“Sami Babacan. Kadıköy’de sokakta donarak ölmüş.”
Haber, 17 Ocak’ta düştü sosyal medyaya. Kimi “Sami Amca” diye söz ettikleri Babacan’ın özelliklerini hatırlattı kimi de sokakta yaşayan insanlara dikkat çekti. Yetkililerin bu konuda çözüm üretmediğini söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Babacan’ın yaşamını kaybetmeden bir kaç gün önce İBB tesislerinde konuk edildiğini açıklarken, Kadıköy Dayanışması, Babacan’ın yaşamını kaybettiği Kadıköy’deki sokakta açıklama yaptı.
Sami Babacan acaba soğuk hava koşullarından korunabilir miydi? Kendisini korumak için resmi kurumlara başvuru yapmış mıydı?
Yurttaşlar, Sami Babacan gibi sokakta yaşayan insanları görünce nasıl bir dayanışma gösterebilir? Hangi kurumlardan dayanışma desteği istenebilir?
Sami Babacan’ın ölümü geride onlarca benzer soruyu bıraktı.
TIKLAYIN - Atık Toplayıcısı Hamza: Sokakta Biz Yokmuşuz Gibi Davranıyorlar
Peki, Sami Amca gibi sokakta yaşamak zorunda kalan veya sokakta yaşamayı tercih eden başka kadın ve erkekler için neler yapılabilir?
Çorbada Tuzun Olsun Derneği’nden Dr. Ahmet Türker yanıtladı.
“Sami amca gibi bir çok kişiyi sokakta kaybediyoruz”
Kadıköy’de sokakta yaşayan Sami amca donarak yaşamını kaybetti. Sizce önlenebilir miydi? Ne yapmak gerekirdi?
Açıkçası Sami amcamız gibi birçok kişiyi sokakta kaybediyoruz. Evsizler sadece soğuktan donarak ölmüyorlar.
Evsizlik koşulları hasta ediyor ve hastalanarak ölen insanlarda var. Donarak ölmedikleri için, hastalıktan veya çeşitli sebeplerden kaybettiğimiz için ne yazık ki kamuoyunda normal algılanıyor ve evsiz ölümleri görünür değil. Sorduğunuz sorunun cevabı da bu aslında.
‘Evsizlik sorununu görmek gerekir’
Sami amcamızın ölmemesi için evsizleri görmezden gelmeyi bırakmamız gerekirdi. Evsizlik bir barınma sorunu değil, bir barınamama sorunudur. Havanın belli bir dereceye geldiği dönemlerin dışında evsizleri hatırlamak, önemsemek ve sahip çıkmak gerekirdi.
Evsizlerin varlığının kabul edildiği ve evsizlerin yabancılaşmadığı bir toplum olmamız gerekirdi. Evsizlerin topluma katılabileceği ve yeniden kazandırılabileceği stratejik plan ve programların olması gerekirdi. Siz evsizlik sorununu toplum olarak görmezden gelirseniz, bir barınma sorunu olarak görürseniz insanları anlayamazsınız.
Anlayamadığınız kişiyle iletişim kuramazsınız. İletişim ve ilişki kurmadan sosyal bir sorunu çözemezsiniz.
Sosyal bir sorunun çözümünde ciddiyet ve özen, yani sürdürebilirlik gerekir. Günü kurtaracak hayırseverlik anlayışı ve sosyal çözümlerin, bilinçli hayırseverlik anlayışı ve sürdürülebilir çözümlere dönüştürülmesi gerekiyor.
“Toplumla evsizler arasında bir köprüyüz”
“En yaygın sorun işsizlik ve sosyal dışlanma”
Uzun zamandır sahadasınız özellikle İstanbul özelinde sokakta yaşayanların sorunları neler?
Ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik sebepler. Küskünlük ve çıkmazlar. Topluma katılmak istediklerinde, evsizleşmelerine sebep olan sosyal, kültürel, psikolojik ve ekonomik engelleri de aşamıyorlar.
