Şemdinli'de Umut Kitabevi'nin bombalanmasıyla ilgili hâlâ bir davanın açılmamış olması, bombalama olayının zanlısı olarak tutuklanan iki astsubayın dosyalarına başarı belgesi eklenmesi, Meclis komisyonuna bürokratların verdiği bilgiler sonrası Adalet Bakanı Cemil Çicek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun yaptığı açıklamalar, komisyonun çalışmalarında aşama kaydedememesi, "Şemdinli olaylarının üstü kapatılıyor" tartışmalarını beraberinde getirdi.
CHP'li Canan, İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) eski genel başkanı Hüsnü Öndül ve Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkan Yardımcılarından Hasip Kaplan, bu tartışmayı bianet'e değerlendirdi.
"Şemdinli olaylarının sulandırılmaya çalışıldığını" ve sunulan bahanelerin saptırma aracı olarak kullanıldığını ifade eden Öndül, " Şemdinli'nin karşılığı Sauna Çetesi değildir" dedi.
Kaplan ise, "İstihbarat birimleri arasındaki çelişki ve çatışmalarda ortaya atılan iddialar öylesine önemli ki 'hırsızın evin içinde olması durumunda kapı kilidi işe yaramaz' gibi beyanatlar faillerin devletin resmi kurumları içinde yasadışı bir yuvalanmaya gittiğini gösteriyor" dedi.
Uzun: Hırsız evin içinde, kilidi bozuk
Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Yüksekova ve Şemdinli'deki patlamaların bazılarından devletin içinde yer alan bir gücün sorumlu olabileceğini ileri sürdü.
Uzun, Hakkari meclis komisyonuna, Yüksekova ve Şemdinli'deki patlamalar için "Hırsız evin içinde" dedi. "Kilit bozuk" diyen Uzun, olaylarda kullanılan patlayıcıların bu nedenle yakalanamadığını söyledi.
Komisyona bilgi veren Hakkari Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Sefer Resuloğlu da, bombalama olayına karıştığı iddiasıyla tutuklanan eski PKK'li Veysel Ateş'in "kayıtlı elemanları" olduğunu açıkladı.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun Şemdinli olaylarıyla ilgili Araştırma Komisyonu'na bilgi veren bürokratlara yönelik sert tepki gösterdi.
Ağdere: Jandarma istihbaratı bizimle paylaşmıyor
Hakkari Emniyet Müdürü Yaşar Ağdere de komisyona, "Jandarmanın kendileriyle istihbarat paylaşımı yapmadığını" söyledi.
AKP Adıyaman Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanvekili Faruk Ünsal, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın bombalama eylemlerine adı karışan "Astsubay Başçavuş Ali Kaya'yı yakından tanıdığına ve iyi bir insan olduğuna" ilişkin demecinin komisyon raporunda yer alması gerektiği, aksi halde rapora imza atmayacağını açıkladı.
Ünsal'ın rapora imza atmaması nedeniyle çalışmaların tamamlanmasına karşın rapor bu nedenle TBMM Başkanlığı'na da sunulamadı. Ünsal'ın bu tutumu üzerine komisyon, raporunu, Şemdinli Araştırma Komisyonu'nun raporu tamamlanıncaya kadar bekletmeye karar verdi.
Canan: Şemdinli olayının üstü örtülüyor
Hakkari milletvekili Canan, Şemdinli'de yaşananlar sonrasında komisyon çalışmalarının çok yavaş gittiğini, yetkililerin duyarsız davrandığını bianet'e söyledi ve ekledi: "Şemdinli olayının üstü örtülüyor."
Adalet Bakanı Çicek'in Emniyet İstihbarat Daire Başkanının komisyona verdiği bilgilere yönelik açıklamasını "tehdit" olarak nitelendiren Canan, hükümetin "bu olayı çok fazla kurcalamayın, üzerine gitmeyin, gibi bir imaj yarattığını" ve insanların komisyona bilgi vermekten çekindiğini savundu.
Canan, Umut Kitabevi'nin bombalanmasının üzerinden çok uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen Van'da hazırlık soruşturmasının hâlâ sürdüğünü, savcılık iddianamesinin tamamlanamadığı için ortada bu konuda açılmış bir davanın bulunmadığını söyledi.
Canan, "Hazırlık soruşturması sürerken iki tutuklu zanlı astsubaya verilen başarı belgesi de Şemdinli olayının açığa çıkarılmasını engelleyen unsurlar arasında" dedi.
