Akademisyenler, üniversitenin öğrencilere sağlık hizmeti veren mediko-sosyal merkezinin de, acil sağlık desteği ve adli rapor isteyen öğrencileri geri çevirdiğini ve Hipokrat "yeminlerini ihlal ettiğini" söyledi.
Geçen hafta Ege Üniversitesi öğrencilerinin, 24 Aralık 1997'de İletişim Fakültesi tuvaletinde ölü bulunan Ali Serkan Eroğlu'nu, ölümünün 8. yıldönümünde anmak için düzenledikleri barışçıl etkinliğe polis müdahale etmişti. Aralarında öğretim elemanlarının da bulunduğu öğrenciler Edebiyat Fakültesi'ne sığınmıştı.
"Güvenlik görevlileri polise yardım etti"
Öğretim elemanları, üniversitenin güvenlik görevlilerinin de polise yardım ederek öğrencileri tartakladığını da yazdılar:
"Güvenlik görevlilerimiz, görevlerini yapıp polisin kampüste yasal olarak bulunmaya hakkı olmadığını bildirmek ve polisin kanunsuz girişini engellemek yerine, içlerinden dört tanesi çevik kuvvete yardımcı oldu ve öğrencileri beraber tartakladılar."
"Rektörlük açıklayıcı duyurudan kaçındı"
Basının da yaşananları öğrencilerin polisle çatışması olarak yansıttığına, polisin üniversiteye çağrılı olarak geldiğine dair haber yaptığına dikkat çeken öğretim elemanları, EÜ Rektörlüğü'nün de 'polisi çağırıp çağırmadığına' dair açıklayıcı bir duyurudan kaçındığını belirtti.
"Bizler, öğretim üyeleri olarak, böyle asıllı asılsız bazı bilgilerle yetinmek istemediğimizi, Rektörlüğün bu konuda açıklama yapmasını beklediğimizi, bu konuda sorumlu olanların da soruşturulmaya uğratılmasını istediğimizi anlatan bir dilekçe kaleme aldık."
"Polis öğretim üyelerine küfür etti"
Akademisyenler, anma etkinliklerinin sekiz yıldır düzenlendiğini, ama üniversiteye polisin ilk kez girdiğini belirttikleri dilekçelerinde Edebiyat Fakültesi'nde yaşananları şöyle anlattı:
"İzmir Emniyeti'ne bağlı Çevik Kuvvet ekiplerine mensup olduğunu düşünüdüğümüz 300 kadar polis iki panzerle birlikte Ege Üniversitesi kampüsüne girdi, 'Allah Allah!nidalarıyla iki kere koşarak gelip bina içinde öğrencilere saldırdılar,öğrencileri copladılar, biber gazı attılar kızları yerlerde sürüklediler, öğretim üyelerini tartakladılar, binanın camlarını kırdılar,biber gazı attılar, panzerlerle öğrencileri kampüs içinde kovaladılar, öğrencileri ve öğretim üyelerini küfürle tehdit ettiler.
"Kendilerine 'Ben Dekanım, neden bu fakültede bulunuyorsunuz?" diyen Edebiyat Fakültesi Dekanı'na, 'Ne olursan ol bizi ilgilendirmez!' dediler. Arkasından ellerine coplarını ritmik olarak indirip, '.... herifi, arkadaşlarımıza taş atanlar içerde bırakmıyor girelim' diye söylendiler.
"Kampüs çıkışından içeriye büyük bir grup halinde girerek, öğrencileri coplayan polis, gazetecilere 'Rektörlükten çağrıldıklarını' söylüyordu.
"Panzerlerle ters yollara girip, çok önemli bir olay varmış gibi öğretim üyelerine küfürlü anonslarla 'çek geri çek geri arabanı ...çocuğu' diye bağırmaktan tutun, öğrencileri korumak ve onları bina içinde tutmak için gayret sarf ederken tam arada kalan öğretim üyelerine küfretmeye kadar, pek çok sorun yaşadık." (TK)