En yaygın ve çözülmesi gereken problem ikamet, işsizlik ve sosyal dışlanma. İkamet sorunu yaşadıkları için kimlik çıkaramıyorlar. Kimlik çıkaramayınca toplumun dışında kayıt dışı yaşamdan başka bir olanak kalmıyor. Sosyal güvenceden de yararlanamaz hale geliyorlar.
Bunun dışında sokakta yaşamak ister istemez şiddet ve tacize her an maruz kalmak yani derinleşecek travma demek. Duş, hijyen ve psikolojik olarak sağlıklı hissedebileceğiniz koşulların mahrumiyeti demek. Toplumda birçok ötekileştirici ve dışlayıcı etmen var.
Toplumda dışlanan veya dışında kalan bir birey, içine girdiği sarmaldan çıkıp tekrardan topluma katılamıyor ve sosyal uyum sağlayamıyor.
“Hepimiz birer evsiz adayıyız”
Sokakta yaşayan veya yaşamak zorunda kalan birinin ruh hali hakkında biraz bilgi aktarır mısınız?
Evsiz dediğimiz kişiler, küskünleşen ve toplumdan soyutlanan bireylerdir. Her yaş, her cinsiyet, her kültür, her sosyolojik yapıdan kişilerden oluşuyorlar.
Evsizlerin yüzde 80’nin ailesi var. Yani hepimiz birer evsiz adayıyız! Kadına yönelik şiddetten, istismara, mültecilerden bağımlılara, kanser hastasından HIV’le yaşayanlara, engelliden yaşlıya birçok dezavantajlı hassas grupta insan var.
‘Evsiz Dostu Toplum ve Evsiz Dostu Şehir’
Hatta bu kırılgan grupların en çözümsüz kalmış ve kangrene dönmüş hali diyebiliriz. Aynı zamanda evsiz çok kapalı ve dilimize hatalı yerleşmişte bir kavram aslında. Sorun ev sorunu değil.
Sorun YUVA sorunu! Sokakta yaşayan bireyler yuvasız kalmış bireylerdir. Yuvasızlık üzerinden düşünürsek durumu çok daha iyi anlarız. Bir kere sokağa düştünüz mü, bir sarmalın içine düşüyorsunuz.
Sosyal, kültürel, psikolojik ve ekonomik sebeplerden hangisiyle sokağa adım attılarsa, diğer sebepleri de bir sarmal halinde yaşıyorlar. Her an sokaktalar. Bu sebeple yaşlı olmalarına gerek yok, gençlerde bile kronik rahatsızlıklar başlıyor. Özellikle solunum rahatsızlıkları.
Bununla beraber travmaları var. Bu travmalar benim sizin gibi değil, sokakta zaman geçirdikçe daha da derinleşen travmalardan bahsediyorum. Travma demek güven boşluğu demek. Güven boşluğu sebebiyle iyice küskünleşiyorlar ve kendilerini kapatıyorlar, soyutluyorlar ve bir kenara çekiliyorlar. Her anınızın güvensiz geçtiğini düşünün.
Bu sayede güven boşlukları da derinleşiyor. Güven boşluğu demek aynı zamanda bağımlılık demek. Her evsiz madde bağımlısı değildir ama travmalı birey bağımlılığa yönelimlidir. Bağımlılık yönelimleri, maddeye yöneldikten sonra çok daha toparlanması zorlaşır. Güvensizlik, bağımlılık iradeyi daha zayıflatır. Zayıf irade kişiyi daha tutunamaz hale getirir. Bu sarmaldan çıkmak istediğinizde engellerle karşılaşırsınız.
Toplumdan kopan bir bireyin hiçbir engel ve zorluk ile karşılaşmadan ve zaman kaybetmeden topluma katılabilirliklerinin kolaylaştırılması gerekir. Bu yüzden “Evsiz Dostu Toplum ve Evsiz Dostu Şehir” kurgusu sorunun ortadan kalkması için çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Sokakta kalan bir insanı gören başka insanlar ona yardımcı olabilmek için ne yapabilir?