Komisyonun yetkilerini sınırlayan tüzük maddesinin değişmesi gerektiğini belirten Canan, "Bunu komisyonun Meclis Başkanlığı'ndan talep etmesi gerekir, böyle bir talep yok. Dolayısıyla geçmişteki araştırma komisyonlarının olduğu gibi bu araştırma komisyonunda sonuca gitmek istemediğinin bir işareti olarak ortaya çıkıyor" diye konuştu.
"Meclis İnsan Hakları Komisyonu sınıfta kaldı"
Şemdinli olayları konusunda TBMM İnsan Hakları komisyonun sınıfta kaldığını söyleyen Canan, "Şemdinli'ye giderek dönmüş çalışmasını yapmış neredeyse olayı inkar edecek bir boyutta yaklaşım sergileşmiştir. İnsan hakları komisyonunun bu olumsuz tavrı araştırma komisyonunu da yansıyor" dedi.
Canan, olayların karartılmaması için kamuoyunun, sivil toplum kuruluşlarının ve duyarlı herkesin bu konuya sahip çıkması ve hassasiyet göstermesi gerektiğini ifade etti.
Öndül: Mızrak çuvala sığmıyor
Hüsnü Öndül, "Her iki bakanın da Şemdinli bombalamalarını algılamaları Türkiye'nin devlet olarak dış ilişkiler bağlamında yaşamakta olduğu demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne doğru evrilme sürecine ters düşüyor. Derin devlete ve onun uzantılarına dokunulmasını istemiyorlar" dedi.
"Gelinen noktada mızrak çuvala sığmıyor" diyen Öndül, cumhuriyet tarihi boyunca hukuk adına görevini yapan bürokratların her zaman olduğunu, ama önemli olanın bürokrasiye ve siyasilere hakim olan egemen kültürün, egemen zihniyetin demokratik olmasından geçtiğini söyledi.
Öndül, "Bizim gibi faşizan rejimlerin olduğu ülkelerde vergi dairesindeki, yolsuzluğu da askeriyedeki yolsuzluğu da, rastlantısal tekil olumlu kararlarla, inisiyatiflerle, tasarruflarla ortaya çıkarabilirsiniz. Bir bütün olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi bu benzer olayların açığa çıkmasının yolu genel demokrasi standartlarıyla ilgili" dedi.
Kaplan: İstihbarat birimleri arasındaki çelişki ve çatışmaya dikkat
DTP Eşbaşkan Yardımcısı Kaplan, Şemdinli olaylarının yargıya intikal ettiğine dikkat çekerek, "Etkili ve yetkili kişilerin şikayet etme, dışarıda açıklama yapma yerine, varsa -olayları aydınlığa kavuşturmada- bilgi, bulgu, belge ve delilleri yargıya teslim etmeleri gerekir" dedi.
Meclis komisyonunun tek umut olarak görülemeyeceğini söyleyen Kaplan, komisyonun çalışmasının -idari, yargısal soruşturmaların dışında- sadece farklı bir alanda bilgi bulgu toplamak, bunları hem kamuoyuna hem de yargıya açıklama gibi yasama görevi kapsamında yapıldığını söyledi.
Kaplan, geçen günlerde ortaya çıkarılan Sauna çetesinde, emniyetin üst düzeyinden ve özel kuvvetlerde görevli kişilerin yer almasının, terörle mücadele adı altında, "vatan, millet" diyerek, yasadışı suç organizasyonlarına dönüştüğüne işaret ettiğini söyledi.
Faillerin korunduğu kollandığı kaygıları giderilmiş değil
Geçmiş uygulama örnekleri de göz önünde tutulduğunda faillerin korunduğu kollandığı yönündeki kaygıların giderilmediğini belirten Kaplan şöyle devam etti:
"Bu durumda yapılacak en önemli görev Cumhurbaşkanı'yla Başbakan'a düşüyor. Cumhurbaşkanı denetleme kurulunu, Başbakan -Susurluk'ta olduğu gibi- teftiş kurulunu derhal harekete geçirip gerçekleri gün ışığına çıkarmak zorunda."
Kaplan, gelinen süreçte Kürt siyasetinin Şemdinli olaylarının aydınlatılması için üzerine düşeni yapıp yapmadığı sorusuna, şöyle yanıt verdi:
"Buna cevap vermek için erken. Yargı süreci tamamlandığında bu ortaya çıkar." (KÖ)
* Şemdinli bombalamalarıyla ilgili bianet haberlerine ulaşmak için tıklayınız.