Hukukçular Şemdinli davasının askeri mahkemeye gönderilmesi üzerine, askeri mahkemenin adil yargılama yapamayacağını anımsatıyor.
Van 3. Ceza Mahkemesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararına uyarak Kasım 2005'te Hakkari Şemdinli'deki Umut Kitabevi'nin bombalanmasıyla ilgili davayı geçen hafta askeri mahkemeye göndermişti.
Yargıtay'ın 16 Mayıs'ta verdiği, davanın askeri mahkemede görülmesi gerektiğine dair kararının dayanağı, davanın iki sanığı astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in "asker olmaları", üzerilerine atılı suçun "görevleri sırasında" oluştuğu savıydı.
Ancak eski askeri hakim Ümit Kardaş, avukat Mehmet Nur Terzi bunun geçerli olamayacağını söylüyor.
Kardaş, iç hukukta askeri yargının görev alanı geniş tutulmuş olsa bile, askeri yargının ordunun iç disiplinini ilgilendiren konularla sınırlı olması gerektiğini belirtti. "Bu davanın askeri mahkemede görülmesi doğal yargıç ilkesine ve yargılama birliğine aykırı."
Terzi: Askerler sivil yargıda yargılanmalı
Terzi'yse bunun adil yargılama ilkesinin ihlali anlamına geleceğini söyledi.
"Çünkü askerlerin bağımsızlıkları yok. Bu bir insan hakları meselesidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) başta Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ndeki asker üyelerle ilgili olanları başta olmak üzere, birçok kararı askerlerin üstlerine bağlı olmaları nedeniyle askeri yargının bağımsız ve tarafsız olamayacağını söylüyor. İç hukuk ne derse desin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ve AİHM karalarının geçerli kılınması gerek."
Terzi askerlerin birbirlerine karşı işledikleri suçlarda da yargılama adresinin sivil yargı olması gerektiğini söylüyor ve ayırt edici bir örnek veriyor: "Bir asker bir diğerini öldürse, zarar verse, malını çalsa da yargılama sivil yargıda yapılmalı.Örneğin, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil de sivil yargıda yargılanmalıydı."
Erdil'i Genelkurmay Askeri Mahkemesi yargılamış, "haksız mal edinme" suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası vermişti.
Adil yargılama mağdurları da ilgilendirir
Prof. Dr. Osman Doğru sanıkların asker olması nedeniyle askeri yargıda yargılanmalarının adil yargılamaya aykırılığını şöyle açıklıyor:
"AİHM sivilin asker üyesi bulunan mahkeme heyeti tarafından yargılanmasında, sanığın mahkemenin tarafsızlığı konusunda haklı kuşkuya düşebileceğini söylüyor. Sanığın adil yargılanması mağdurları da ilgilendirir. İki amaç vardır. Sanığın adil yargılanması, ceza alması talebi ve mağdurların zararının tazmin edilmesi. Eğer sanık adil yargılanmazsa suç ortaya çıkamayacak, suçtan zarar görenler de tazminat alamayacak demektir."
Davanın avukatların Tahir Elçi de Yargıtay'ın kararının ardından "Adil yargılama ilkeleri mağdurlar açısından da geçerlidir. Sivil insanların, sivil bir alanda, askerler tarafından ihlal edilen haklarıyla ilgili askeri mahkemenin tarafsız yargılama yapması düşünülemez" demişti.
"Askeri yargı 'İstediğimizi yargılarız, siz bizi yargılayamazsınız' demek"
Terzi, sorunun özüne, Türkiye'deki çift başlı yargıya işaret ediyor. "Bu askeri cumhuriyet demek. Askerlerin kendi yargılarını korumaları demokrasiyi zedeleyen unsurdur. Tehdit olarak gördükleri herkesi askeri yargı kapsamında yargılama potansiyeline sahipler. Bu 'Biz istediğimizi yargılarız, siz bizi yargılayamazsınız' demek." (TK)