Elazizdeki köy kahvehanelerinin sayıları, eskiden çok azdı. Bugünkü gibi işsizliğin aynası değil; duvarlarına askere çağrı listelerinin asıldığı, seçmen kütüklerinin askıya çıkarıldığı, dini konuların imamlardan öğrenildiği, dost meclislerinin, mahalli at yarışlarının ve av partilerinin konuşulduğu, horoz dövüşlerinin yapıldığı, siyasetin nabzının gümbürdeyerek attığı kültür, sosyalleşme ve iletişim merkezleriydi kahvehaneler.
Kahvehanelerin olmadığı köylerde ise, köy odaları vardı. Bu köy odaları, yabancı konuklar için otel gibi de kullanılırdı. Köy odaları, bazı köylerde ağaların, ağanın olmadığı köylerde ise, köy muhtarının yönetimindeydi. Bir de, okuma odaları vardı. Onlarda ise, şeyh ve mollaların etkileri görülürdü.
Kahvehaneler ve köyde ilişkiler
Kahvehaneler eskiden, öncelikle büyük, merkezi köylerde bulunurdu. Merkez ilçeye yakın köylerde bir, iki kahvehane bulunabilirdi. Uzak dağ köylerinde ise, nüfusun azlığı ve ulaşımın zorluğu nedeniyle kahvehane bulunmazdı.
Elazizin merkez ilçeye bağlı Ulukent (Hüseyinik), Çatalçeşme (Mornik), Kızılay (Kesirik), Gümüşkavak (Hırhırik), Aksaray (Yığınki), Sürsürü, Yurtbaşı (Hoğu), Akçakiraz (Hanköyü), Pıncırik, Muratbağı (Şeyh Hacı) köylerinde; Harput nahiyesinde ve Ağın, Palu, Karakoçan, Maden, Sivrice, Keban ile Baskil ilçe merkezlerinde kahvehaneler mevcuttu.
Bu kahvehanelerde muhitin aile reisleri ve gençleri ayrı ayrı otururlardı. Büyüklerin yanında gençler oyun oynayamaz, sigara içmez, ayak ayak üzerine atmaz, tespih çekmez, laflara karışmazlardı. Herkes kendi akranı ile samimiyet içinde olurdu. İçecek olarak su, çay, kahve, ayran, gazoz ve nadiren de nargile bulunurdu. Okumuş, bilgili, kültürlü ve güngörmüş yaşlılara büyük itibar edilir, bunlar bir arada otururlardı.
Kahvelerde radyo sürekli açık tutulur, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini yayın kapsamına alan komşu ülkelerin radyoları Arapça, Acemce ve Azerice dinlenir, Avrupa ülkelerinin Türkçe yayınları, Sovyet Rusyanın o ünlü Bizim Radyosu ile TRTnin ajans haberleri, adeta nefesler tutularak dinlenirdi.
Kahvelere gazeteyi ara sıra memurlar getirirlerdi. Okuduktan sonra başkalarının okuması için orada bırakırlardı. Okur-yazar oranı düşük olduğu için gazeteyi pek az kişi, bazen de çevredekiler de bilgilensin diye yüksek sesle okurlardı. Gazeteler, basıldıktan ancak 2-3 gün sonra Elazize ulaşır, Elazizden ötesine ulaşması ise en az bir haftayı bulurdu.
Kerkük-Musuldan Prenses Süreyyaya
Konuşulan ülke meselelerinin önemli bir kısmını 1925de yaşanan Şeyh Sait İsyanı ve bu isyanın sonuçları, isyancıların halka ibret olsun diye Elazizin cadde ve meydanlarında gerçekleştirilen idamları oluştururdu. Bu isyan üzerine İsmet Paşanın 5 yıl süreyle uyguladığı Takrir-i Sükun uygulamasının lokal sertliği, milli sınırlarımız dışında bırakılan Kerkük ve Musul meseleleri tartışılır; buradaki Türkmenler, ekonomik bir değer olarak petrolden yoksun bırakılışımız anlatılır; radyoda bir Kerkük türküsü duyulduğu zaman gözler buğulanır, ağlamaklı olunurdu.
Kıbrısta, Yunanistanda, Bulgaristanda ve Rusyadaki Türklerin durumu da dillerden düşmeyen milli meseleler arasında yer alıyordu; İran Şahının Süreyya ile evlenmesi, dilden dile ballandırılarak anlatılırdı.
Arap baba, Türkan Şorayı çarptı
1937de meydana gelen Dersim İsyanı olayı da kahvehane müdavimlerinin sohbet konuları arasında yer alırdı. Molla Mustafa Barzaninin Kuzey Iraktaki çalışmaları, Türkiye sınırındaki faaliyetleri, Barzaninin Rusya ile yakınlığı, eylemleri konuşulurdu.
