Anadilde Savunma panelinde konuşan akademisyen Prof. Dr. Mithat Sancar, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) davasında mahkemenin anadilde savunma hakkını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) atıf yaparak reddettiğini hatırlatarak, bu durumun yeterince tartışılmadığına dikkat çekti.
Çağdaş Avukatlar Grubu'nun, Katılımcı Avukatlar ve Özgürlükçü Hukuk Platformu katılımıyla İstanbul Barosu'nda düzenlediği panelde Sancar, Anayasa'nın 90. maddesine göre uluslararası sözleşmelerin iç hukukun üstünde olduğunu, fakat aynı konudan birden fazla uluslararası insan hakları normu varsa ne olacağının netleştirilmediğini belirtti.
Sancar, KCK davasında mahkemenin, AİHS'nin "sanık dili anlamadığı takdirde tercümandan yararlanılır" diyen 6. maddesine atıf yaptığını ve "sanıkların Türkçe bildiklerini, bu nedenle anadilde savunma yapamayacaklarını" söylediğini hatırlattı.
Lozan Antlaşması'nın Türkiye'nin kurucu anlaşması ve anayasaya göre temel kanunu olduğunun, hiçbir resmi işlemin bununla çatışamayacağını vurgulayan Sancar, şöyle devam etti:
"Lozan'ın 39. maddesine göre ise, yargıç karşısında herkesin anadilini sözlü olarak kullanabilmesi için kolaylıklar sağlanmalıdır. Burada tek sınır bunun yazılı değil, sözlü olarak gerçekleştirilmesi; zaten davadaki talep buydu."
"AİHS'nin 53. maddesine göre de, sözleşme hükümleri başka sözleşmelerde verilen hakları sınırlamak için kullanılamaz. Buna göre mahkeme, AİHS'nin yasakladığı, hukuka çok aykırı bir karar veriyor."
"Cumhuriyet, kurucu anlaşmasını bilinçli olarak ihlal etti"
Sancar, Lozan Antlaşması'nın gayrimüslimlere sunduğu anadilde eğitim kurumu açabilme gibi hakların yalnızca Rum, Ermeni ve Yahudiler'e tanındığı algısının yanlışlığını ve gayrimüslim olmayan halkların da bazı dil haklarına sahip olduğunu ifade etti:
"Anlaşmada hiçbir yerde topluluk ismi verilmemiş, kısıtlama yok; Süryaniler, Keldaniler, Ezidiler gibi diğer gayrimüslim halkların hakları gasp ediliyor. Manastırları basıldı, gözaltına alındılar; Cumhuriyetin kurucu anlaşması, Cumhuriyet tarafından bilinçli olarak ihlal edildi."
"Anadili Türkçe olmayan gayrimüslim olan ya da olmayan tüm halklara çok net biçimde sunulan bazı diğer haklar da, "yorumlama" yoluyla çıkarılarak engellendi."
"Konu yanlış yorumlanarak bir 'öcü' yaratılıyor"
Dünyada anadilinin kullanımıyla ilgili çok çeşitli modeller olduğunu söyleyen Sancar, "dil hakları hukuku" alanında yapılması gereken çok çalışma olduğunu belirtti:
"Farklı dillerin yasalarda açıkça belirtildiği veya herhangi bir grup adı zikretmeden çok kültürlülükten söz ederek hakları güvence altına alan çeşitli modeller var. Belirli bölgelerde, belirli kullanım alanlarıyla kısıtlı resmi dil tanımları da var."
"Konu iki resmi dillilik, Türkçe'ye bir alternatif ikinci bir dil olarak yorumlanarak bir öcü yaratılıyor. Böyle bir öneri kimseden gelmedi. Kılıçdaroğlu'nun Belçika örneği büyük bir gaf, bu tartışılabilecek en son örnek." (EÇ/EÖ)