"Tutuklu bir gazeteci olarak basın özgürlüğü ödülünü alıyorum. Sansürün kaldırılışının yıldönümü bir kez daha kutlu olsun o halde. Teşekkür ederim."
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) "2011 Basın özgürlüğü" ödülleri, Dolmabahçe Sarayı'ndaki törenle sahiplerine verildi. "Sansürün kaldırılışının" 103. yıldönümü olan 24 Temmuz'daki törenle aynı gün, Tutuklu Gazete'nin de ilk sayısı yayınlandı.
Dün (24 Temmuz) akşamki törende ödülünü almak üzere sahneye çıkan konuşmacılar da "sansürün kaldırılışından" değil, 70 gazetecinin tutuklu oluşundan bahsetti.
Kurum olarak ödüle layık görülen Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) adına, Dönem Başkanı Ahmet Abakay ile eski başkanlar Ferai Tınç, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Oktay Ekşi ve Ercan İpekçi ödül aldı.
Kişi dalındaki ödül ise Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı İpekçi ile tutuklu gazeteci Ahmet Şık arasında paylaştırıldı.
"Yeterince katkı veremedik"
"Basın özgürlüğü konusunda yaptığı çalışmalar, bu konudaki örgütlü mücadeleyi geliştirmeye yönelik katkıları, sürece uluslararası destekleri katmayı başarabilmesi" nedenleriyle ödüle değer görüldüğü ilan edilerek sahneye çağrılan İpekçi, "Cezaevindeki gazetecilerin direnişine yeterince katkı veremedik" diye söze başladı.
Elinde Tutuklu Gazete'nin ilk sayısıyla konuşan İpekçi, "Bugün Tutuklu Gazete'yi çıkardık. Ama cezaevlerinde bir değil beş gazete çıkaracak sayıda gazeteci var. Böyle giderse bu sayı daha da artacak" dedi.
"Yıldönümü kutlu olsun"
Eşi Yonca Şık ile avukatı Can Atalay'ın da geldiği törende, Şık'ın ödülünü Cemiyet Başkanı Orhan Erinç'ten almak üzere sahneye Avukat Fikret İlkiz çıktı.
İlkiz, "Şık'ın basın özgürlüğü yolunda bütün tutuklu gazetecilerin adına bu ödülü almasının, ona büyük sorumluluk yüklediğini" ifade etti.
"Ahmet ve Nedim'in Gazeteci Arkadaşları" grubuna da bu anlamda teşekkür eden İlkiz, Şık'ın ve onunla aynı gün, 3 Mart'ta gözaltına alınan gazeteci Nedim Şener'in, "savcı ve mahkeme önünde gazeteciliklerinin sorgulandığının" altını çizdi.
"Yayınlanmayan kitabın bomba tesirli olduğunu, gazetecilerin terör örgütünün üyesi ve suçlu olduklarını, gazetecilikten dolayı tutuklu olmadıklarını söyleyip duruyorlar. Bize suç işlediler diyorsunuz o halde haklarındaki suçlamayı bilmek ve kanıtları görmek istiyoruz. İddianamenizi yazın. Davanız neyse, davanızı açın. Biz de suçumuzu bilelim! İddialarınıza karşı savunmamızı yapalım. Suçlayın ve iddia edin, tutuklu olarak bekliyoruz..."
Şık'ın tutuklu olduğu Silivri Cezaevi'nden yolladığı notta ise şu manidar satırlar yer aldı:
"Tutuklu bir gazeteci olarak basın özgürlüğü ödülünü alıyorum. Sansürün kaldırılışının yıldönümü bir kez daha kutlu olsun o halde. Teşekkür ederim."
Ödüllerin ardından her yıl olduğu gibi süresiz basın kartı alan gazetecilere basın kartları verildi. Gazetecilerin bir bölümüne kartlarını takdim eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da "Sansürsüz bir Türkiye diliyorum" dedi.
Ayrıca, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile CHP Meclis Başkanvekilli Güldal Mumcu'nun "sansürün kaldırılmasının yıldönümünü kutlayan" mesajları okundu.
"Aynı hassasiyeti göstereceğiz"
Başbakan Erdoğan, dün Başbakanlık resmi sitesinden yayınladığı mesajda "Basın Bayramı"nı şu ifadelerle kutladı:
"Geçmiş yıllarda ifade özgürlüğüne uygulanan tahdit ve baskıların ceremesini yaşamış biri olarak, ifade etmek isterim ki, hiçbir basın mensubunun mesleki faaliyetleri dolayısıyla baskı görmesine, bu baskılar yoluyla basın özgürlüğünün tehdit edilmesine müsaade etmeyiz.
Hükümet olarak, bugüne kadar bu anlayışla hareket ettik; demokrasimizin standartlarının yükselmesi ve basın mensuplarımızın daha özgür bir ortamda mesleklerini icra edebilmeleri için yoğun gayretler gösterdik.
Medya mensupları ve yöneticileriyle bir araya gelerek, basın özgürlüğü konusunda atılması gereken adımları demokratik bir ortamda tartışmaya, ele almaya özen gösterdik. Bundan sonra da, aynı hassasiyeti göstermeye, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi yönünde adımlar atmaya devam edeceğiz." (AS)