Bingöl yöresindeki dağlarda bir dönem hüküm süren Eşkıya Yadonun maceraları, Yığınkili Zülküf Efenin yiğitlikleri, Bugün Esat Kabaklının okuduğu türküde yerini alan Sürsürülü Yolyemez Nazminin kestiği delikanlılık raconları, Yamyam Mustonun icraatları, Yemeniciler Çarşısından ilkokul çocuklarının Kuran-ı Kerim öğreticisi Münir Babanın ibret dolu sözleri, gerektiğinde gündemdeki yerini hemen alırdı.
Güney Fay Hattında meydana gelen depremler yöre insanını yasa boğardı. Türkan Şorayın Harputta Cemo filmini çevirirken attan düşerek boynunu sakatlaması, halk arasında, Arap Baba Türkan Şorayı çarptı şeklinde yorumlanmıştı.
Şıra Pazarında berberlik yapan Kara Molla da bu sohbetlerde unutulmazdı. Kara Molla, Elazizin lokman hekimiydi. Onun yaptığı kara merhem her türlü yaraya iyi gelirdi. Namını duymayan yoktu. Evlerde ve kahvehanelerde onun ismi merhemiyle birlikte anılırdı.
Halk ozanlarının yazdığı destanlar okunurdu; mahalli sanatçılar uzun hava ve türküler okurlardı.
Başka partiden olana, kız yok
Ankaradaki siyasi otorite ile muhalefet partisinin hareketleri, radyo haberleri aracılığıyla dalga dalga Anadolu kahvehanelerine yayılırdı. Halk, Ankaradaki siyasi çekişmesi, kendi kavgası gibi benimserdi. Siyasi çekişmeler, köylüler arasında ayrılıklar yaşanmasına, köylerin bölünmesine, köylerdeki kahvehane sayılarının artmasına neden olurdu.
Çekişme, Cumhuriyet Halk Partililer (CHP) ile Demokrat Partililer (DP) arasında giderek tırmandı. Önce kahvehanelerini ayıran köylüler, siyasi hoşgörü ortamından uzaklaştılar; kahvehaneleri siyasi bir üs gibi kullanmaya başladılar.
O dönemde, seçim çalışmaları ayrı kahvehanelerde, ayrı kollardan yürütülürdü. Farklı siyasi görüşe sahip kişiler, birbirlerinin yanında siyaset konuşmaktan kaçınırlardı. Babalar, karşı partiden olan aileye kızlarını gelin vermezlerdi. Köyde sevilen ve sayılan kişiler, siyasette önemli mihenk noktalarıydı. Onların siyasi eğilimleri ve yönlendirmeleri, köylüler üzerinde etkili olurdu.
Harputdaki Çınarlı parkın altında, Aksaraydaki (Yığınki) Derebeyinin Kahvesinde, İçme nahiyesindeki su başındaki kahvede ve diğer kahvehanelerde, her gün mevcut hükümetler düşürülür, yeni hükümetler kurulur, yeni atamalar yapılır, partili olmayan memurların sürgünleri çıkartılırdı. Bu muhabbetler kışın kahvehanenin yoğun sigara dumanı altında, yaz aylarında da kahvehanenin önündeki yaşlı çınar ağaçlarının altında ve temiz havada yapılırdı.
Elazizdeki köy kahvehanelerinde her zaman siyaset olmazdı. Kimi zaman mahalle dedikoduları da yapılırdı. Herkes mahallede ne olup bittiğini akranları arasında bildiğince ortaya koyar, bunu yakın çevresiyle burada paylaşırdı.
Köy kahvehanelerinde siyasetten arta kalan zamanların büyükçe bir dilimi de çeşitli oyunlara ayrılırdı. En çok tavla, kağıt ve taş oynanırdı.
Elazizde kahvehane bulunan yerler
Köyler: Yolçatı, Hanköyü, Pıncırik, Şeyh Hacı, Hüseyinik, Mornik, Kesirik, Hırhırik, Yığınki, Sürsürü, Hoğu, Perçenç, Vertetil, Mollaköyü, Yenice.
İlçeler: Ağın, Baskil, Keban, Karakoçan, Maden, Palu, Sivrice.
