Raporun psikiyatri uzmanlarına yönelik haksız ve suçlayıcı değerlendirmeler içerdiğini ifade eden TTB ve TPD, hastaların tedaviden kaçınmalarına yol açacak bir bakış açısına ve üsluba sahip olmasına tepki gösterdi.
"MDRI raporunun suçlayıcı üslubu kabul edilemez. Bu, hasta hakları söz konusu edilerek ülkemiz ruh sağlığı çalışanlarına haksızlık edilen bir rapor niteliğindedir "
TTB 2. Başkanı Dr. Metin Bakkalcı, TPD Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Sercan ve TPD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şahika Yüksel İstanbul Tabip Odası'nda konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyerek raporda yer alan iddialar ve ruh sağlığı hizmetlerinin mevcut durumu hakkında bilgi verdi.
Metin Bakkalcı, merkezi ABD'de bulunan MDRI tarafından yayınlanan raporun sonuçları itibariyle, toplumun doğrudan sağlık hakkının kullanmaktan kaçınması ve sorunun bu alanda çalışan uzmanlardan kaynaklandığı gibi olumsuz sonuçlar doğurduğunu söyledi.
Son dönemde mevcut hükümet tarafından sağlık hizmetlerinin tahrip edildiğini ifade eden Bakkalcı, "Türkiye sağlık alanında önemli problemler var. Bundan en çok etkilenen de toplum içerisindeki yoksullar ve zihinsel engelliler gibi dezavantajlı kesimleri" dedi.
Şahika Yüksel de raporda "işkence" gibi uygunsuz değerlendirmeler olduğunu belirterek, "EKT bir işkence değil, tedavidir. Bu iddia hastalarımızla olan iletişimimizi ve onların bize olan güvenini sarsacak bir durum. Biz herhangi bir koşulda herhangi bir nedenle işkence yapılmasına karşıyız ve bu doğrultuda mücadele ediyoruz. Bir uzmanın böyle bir şey yaptığını duyduğumuzda hemen etik kurullara şikayet ederiz" diye konuştu.
Rapordaki iddiaların yaratacağı olumsuzlukları dikkate alarak bir an önce kamuoyuna açıklama yapma gereği duyduklarını belirten Yüksel, rapora ilişkin hazırladıkları karşı bir metni en kısa zamanda MDRI'a yollayacaklarını ifade etti.
TTB ve TPD tarafından hazırlanan basın açıklamasını okuyan Mustafa Sercan, raporu hazırlayan MDRI yetkililerinin hazırlık aşamasında TPD ile ilişkiye geçtiğini ve MDRI yetkililerine ruh sağlığı alanının durumu ve işleyişi hakkında her türlü bilginin nesnel bir açıklıkla verilmesine karşın ortaya çıkan raporun olgu düzeyinde yalan söylemese de, sorunların sorumluları konusundaki tespitlerinin gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Türkiye'deki ruh sağlığı hizmetlerinin gelişmiş ülke ruh sağlığı ve hatta ülkemizdeki genel sağlık standartlarının çok gerisinde kaldığının bilinen bir gerçek olduğunu belirten Sercan, Türkiye'nin Ruh Sağlığı Yasası olmayan ender ülkelerden biri olduğuna dikkat çekti.
Psikiyatrik tedavinin yasal gözetim ve yargısal denetim gerektirdiğini ve TPD olarak bir yasa taslağı hazırlayarak, Sağlık Bakanlığına ilettiklerini belirten Sercan, bakanlığın bu konuda hiçbir adım atmadığını ve sessizliğini koruduğunu söyledi.
Ülkemizde ruh sağlığı kurumlarının hizmet yetersizliğinin başında ruh hastalarına ayrılmış yatak sayısının olması gerekenin beşte biri düzeyinde olması ve personel sayısının, olması gerekenin çok altına düşmesinin geldiğini belirten Sercan şöyle devam etti:
"Ülkemizde son yıllarda 'ekonomik bir zorunluluk' adı altında uygulanan kamu sağlık hizmetlerinin çökertilmesi politikasından en çok da ruh sağlığı hizmetleri etkilenmiştir. Sağlık hizmetleri içerisinde ruh sağlığı hizmetlerine bir öncelik tanınması ve özellikle de ruh sağlığına bir 'pozitif ayrımcılık' uygulanması gerektiği kanısındayız."
