığı konuşmanı şöyle sürdürdü:
“Bu ülkede özgürlük isteyen herkes yaralı. Herkes acılardan payını aldı. Yeni süreç ancak annelerin yüreğine hitap edilerek örülebilir.
“Ape Musa’nın 21 yıldır katilleri hala ortada yok. Biz katilleri tanıyoruz; siz katilleri kollayıp koruyorsunuz. Defalarca önerge verdik, iktidar hepsini reddetti.
“Katiller Ergenekon’dan yargılandılar ama halkı katletmekten yargılanmadılar. Davaya annelerin müdahilliği kabul edilmedi.
“Eskişehir’de gördük Ali İsmail’i nasıl katlettiler. Vali senin emrindeki çeteler, Ali İsmail’i katlederken onu korudun. İktidar görevini yapmadı, soruşturulmadı.
“Şimdi örgütlüyüz. O katiller hesap vermek zorunda. Siz samimiyseniz, öncelikle yüreğimize hitap edeceksiniz. Hükümet olarak annelerin yanında olacaksınız; özür dileyeceksiniz. Barışın yolu buradan geçer.” (ET/HK)