Hikayesi doğduğu anda başlayanlardan o... 14 Ağustos, öğleden sonra, Anadolu'da bir yerlerde doğarken Sema, çağın en büyük ozanlarından biri, Bertolt Brecht terk ediyordu buraları... "Birimiz giderken birimiz geliyorduk, belki de ondandır bu kadar sevmem Brecht'i..." Belli ki dokunmuşlar birbirlerine yolda karşılaştıklarında...
Henüz 20'lerinin başında, gencecikken, dilini, yolunu, yordamını hiç bilmediği yeni bir dünyaya doğru, Almanya'ya giderken de, belki o tanıdık hisse güvendi Sema. Brecht'le aynı "anları" paylaşmış olma duygusuydu belki ona gitme cesaretini veren...
Sema, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesini bitirdikten hemen sonra gitmiş Almanya'ya. Dilini bilmediği bir kültürle ilişki kurmanın en kolay yolunun müzik olduğunu bildiğinden, klasik Türk müziğinden Yiddish Getto şarkılarına uzanan bir yol çizmiş kendisine. Tam da o sıralarda başlamış mekanlarla bağı... Bir yere kendini ait hissetme duygusunun, yaşanmışlıklarla bir olduğunu fark etmiş...
"Tarihi eserleri nasıl koruyorsak, ilahileri de öyle korumalı..."
"Benim bağlantım mekanlarla... Almanya'ya ilk gittiğimde, en kolay müzik dinleyebileceğim yerler kiliselerdi. Dini müzik olması önemli değildi benim için, Dome'da o muhteşem orgla koro dinlemek inanılmaz bir histi... Kiliselerde vakit geçirdikçe çocukluğumdaki camileri özlemeye başladım, Ramazanda teravihe gidilirdi, ilahiler okunurdu. Dome'da aynı duyguyu buldum. İlk albümümün tanıtımı da bir kilisede yapıldı sonrasında..."
Sema, yıllar önce Dome'da koroyu dinlerken hatırladığı ilahileri, uzun yıllar süren çalışmalar sonrasında şimdilerde izleyicisine sunuyor. İstanbul Müzik Festivali kapsamında Zen Ensemble ile birlikte Rahmi Koç Müzesinde sergilediği performans, Türkiye'de ikinci kez Van 100. Yıl Üniversitesinde, İstanbul-Hakkari Köprüsünün devamı olarak buluşacak Vanlı izleyicilerle...
"Uzaktan, yakından dinle ilgili bir işe giriştiğinde, hemen başlıyor garip sorular'sen de mi tarikatçı oluyorsun' diye. Nasıl tarihi eserleri, tapınakları korumak istiyorsak, restorasyonu tartışıyorsak, ilahi ve nefeslere de sahip çıkmak gerekiyor. İlahiler ve nefesler klasik olarak, eskiden nasılsa, öyle söyleniyor, bence çok da iyi yapılıyor. Ben kendi yorumumu nasıl getiririm diye yola çıktım."
Aslında uzun yıllardır aklında olmasına rağmen ilahiler ve nefesler, Sema eski bir çizim gördükten sonra karar vermiş girmesi gereken yola...
"Kara Qualem kitabındaki çizimi gördüğüm anda, evet ben bunu yapmalıyım dedim. 13. yüzyıldan bir derviş çizimi, ama çanlar var çizimde, oysa İslamiyet'te yok çan. Kafalarında takke ile iki derviş, belli ki eğlencedeler, ortak bir eylemdeler, belli ki bir Süryani, biri Müslüman. Bunu gördüğüm anda netleşti kafamda yapmak istediklerim."
"İlahiler için doğuştan bir algılama duyusu var..."
Sema'nın başka bir ateşleyicisi ise geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden Türkolog ve tasavvuf uzmanı Anne Marie Schimmel olmuş. Bir Almanya konserinde, sahnede gözleri kapalı söylerken Yunus'tan "Aşkın aldı benden beni"yi, ön sırada ağlayan Schimmel'i fark etmiş, konserden sonra kulise gelmiş Schimmel, ellerini tutup, sarılmış, o andan sonra hep haberleşmişler.
