Ukrayna Savaşına Hayır Platformu’nun düzenlediği basın açıklaması bugün Postane İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantıda Ukrayna ve Rusya’dan ayrılan Svetlana Makhokhei, Eva Rappaport, Alexey Nikolenko ve Kate Yasnaya deneyimlerini anlattı. Ukraynalı Anna Kovalenko da toplantıya gönderdiği video kaydı ile katıldı.
Tuna Emren’in açılış konuşmasının ardından platformun heyet üyelerinden Fatma Akdokur platform bildirisini okudu.
“Savaşı enternasyonal dayanışma durduracak”
Emren konuşmasında şunları söyledi:
“Biz bu savaşa derhal son verilmesini talep etmek için 29 Martta ilk buluşmamızı gerçekleştirmiştik ve böylece Ukrayna Savaşına Hayır Platformu kurulmuş oldu. Dünya bir krizden diğerine sürüklenirken, pandeminin yaraları henüz sarılmamış; milyonlar aşırı yoksulluğa sürüklenmişken Ukrayna halkına çektirilen acılar ile krizler daha da derinleşti.
“Bu savaşı durduracak olan enternasyonal bir dayanışmadır. Biz Rus ve Ukraynalı savaş karşıtlarıyla bir araya geliyoruz. Platform olarak dünyanın her yerinden savaş karşıtlarıyla çalışmak ve küresel bir dayanışma ağı örgütlemek için çalışıyoruz.”
“Dört ayda 4 bin 500 Ukraynalı öldürüldü”
Fatma Akdokur da platform bildirisini okudu:
“Biz üç ay önceki açıklamamızda ‘Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, emperyalist güçler arasındaki çelişkiler ve yayılmacılığın dünyayı ne kadar tehlikeli bir uçuruma sürüklediğini gösteriyor’ demiştik. Aradan geçen zaman boyunca şiddetlenen çatışmalar ne yazık ki söylediklerimizi doğruladı. Dört ay içinde 4 bin 500 Ukraynalı öldürüldü.
“İşgal elbette ki binlerce Rus askerinin de ölümüne neden oldu. Rusya’daki bir avuç oligarkın çıkarı için başlatılan ve milliyetçi duyguları hamaset yüklü Çarlık dönemi uygulamalarına özenerek pekiştirmeyi amaçlayan işgalin faturası Rusya’da yaşayan emekçiler ve yoksullar için daha ağır bir yoksulluk oldu.”
Akdokur, Ukrayna işgali ile devletlerin iklim krizi ile ilgili atılacak adımları yavaşlattığını ve enerji ve gıda fiyatlarının küresel çapta etki yarattığını söyledi:
“Hiçbir savaş haklı değildir, hiçbir işgal haklı değildir. Biliyoruz ki dev sermaye grupları, tekeller, dev finans çevreleri ve iktidarlarını bir süre daha uzatmak isteyen siyasiler dışında savaşın kazananı olmaz.”
“Ailem bile savaşı destekliyor”
Rusyalı ve Ukraynalı savaş karşıtları da hikâyelerini anlattı. Rusyalı aktivist, savaş karşıtı ve gazeteci Svetlana Makhokhei, savaşın ardından güçsüz ve işe yaramaz hissettiğini söyledi:
“100 yaşında biriyle röportaj yapmıştım. Ona şöyle bir soru sordum: ‘Senin için hayattaki en önemli şey ne?’ Kendini gerçekleştirmek, seyahat etmek ya da hayatının aşkını bulmak gibi cevaplar vermesini beklerken o, ‘Herkesin kendisine savaşı bitirmek için ne yapabilirim sorusunu sorması gerektiği’ olduğunu söyledi.
“O zamandan beri kendime bu soruyu soruyorum. Fakat hiçbir zaman bu soruyu gerçek anlamda soracağımı düşünmemiştim. Putin’in savaşı bana ne kadar güçsüz, işe yaramaz ve küçük olduğumu gösterdi. Kendi ailem bile savaşı desteklerken onlara nasıl saygı duyabilirim, uygun kelimeleri nasıl bulabilirim diye düşünüyorum.
“Rusya’da hep muhalif kanallarda çalıştım. Hatta ilk iş günümde gözaltına alındım. Şanslıyım ki Rusya’yı birkaç yıl önce terk ettim. Fakat hala Rusya’da çalışıyor ve vergi ödüyorum. Bu demek oluyor ki bu savaşa bir şekilde sponsor oluyorum. Bu nedenlerle bu kampanyanın bir parçası olmak bana yalnız olmadığımı gösteriyor. Pek çok insan söz üretiyor ve ufak da olsa bir değişim yaratabileceğimi düşünüyorum.”
“Bu savaş bizim değil, Putin’in savaşı”
İstanbul ve Yerevan’da Rus göçmenler için barınma sağlayan Ark Projesi’nin organizatörlerinden biri ve gazeteci olan Eva Rappaport da şöyle konuştu:
“Birçok gönüllüsü olan proje bilgi, dil, psikolojik destek gibi yardımlar yapıyor. Politikaya katılımlarından ötürü baskı gören insanların sığınabilmesi için İstanbul ve Yerevan’da iki farklı sığınma yerimiz var.
“Rusya’dan ayrılmak zorunda kalan insanların bir arada kalması, gazeteci ve entelektüellerin projelerine devam edebilmesi için İstanbul’da bir kültür merkezi açmayı da düşünüyoruz. Türkiye’de bu organizasyonları sürdürürken engellerle karşılaşsak da bir arada olmaya devam ediyoruz. İnsanlara bu savaşın bizim değil; Putin’in savaşı olduğunu göstermemiz önemli.
“Türkiye’de ofis, barınma gibi konularda oldukça başarılıydık. Martın başında Rusya’dan ayrılmak zorunda olan insanlara daireler sağladık. Bu konuda Türkiye’nin avantajı çok fazla Rus karşıtlığının olmamasıydı. İnsanlar politikayla çok ilgili olmasa da dost canlısı davrandılar.
“Putin NATO tehdidi konusunda büyük bir korku içinde. Putin olmasaydı NATO’ya katılmak isteyen ülkeler de bu yolu tercih etmeyebilirdi. Bu savaşın ilerlememesini diliyoruz çünkü nükleer silahlar da işin içine girebilir. 21. Yüzyılda yaşamamıza rağmen 60’larda yaşanan korkuyu yaşıyoruz.”
“Sırada Litvanya, Moldova olabilir”
Rusya’da seçim hilelerini ortaya çıkaran gazeteci Alexey Nikolenko, savaş çıktığında babasının savaşın gerekli olduğunu söylediğini belirtti:
“Rusya’da propaganda sayesinde halkın yüzde 80’i savaşı destekliyor. Bundan sonra da iktidara gelen herhangi bir siyasetçi ya savaşa devam edecek ya da iktidarı kaybedecek.
“Putin bu savaşı kazandığında duracağını düşünüyorlar. Faşist düşünceler Rusya’da gelişiyor. Daha şimdiden bir zamanlar imparatorluk tarafından işgal edildiğini hatırlatmaya başladılar. Ukrayna’dan sonra Polonya, Litvanya, Moldova olacak. Savaşı durdurmak için tek seçenek Putin rejiminin devrilmesi ve ordunun yenilmesidir. Felaketi sadece böyle durdurabiliriz. Putin kaç kişinin öldüğü ile ilgilenmiyor; sadece dünyada gücü korumakla ilgileniyor.” (MD/AS)