Bu haberlerin ardından, SEKA işçilerinin avukatı Murat Özveri'yle ve Kamu İşletmeciliği Geliştirme Merkezi'nden Ayla Yılmaz'la görüştük.
Yargının kararı belli olmadı
Durum, birçok haber metninde sanki SEKA'nın belediyeye devri kesinleşmiş ve süreç başlıyormuş gibi verilen Unakıtan'ın açıklamasından farklı aslında. Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin SEKA'nın kapatılmasına dair yürütmenin durdurulması yönünde verdiği kararın ardından, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Bölge İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı hakkında karar verecek. Esas davaya, yani kapatmaya ilişkin nihai karar, Ankara 9. İdare Mahkemesi'nden çıkacak.
Avukat Murat Özveri, sürecin kolay sonuçlanmayacağını, her iki tarafın da, aleyhlerine çıkacak bir karara itiraz edeceğini söylüyor.
Ayla Yılmaz: SEKA kâr edebilir
Kamu İşletmeciliği Geliştirme Merkezi'nden (KİGEM) Ayla Yılmaz, SEKA'nın özelleştirme sürecinde yaşananların, Türkiye'deki diğer özelleştirmelerden farklı olmadığını söylüyor. Özelleştirmenin vizyonunun, ekonomiyi yabancılaştırmaya yönelik olduğunu belirten Yılmaz, Türkiye kağıt sanayiindeki özel sektörün mevcut olanaklarıyla yabancı firmalarla rekabet gücünün olmadığını, bir süre sonra yabancı firmaların bu pazarı yutmalarının kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Kağıt da kritik, SEKA da
Kağıt sektörü, Türkiye için kritik sektörlerden biri. 70 milyon insanın eğitimi ve kültürü, doğrudan kağıda bağlı. Yılmaz, tıpkı diğer özelleştirilen/özelleştirilmeye çalışılan KİT'lerde olduğu gibi, Türkiye'nin bu alanda da kamusal üretime ihtiyaç duyan bir ülke olduğu görüşünde; bu alanların, Türkiye için hâlâ sosyal devletin gerektirdiği hizmetler olduğunu söylüyor.
SEKA'nın yıllarca, yalnızca kağıt değil, aynı zamanda selüloz ve odun hamuru gibi kağıdın hammaddelerini de ürettiğini belirten Yılmaz, SEKA'nın özelleştirilmesiyle, kağıt sektöründe her şeyin dışa bağımlı hale geleceğini savunuyor.
Ayla Yılmaz, "SEKA elbette kârlı çalışabilir, bu bir niyet meselesi. SEKA'yı zarar ettirenler yöneticileridir, işçiler değil" diyor.
İşletmenin çevreye zararlı olduğuna dair, İzmit'teki kanser oranlarının örnek gösterilmesine de değinen Yılmaz, "İddialar mesnetsiz, İzmit kanser vakalarında ilk sırayı almıyor" diyor.
Özelleştirme İdaresi'nin ve hükümetin iddiaları içinse, "Kendilerini bunların doğruluğuna inandırmışlar" diyen Yılmaz, medyayı kullanmanın önemli olduğunu, medyanın İzmit'teki çalışanlara yer veriyor olsa da, hükümetin bu konudaki her türlü tepkisinin haber olduğuna dikkat çekiyor.
Yaşananlar planlıdır
Yılmaz'a göre, SEKA'da yaşananlar, özelleştirme sürecinin KİT'ler üzerindeki uygulamalarının tipik sonuçlarından biri. Bir zamanlar yüksek faizlerle borçlandırılan, ardından yatırım yapılmayan, teknolojileri yenilenmeyen KİT'ler, rekabet zaafı yaşıyorlar. Daha sonra da dışa bağımlı hale geliyorlar.
Yılmaz, yaşananların planlı olduğunu, IMF niyet mektuplarında, özelleştirmenin sürekli yer aldığını söylüyor.
"Orada hepsi bir aile"
Geçen hafta sonunda İzmit'te direnen işçilerle görüşen Ayla Yılmaz, direnişçiler arasındaki kadınları sorduğumuzda "Kadınlar çok inançlı, canlı" diyor. Ardından ekliyor, "Orada işçiler, kadınlar, çocuklar, diğer illerden gelenler bir arada, hepsi bir aile. SEKA, İzmit'in toplumuna doğrudan bağlı. Zaten KİT'lerin bir amacı ekonomik katkıyken, biri de toplumsal dokuyu oluşturmaktı."(TK/BB)