O gün karar vermiş bu işe daha sıkı sarılmaya... Schimmel "Sema'nın ilahileri yeni bir yorumla seslendirme önerisi beni çok etkiledi. Birkaç yıl önce, Sema'nın klasik Türk musikisi yorumlarını ve ilahilerini dinlediğimde müthiş bir haz duymuştum. Kendisinde bu müzik için doğuştan bir algılama duyusu olduğuna inanıyorum ve eminim ki özellikle Avrupa enstrümanlarını da katarak yapacağı yeni yorumlarla çok özel bir müzik türü yaratacaktır." diyordu Sema'nın İlahiler projesi için.
"Doğu sazı, batı sazı diye ayırmak içimden gelmiyor. Melodiler ve enstrümanlar birbirine geçti, kültürler karıştı artık. Ama evet, piyano ve çello var performansta, ilahilerde alışık olmadığımız şekilde. Ama bendir de var, ney de..."
İlahiler ve nefesler'in felsefesi çok net Sema'ya göre. Tertemiz bir dille yazılmışlar, anlaşılmaları çok kolay. "Büyük çoğunluğunu anlayabildiğim, bana bir daha oku dedirten ilahi ve nefeslerden seçtim. Berlin'de, İstanbul'da, aslında her yerde aradım, taradım, topladım..."
Sema "İlahiler ve Nefesler"i CD olarak kaydetmek istiyor. Ama asıl istediği, mekanlarla buluşturmak ilahileri... "Nasıl binalara karşı sevgi doluysak, nasıl Süleymaniye'yi, Selimiye'yi seviyorsak, ilahileri de sevmeliyiz. Ben Aya İrini'de, Süleymaniye'de, Mardin'de Deyrul Zafaran'da, Trabzon'da Sümela'da, Hacı Bektaş Tekkesinde, Van'da Ahtamar adasında, Efes'te söylemek istiyorum. O sesler, o mekanlara yabancı değiller zaten..."
Göçe ses vermek...
Sema, "İlahiler ve Nefesler"i hazırlarken, bir de göç öyküsüne ses vermeye hazırlanıyor şimdilerde. 5. Sokak Tiyatrosunun Mustafa Avkıran rejisi ile hazırladığı "Neos Cosmos" insanlık tarihinin göçlerle örülü hikayesi.
Kültürlerin birbirine geçişini anlatan performans, geçtiğimiz yaz aylarında izleyici karşısına çıktı. Sonrasında Zurich Theater Spektakel Festivali, Hollanda Rotterdamse Schowburg, Utrecht Stadtschowburg ve National Theatre of Northern Greece Thessaloniki...
"Hepsi heyecanlandırıyor beni. Artık çocuk da değilim, ama her yeni bir şey gördüğümde, bunu da yapsam, bunu da yapsam diye aklıma yazıyorum. Aslında durmak istiyorsun, ama duramıyorsun. Teknoloji çok hızlı gelişiyor. Eskiden bir kayda ulaşmak için dolaşmadığımız yer kalmazdı, şimdi kaydı İnternetten bulup, düzenlemesini bile yerinden kalkmadan yapabiliyorsun... Malzeme seni içine çekiyor, ama bir süre sonra kendini sorgulama sürecine giriyorsun. Ben de yaptığım işleri sorgulama sürecindeyim şimdilerde..."
Ve Suzan Lütfullah
Sema'nın sorgulama sürecinde, ona eskilerden bir kadın yardım ediyor şimdilerde... Sema uzun zamandır Cumhuriyet'in ilk yıllarının en önemli primadonnalarından Suzan Lütfullah'ın, Gülriz Sururi'nin annesinin, taş plaklarda kalan şarkılarıyla ilgili bir çalışma yapıyor. Belli ki çok heyecanlı...
"Suzan hanım sadece 5 yıl kalmış sahnede, çok şanssız bir şekilde, doktor hatasıyla, daha 23 yaşındayken kaybetmiş hayatını... Hannover'de, Polydor'da 17 taş plak kaydetmiş. Ben "Seven Kalp Böyle Yanar"ı hazırlarken tanıdım kendisini. Projeye isim ararken dinledim ilk kez, şarkısı hem projenin ismi, hem de kapanış parçası oldu. Sonra öğrenmeye başladım, araştırmaya... Gülriz hanıma gittim, taş plak toplayanlara ulaştım. Başlarda sadece şarkılarını söylemekti, şimdi bir belgesel olsun istiyorum Suzan Lütfullah'la ilgili. Performanslar yapalım istiyorum."
Sema sürekli bir şeyler yapıyor. Sema sürekli sahnede. Kendisine sorarsanız, o sadece ses çıkarıyor. İyi ki de çıkarıyor... (ÇM)