Bir sıcak gülümseme, saygıyla, nezaketle merhaba diyerek hal hatır sorulması ve değerli hissettirilmeleri çok önemli.
Çevrede sürekliliği olduğunu düşüneceğimiz kişilerden evsiz kişi hakkında bilgi almak ve ilgili kamu kurumlarıyla paylaşmak yönlendirmek gerekiyor. Bu noktada 0533 373 76 23 numaralı telefondan bizi arayarak ihbarda bulunabilir ve destekte alabilirler.
“Evsizlik tüm sosyal sorunları kapsayan bir yara”
Yerel yönetimlere ne gibi görevler düşüyor?
Evsizlerin yabancılaşmayacağı, ötekileşmeyeceği ve topluma katılabilecekleri hizmet ve olanaklar sağlamaları gerekiyor. Yani Evsiz Dostu Toplum ve Evsiz Dostu Şehir kurmaları gerekiyor.
Aile kurumu ve mahalle paradigmasının yeniden ele alınması çok önemli. Bugün evsizliğin temellerinden biri bireyselleşme ve bağların zayıflaması. Topluma irade ve direnç kazandırılması adına aile ve mahalle temellerini güçlendirmeli; külterel, sosyal, ekonomik ve psikolojik desteklerin erişilebilir şekilde sağlamaya özen göstermeliler.
Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve mülki amirliklerin koordineli çalışması gerekiyor. Yerel yönetimlerin bütçeleri sınırlı ve bu sebeple her biri belirli dezavantaj ve sosyal sorunlar konusunda daha uzman ve daha etkin oluyor. Ortak bir koordinasyon altyapısının sivil toplum kuruluşlarının da katılabileceği şekilde sağlanması hem sosyal sorunların çözümünde önemli hem evsizlikte. Evsizlik tüm sosyal sorunları kapsayan bir yara. Her yaştan, her cinsiyetten, her dezavantajdan kişi var.
"Yeni yoksulluk"
Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
Kendi yuvamıza sahip çıkalım. Evsizlik sorunuyla mücadele ilk başta kendi sosyal çevremizde yuva sıcaklığını inşa ederek başlıyor. Çok ciddi bir dönemdende geçiyoruz. Pandemi ile birlikte derin yoksulluk arttı. Tüm dünyada işsizlik ve evsizlik riski artıyor.
Hatta tıpkı su sorunu gibi en öncelikli sosyal sorunların başında evsizlik geliyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz yabancı kurumlarda aynı uyarılarda bulunuyor.
Avrupada “Yeni Yoksul” diye bir sınıf çıktı. Elbet bu süreçte kamu kurumlarına çok büyük sorumluluk düşüyor. Fakat bu sorumluluğu taşıyacak kamu kurumlarında biz toplumun kendisi olduğunu unutmayalım. Bu süreçte hepimiz ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik zorluklardan geçiyoruz. Olabildiğince sağduyu ile hareket ederek bölüşen, paylaşan, çatışmaları uzlaşıya çevirebilen ve birbirine destek olan toplumsal bir direnci kurmamız gerekiyor.
Bu direnç ile bireyden sivil topluma, sivil toplumdan kamuya, kamudan özel sektöre bir ağ kurmalıyız. Hepimiz aynı geminin içerisindeyiz. Mülk sahiplerinin kiracılarına karşı, büyük kurumların küçük ve orta büyüklükteki işletmelere karşı duyarlı olması gerekiyor. Mülk sahiplerinin kiracılarına zam yaptığını, insanları evsiz bıraktığını görüyoruz.
Büyük kurumların küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri zorda bıraktığını görüyoruz. Pandeminin sonuçlarının tek çözümü var. Sağduyu, paylaşmak ve birbirimize sahip çıkmak.
