Uludağ, "Kıbrıslıtürklerin bir şekilde AB'yle bütünleşmesi ve bu yolu zorlaması.gerekiyor. Bu da Kıbrıslırumlarla birlikte hareket etmesinden geçiyor. Sivil toplum olarak birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ortak örgütlenme az ve cılız kalıyor. Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar kendilerine inanmıyorlar; çözümü dışarıdan bekliyorlar" dedi.
Yapılacak seçimlerden çıkacak sonucun Kıbrıslıtürklerin iradesini yansıtmayacağını söyleyen Uludağ, "Kuzeyde nüfus yapısı bozuldu ve seçimler anlamsızlaştı" değerlendirmesi yaptı.
Gazeteci Asım Akansoy ise, "Kıbrıs sorunun çözümü Kuzeyde yapılacak seçimlere endekslenmiş durumdadır. 2 seçimden çıkacak sonuçlar çözüm sürecini etkileyecektir" dedi.
Türkiye'nin hesabının seçimlerin ardından inisiyatif almak yönünde olacağını söyleyen Akansoy, "Bunu AB ile birlikte yapmak zorunda. Çözüm çerçevesini BM belirliyor olmasına karşın AB müdahil konuma geldi. Ama AB taraf olmak istemiyor. Sorun çözülmese dahi Türkiye çözüm inisiyatifi alırsa müzakere başlar" diye konuştu.
Kıbrıs Türk Basın Emekçileri Sendikası Genel Sekreteri Hüseyin Yalyalı da, Türkiye'nin uzun yıllardan sonra bu sorunu çözmek zorunda olduğunun farkında vardığını belirterek, "Referandumdan sonra Rum kesiminde hükümetin büyük ortağı Rum komünist partisi AKEL ilk defa Annan Planı'nı çerçevesinde müzakerelerin başlaması gerektiği yönünde görüş bildirdi. Bu noktada görüşmelerin nereden başlayacağı çok önemli" diye konuştu.
Türkler ve Rumlar kendilerine inanmıyorlar
Gazeteci Sevgül Uludağ, Kıbrıslıtürklerin hem rehin konumunda ve hem de AB'li konumunda bulunduklarına dikkat çekerek " Kıbrıslıtürklerin bir şekilde AB'yle bütünleşmesi ve bu yolu zorlaması gerekiyor. Bu da Kıbrıslırumlarla birlikte hareket etmesinden geçiyor. Sivil toplum olarak birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ortak örgütlenme az ve cılız kalıyor. Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar kendilerine inanmıyorlar; çözümü dışarıdan bekliyorlar" dedi.
Kıbrıslıtürklerin AB zirvesinde olmadığını belirten Uludağ, "Her zaman olduğu gibi Kıbrıslı yetkililere Erdoğan talimat vermiş; Kuzey Kıbrıslı yetkililer de herhangi bir şekilde Papadopolus'u ürkütmesinler talimatına uydu" diye konuştu.
Çözüm resmi gündemlerin dışına çıkmak
İki toplumun kendileri karar verirse ve birbirlerini "ötekiler" olarak görmekten vazgeçerlerse sorun kendiliğinden çözüleceğini vurgulayan Uludağ, "Ama bunun için de 10 yıllık bir süreç lazım. Sınır yeni açıldı. Ama beyinlerdeki duvarın aşılması zaman alacaktır. Bu yönde diyaloglar başlamıştır. Her iki taraf da kendi parçasını sıkı tutuyor ve paylaşmak istemiyor.Resmi gündemlerin dışına çıkarmak çözümü kendiliğinden getirecektir" şeklinde konuştu.
"Kıbrıs'ta bir kukla gösterisi var ve güç politikaları aslında çözümü istemiyor" diyen Uludağ şöyle devam etti:
"Kıbrıslı Türkler çözüm sürecinin dışında ve hala rehin konumundadır. Referandum sonrasında, Kuzeyde biz üstümüze düşeni yaptık açıklamaları ve Rum malları üzerinde inşaat çılgınlığı var. Bu niyetimizin iyi olmadığını yansıtıyor. Çevre ve altyapı sorunları önemini koruyor. Hiçbir şey tamam değil aslında."
Seçimlere Kıbrıslı Türklerin iradesi yansımıyor
Yapılacak seçimlerden çıkacak sonucun Kıbrıslı Türklerin iradesini yansıtmayacağını söyleyen Uludağ, "Kuzeyde nüfus yapısı bozuldu ve seçimler anlamsızlaştı. Cenevre sözleşmelerine göre Türkiye'nin kuzeye nüfus aktarımı yasaktır. Bununla ilgili mahkeme kararları var.Ama gelen Türk, giden Türk politikasıyla kuzeyde yaşayan herkes legalize edilmeye çalışılıyor. Oysa Kıbrıslıtürklerin çoğunluğu dışarıda yaşıyor, Türkiye'den gelenler ise daha iyi bir yaşam arıyor. Onlara ABD'de olduğu gibi yeşil kart verilebilir. Onlara yerel seçimlerde oy kullanabilir. Yurttaş yapmak doğru değil . Her seçimde nüfus aktarımı yaşanıyor ve seçimlere Kıbrıslıtürklerin iradesi yansımıyor. Çözüm olarak Uluslararası hukukun geçerli olmasından başka seçenek yok" dedi.
Denktaş Türkiye'ye oynuyor
Hüseyin Yalyalı, "Denktaş Türkiye'ye oynuyor. Türkiye'de kamuoyu oluşturarak müzakere sürecinin başlanmasını engellemeye çalışıyor" görüşünde.
