Zonguldak İkinci Makas Mahallesi’nden Ahmet’e göre Romanları zenginlerden ayıran unsurlar, pis mahallelerde yaşamaları, bayat ekmek yemeleri ve sabah kahvaltısı yapmamaları. Romanlık bir yoksulluk durumu. "Bizim Romanlar Karton toplayan falan… Küçümsemiyorum özür diliyorum onlardan…”
Romanlara yönelik sosyal politika mümkün mü?
Sosyal ve Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği’nin (SKYGD) Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu (SPF) ile ortaklaşa yürüttüğü ve Edirne Roman Kültürünü Araştırma Geliştirme Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EDROM) ve Çocuklar Aynı Çatı Altında Derneği (ÇAÇA) tarafından desteklenen “Romanlar ve Sosyal Politika” projesi Romanların dışlanma süreçlerini anlamayı ve Romanlara yönelik “sosyal içerme” politikaları önermeyi hedeflemiş.
Proje Zonguldak, Çanakkale, Batman ve Mardin olmak üzere dört şehirde Romanlarla yapılan derinlemesine görüşmelerden oluşuyor. Çalışma bir buçuk yıl sürmüş. Sonunda yine aynı isimle kitaplaşmış.
Çanakkale’de at arabacılığı bir iş koluyken Batman’da mevsimlik işçilik yapıyorlar, yani sosyal güvencesi olmayan işler. Dört ilde de Romanların yaşadığı mahalle ve konut koşulları son derece kötü, çocuklar eğitime katılamıyor.
Çalışma farklı şehirlerde yaşayan Romanların yaşadıkları şehir içinde yoksulluğu ve beraberinde sosyal dışlanmayı en ağır koşullarda yaşayan grup olduğunu ortaya koyuyor.
Ahmet'in hikayesi
Zonguldaklı Ahmet, 14 yaşında, Denizli'de Devlet Parasız Yatılı Sosyal Bilimler Lisesi'nde Hukuk bölümünde okuyor. Roman olduğunu her ortamda söyleyemediğini belirtiyor. Ahmet Romanların eğitim seviyelerinin yükseltilmesi olasılığına umutsuz bakıyor.
Öte yandan Romanların eğitimli olana toplumuna sırtını döneceği gözüyle bakıldığını düşünüyor, mahallenin kendisine "okuyunca bizi tanımaz, yanına çaycı, mahkemeye kapıcı olarak alırsın" dediğini söylüyor.
Proje Romanlara yönelik sosyal içerme politikalarını üzerine düşünürken Ahmet'in "bir yandan Roman olduğunu toplumda ifade edememe diğer yandan Romanların özdeşleştirildiği eğitimsiz birey olarak toplumsallaşma sürecinde kendi toplumuyla bağlarının zayıflaması" çıkmazını göz önünde bulundurmak gerektiğini söylüyor.
Projede istihdam, okullulaştırma gibi hizmetlerin ilk etapta yapılabileceği ancak Romanların kent yaşamının ve beraber yaşama kültürünün bir parçası olmalarının son derece önemli olduğunu ve AB uyum sürecinin bu açıdan etkisini vurguluyor.
"Romanların gündeme alınma sıraları geldi. Romanlar söz konusu olduğunda artık bir 'sorun'dan değil sorunu olan bir kitleden söz etmenin zamanıdır. Dilden, gönülden, sokaktan, işten, sinemadan, lokantadan, vs. Romanların dışlanması sürdükçe, eksik bir toplum olmaya mahkumuz." (EZÖ)