Evsiz raporu: İstanbul'da 8 bin kişi sokakta yaşıyorSaadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı Sosyal İşler Başkanlığı, Aralık 2019'da "Çözüm/İstanbul Raporları-2 / İstanbul'da Evsiz İnsanlar" başlıklı bir rapor yayınladı. Rapora göre, İstanbul'da 6-8 bin civarında evsiz insan bulunuyor. Bu kişiler çoğunlukla Fatih, Beyoğlu, Kadıköy, Üsküdar, Beşiktaş ve Şişli ilçelerinde yaşıyor. Sivil toplum kuruluşlarının verilerinin de Türkiye'de 80-100 bin evsiz bulunduğu yönünde olduğu kaydedildi. İstanbul'daki evsizlerin yüzde 99'u, geçici barınak bulamadıkları için sokakta kalıyor. İşsizlerin arasında işadamlarının çocukları, eski oyuncular ya da yüksek tahsilli insanlar da bulunuyor. Evsizlerin arasında üç-dört aydır sokakta yaşayan da var, 14 yıldır dışarıda kalan da. Evsizlerin yüzde 65-70'i çalışabilecek durumdayken, yüzde 30'unun ise geçici veya kalıcı sağlık problemleri var. Evsizlerin yaşları 25-50 arasında değişiyor. Evsizlerin yüzde 90'ı erkek, yüzde 10'u kadın. Yüzde 70'i Türk vatandaşı, yüzde 30'u da yabancı. Raporda, Türkiye vatandaşı olanların çoğunun doğu kentlerinden olduğu belirtildi. Yabancılar ise çoğunlukla Fas, Özbek, Filistinli ya da Suriyeli. Çözüm önerileriÇorbada Tuzun Olsun Derneği'nin çözüm önerileri *Evsizler, içinde bulundukları koşulların ve yaşam alanlarının yeterli sağlık şartlarını oluşturamaması, evsizlerin sağlık hizmetlerine erişiminin yetersizliği ve yaşam şartlarının aynı zamanda psikolojik olarak da bağışıklıklarına etki edecek noktada yıpratıcı olması gibi nedenlerden ötürü salgın hastalık kategorisindeki hastalıklara karşı savunması düşük olan sosyal grupların başında geliyor. *Kritik şartlarda yaşam mücadelesi veren evsiz dezavantajlı bireylerin hastalanması sadece kendileri ve çevrelerindeki diğer evsizler için değil aynı zamanda toplum sağlığı için de bir risk oluşturuyor. * Sokakta yaşayan popülasyonu ele aldığımızda COVID-19 karşısında yaşlıların ölüm riskiyle karşı karşıya olduğunu ve gençlerin de izole olmaması durumunda taşıyıcı potansiyeli oluşturduğunu gözlemlemekteyiz. Bu nedenle evsiz dezavantajlı grubu için önlemlerin alınması can kayıplarının artmaması ve virüsün daha geniş kitlelere yayılmaması açısından kritik öneme sahip. * Sokaktaki bireyler de tıpkı yurtdışından seyahat ile gelenler gibi karantinaya alınmalı ve potansiyel hasta olarak değerlendirilmelidir. Karantinaya alınanlar kategorize edilmeli ve içlerinde bulundukları risk faktörlerine göre küçük gruplara ayrılmalıdır. * Semptom gösteren evsiz bireylere maske verilmeli ve diğer evsiz bireylerden ayrı bir yerde barındırılması sağlanmalı. Evsiz bireylerin alanlara girişi öncesinde ilgili devlet kurumlarında yapılacak COVID-19 testi sonuçları pozitif çıkan bireyler daha kapsamlı sağlık hizmeti alacakları devlet kurumlarına yönlendirilmeli. *Evsiz bireylerin ilgili sağlık kurumlarına ve barındırılma alanlarına sevki ilgili kurumlarca karşılanmak zorundadır. |
(EMK)