Türkiye uzun yıllardan sonra bu sorunu çözmek zorunda olduğunun farkında vardığını söyleyen Yalyalı, "Referandumdan sonra Rum kesiminde hükümetin büyük ortağı AKEL ilk defa Annan Planı çerçevesinde müzakerelerin başlaması gerektiği yönünde görüş bildirdi. Bu noktada görüşmelerin nereden başlayacağı çok önemli" diye konuştu.
"Kıbrıs özel temsilciliğine bir Rus temsilci atanması bize eski hataların tekrar etmeyeceğini gösteriyor" diyen Yalyalı şöyle devam etti:
"Kıbrıs sorununda bakılmadık, konuşulmadık bir konunu kalmadığın düşünmüyorum. En basitinden Annan Planı'nın 5 versiyonu var. AB'de bu topraklar benim ve çözmek istiyorum iradesi var. Benzer bir irade ABD de var. Denktaş'ın çözüme uzak durmasını sağlayan politikalarının AB ve ABD'nin politikalarından doğan çelişkiler ortadan kalktıktan sonra dayanağı kalmadı. ABD ilerleyen süreçte Rumları masaya oturtmak için KKTC'yi tanıma noktasına geleceğini düşünüyorum."
Seçimlerde kutuplaşmanın süreceğini söyleyen Yalyalı, "Seçimlerde meclisteki sandalye sayısı 25-25 tekrarlanır. Kıbrıslılar referandumdan sonra ihanete uğramış hissediyorlar. Biz evet dedik; onlar hayır dedi. Ama izolasyonlar bir türlü kalkmadı. AB'ye doğrudan ticaretin ve uçuşların engellemesi nedeniyle kırgınlar ve bu durum seçimlere yansıyabilir. Öte yandan görüşme sürecinin başlayacak olması da seçim sürecini etkiler" diye konuştu.
Çözüm Kuzeyde yapılacak seçimlere endeksli
Asım Akansoy, "Kıbrıs sorunun çözümü Kuzeyde yapılacak seçimlere endekslenmiş durumdadır. 2 seçimden çıkacak sonuçlar çözüm sürecini etkileyecektir," dedi.
Türkiye'nin hesabının seçimlerin ardından inisiyatif almak yönünde olacağını söyleyen Akansoy, "Bunu AB ile birlikte yapmak zorunda. Çözüm çerçevesini BM belirliyor olmasına karşın AB müdahil konuma geldi. Ama AB taraf olmak istemiyor. Sorun çözülmezse dahi, Türkiye çözüm için inisiyatif alırsa müzakere başlar" diye konuştu.
Kıbrıs'ta Şubat'ta yapılacak erken seçimi ve Nisan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini de değerlendiren Akansoy şunları söyledi:
"Bir önceki seçimlerde kilitlenme yaşanmıştı. Şubat'ta Çözüm yanlıları çoğunluğu sağlarsa görüşmeler açısından önemli adım atılmış olacak. Çözüm yanlısı CTP'nin kazanması AKP'nin işine gelecektir.
Cumhurbaşkanlığı için Talat aday, Denktaş aday olmayacağını belirtmesine karşın yeniden aday olabilir. Bu ikilinin yanı sıra Derviş Eroğlu'nun aday olma ihtimali var.Talat'ın kazanması toplum lideri konumuyla ilk kez bir kişinin bu konuma gelmesi açısıdan önem taşır diye düşünüyorum.
Türkiye ve Kıbrıs bağlamında 3 ekim öncesinde, 1 Temmuz itibariyle İngiltere dönem başkanlığı alacak olması da olumlu olacaktır.
Zirve sonrası AKEL ve Papadopolus düşüşte
"Papadopulos 17 Aralık zirvesi sonrası Rum kamuoyu kaşında tartışılır olma konumunda kalmıştır" diyen Akansoy, "Rum basınında zirve sonrasında Türkiye'ye karşı yenilmiş havası var. Papadopulos açıklamalarıyla bunu dağıtmaya çalışıyor.Güney basını da Annan planın 3. versiyonunu kabul edebilecekleri yönünde haberler yer alıyor. Tavrı belli olmayan Kıbrıslırum toplumu da kendini belirlemeye çalışıyor.AKEL ve Papadopolus düşüşte ve Demokratik Birlik Partisi DİSİ'nin yükselişte olduğunu görülüyor. Kıbrıslırum tarafında seçimler 2006'da yapılacak. AKEL'in alacağı tavır belirleyici olacaktır. AKEL içerisinde tartışma var. Toplumla karşı karşıya kalmak istemeyecek AKEL, çözüme ilişkin adımlar atabilir" diye konuştu.
Baba oğul Denktaş milliyetçi söylemlerle AKP'yi frenlemek istiyorlar
Kıbrıs'ta, Rauf ve Serdar Denktaş'ın Türkiye kamuoyuna yaptıkları açıklamaları yansıtacak bir havanın olmadığını belirten Akansoy, "Hamaset siyasetine kimse itibar etmiyor. Kıbrıs kamuoyu Denktaş'ı ciddiye almıyor ve Kıbrıs basını açıklamalarına Türkiye'deki kadar yer vermiyor. Türkiye kamuoyunu baskı almaya çalışan baba-oğul Denktaş'lar milliyetçi söylemlerle AKP'yi frenlemek istiyorlar" şeklinde konuştu. (KÖ/YS)