Nahiyeler: Harput
Kahvehanelerin ünlü isimleri
Şeyh Hacılı İzzet (Şeyh Hacı) Mahalli Sanatçı; Yeniceli Kemal (Vertetil) Mahalli Sanatçı; Fahri Karakaya (Aksaray) Mahalli Sanatçı; Köğanklı Hafız Mustafa Süer (Aksaray) Mahalli Sanatçı
Elazizde köy odası ve okuma odası geleneği
1923-1973 yılları arasında geçen 50 yıllık dönemde Elazığın 586 köyünden 57sinde köy odası; 28inde de okuma odası bulunduğunu yazılı kaynaklardan öğreniyoruz.
Köy odalarının yönetimi
Ağanın, şeyhin ve mollaların hakimiyetinin olmadığı köylerde, yabancı konukları ağırlamak, konaklamalarını sağlamak, konukseverlik göstermek amacıyla köy odaları kurulmuştu.
Köy odalarının yönetimi muhtar ve ihtiyar heyetinin yetkisindeydi. Köy öğretmeni ve köy imamının da bu odanın yönetiminde etkileri vardı. Ağalar ve şeyhler, köye gelen ziyaretçileri kendi konutlarında ağırladıkları için, ağa ve şeyhlerin bulunduğu köylerde, köy odalarına ihtiyaç duyulmamıştı.
Elazığ Valiliğinin 1973de Cumhuriyetin 50. kuruluş yıldönümü nedeniyle yayımladığı Elazığ İl Yıllığında köy ve okuma odalarının bulunduğu köyler, şöyle sıralanıyor:
Köy odası bulunan köyler
Çatalçeşme, Akçakiraz, Sarılı, Yenikonak, Aydıncık, Çakmaközü, Çatalharman, Karataş, Kurtdere, Yenigün, İkizdemir, Hıdırbaba, Altınkuşak, Aydınlar, Esenkent, Muratçık, Yeniçubuk, Poyraz, Uzuntarla, Hacımustafaköy, Koçyolu, Alangören, Deliktaş, Habibuşağı, Kuşsarayı, Kadıköyü, Pınarlı, Tabanbükü, Aşağıkuluşağı, Okçular, Başyurt, Çan, Çatalelma, Gezin, Kavak, Saraybahçe, Alıncık, Başkaynak, Doğansu, Güneyköy, Kayapınar, Kösebayır, Soğukpınar, Akseki, Çevrimtaş, Doğanbağı, Kalaba
Okuma odası bulunan köyler
Çatalçeşme, Yazıkonak, Gölköy, Sakabaşı, Güntaşı, Hıdırbaba, Korukköy, Pirinçci, Yeniçubuk, Alpagut, Arındık, Çöteli, Kavakpınar, Pelteköy, Altınyuva, Samançay, Karoğlu, Resulkahya, Çiğdemlik, Kadıköyü, Konalga, Kumlutarla, Altınölçek, Çaybağı, Kacar, Gökdere, Dedeyolu, Mollaali
Elazığ dışında bölgede Gaziantep, Bitlis, Siirt, Malatya ve Bingöl illerindeki Köy Odası ve Okuma Odası sayıları ile toplam köy sayıları da şöyledir:
Gaziantep
Köy sayısı: 599
Köy Odası: 11
Okuma Odası: 38
Bitlis
Köy sayısı: 265
Köy Odası: yok
Okuma Odası: yok
Siirt
Köy sayısı: 507
Köy Odası: 1 (Tillo)
Okuma Odası: yok
Malatya
Köy sayısı:500
Köy odası: 1 (Darende/Gürpınar)
Okuma odası: yok
Bingöl
Köy sayısı: 323
Köy odası: 3
Okuma odası: yok (MT/BB)
Kaynaklar:
* Hafız Mustafa SÜER - Musiki Hocası-Vefat-1974;
* Bahattin Topal - Emekli Memur-Vefat-1981;
* H.Hüseyin Diken - Emekli Yemenici-Vefat-1980;
* M.Ali Güler - Emekli Kahveci-Vefat-1971;
* Nureddin Memişoğlu - Emekli İşçi-Vefat-1997;
* Ahmet Sonsöz - Emekli Nakliye Md.-Vefat-1995
* Elazığ İl Yıllığı, Bingöl Matbaası, 1967-Elazığ
* Elazığ İl Yıllığı, Bingöl Matbaası, 1973-Elazığ
* Bingöl İl Yıllığı, Pars Matbaası, 1973-Ankara
* Malatya İl Yıllığı, Pars Matbaası, 1973-Ankara
* Siirt İl Yıllığı, Ajans-Türk Matbaası, 1973-Ankara
* Bitlis İl Yıllığı, Çam Matbaası, 1973-Ankara
* Gaziantep İl Yıllığı, Nur Ofset Matbaası, 1973-Ankara