Rapordaki "Hastaların keyfi olarak yatırıldığı" yönündeki iddiaların da gerçeği yansıtmadığını söyleyen Sercan, "Yasal bir düzenleme olmamasına karşın, ülkemiz psikiyatri uzmanlarım bağlayan uluslar arası tıbbi yatırılma kuralları ve meslek etiği kuralları bulunmaktadır. Bu düzenlemeler, derneğimiz Ruh Hekimliği Meslek Etiği Kurallarında açıkça yer almaktadır. Bu kurallara aykırı davranan meslektaşımız saptanmamış olması bir yana, psikiyatrik yatak sayısının yetersizliği göz Önüne alındığında böyle bir uygulama madden de olanaksızdır" dedi.
Raporda "elektrikli şok tedavisi" anlamına gelen EKT'nin Türkiye'deki uygulamalarına ilişkin yer alan iddiaların gerçeğe uygun olmadığını belirterek, EKT ilgili iddialara şu yanıtları verdi:
* Türkiye'de EKT uygulama oranı dünya ortalamasından daha yüksek değildir. Yükseklik izlenimi veren, Sağlık Bakanlığı'na bağlı bölge hastanelerinde (raporda Bakırköy ve Manisa ruh sağlığı hastanelerinin adı geçmektedir) öbür bütün hastanelerce kabul edilemeyen hastalığı şiddetli olan hastaların birikmesi olgusudur.
* Anestezisiz EKT'nin hemen kaldırılması gerektiğini bütün psikiyatri uzmanları savunmaktadır. Ancak anestezisiz de olsa EKT bir işkence değil, tedavidir. Maddi yetersizlikler göz önüne alındığında, yaşamsal tehlikesi olan bir hastalığa acilen müdahale etme ile anestezisiz EKT uygulamasından kaçınma arasındaki ahlaki kararın kolay olmadığı anlaşılabilir.
* Bir EKT merkezi sorumlusunun söylediği iddia edilen, "çocuklara EKT uygulanması", gerçek olamaz. Sözün hangi bağlamda söylendiği rapordan anlaşılamamaktadır. Ancak, çocuklarda görülen psikiyatrik hastalıkların EKT ile tedavisinin tıbben söz konusu olmaması bir yana, ülke genelinde 9 yaşındaki çocukların yatırıldığı bir ruh sağlığı tedavi kurumu mevcut değildir. Mevcut olmayan bir uygulamanın ülke genelinde var olduğu biçimindeki üslup, raporu yazanların nasıl bir model ile düşündüklerini de göstermektedir.
* İleri sürülen "anestezisiz EKT'nin depresif hastaların cezalandırma gereksinimini karşılayacağı" yorumunun da hangi bağlamda söylendiği belirsizdir. Kaldı ki söylenmiş bile olsa bir kişinin yorumu EKT'nin Türkiye'de cezalandırma amacıyla uygulandığının kanıtı sayılamaz.
"MDRI'ın ABD'de çalışması yok"
İTO Başkanı Gençay Gürsoy'un "MDRI'ın başka ülkelerde çalışma yürütüp yürütmediğine ve çalıştığı ülkeler arasında yer alan Irak'ta ABD askerlerinin işkencelerine ilişkin bir raporunun bulunup bulunmadığı" sorusuna Bakkalcı şu yanıtı verdi:
"MDRI dünyanın çeşitli ülkelerinde çalışma yürütmesine karşın merkezinin bulunduğunu ABD de yaptığı bir çalışma yok. MDRI'ın Türkiye dışında çalışmalar yürüttüğü ülkeler arasında Arjantin, Ermenistan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Kosava, Litvanya, Makedonya, Meksika, Paraguay, Polonya, Peru, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Ukrayna, Uruguay ve Irak bulunuyor. Irak'ta ABD askerlerinin işkencelerini belgeleyen bir raporu da bulunmuyor." (KÖ)