Atölye BİA'da ikincisi gerçekleşen BİA Çarşambası/Medya Dışı Sesler'de Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu konuşmacı olarak yer aldı. Buluşmanın kolaylaştırıcılığını gazeteci Mehveş Evin yaptı. BİA Çarşambası/Medya Dışı Sesler'de gündem yerel-alternatif medya, sağlık ve sağlık haberciliği, ekonomik sorunlar, yerel seçimler idi.
Mater: "Haberi savunacağız"
Nadire Mater, BİA Çarşambası'nı "Gazetecilerin medya dışından dostlarımızla bir araya gelip tartışmaya ihtiyacı var" sözleriyle açıklayarak şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bugün bulunduğu durumda haberi savunacağız. Haber tüm baskılara rağmen yapılacak bir şeydir. Bu şahane meslek de bunun için var."
"Medya Dışı Sesler'in BİA Çarşambası buluşmalarıyla haber üzerine tartışma/konuşma ortamının yaratılmasına vesile olmasını diliyoruz."
Hamzaoğlu: "Böyle ortamlara gereksinimlerimiz var"
Prof. Dr. Hamzaoğlu "Böyle ortamlara gereksinimlerimiz var. Gündemin bu kadar hızlı değiştiği bir ülkede, medyacıların arasında bulunmamdan dolayı, öncelikle kendi ilişkilerimden bahsetmem de yarar var" diyerek sözlerine başladı, medya ile ilişkilenmesinin erken yaşlarda başladığını söyledi.
"Çünkü ilkokula gittiğim yıllarda bayiiye gidip gazete almak benim görevimdi."
Hamzaoğlu gazeteleri küçük yaşlardan itibaren böylece izlemeye başladığını anlatırken o yıllarda gazetelerin ya gazetecilere ya da gazeteci ailelerine ait olduğunu yani sermaye yapısının farklı olduğunu da hatırlattı.
"Alternatifler dışında medya kalmadı"
Prof. Dr. Hamzaoğlu medyanın dönüşümünü, "Gazete sahiplerinin ve hızlı bir biçimde el değiştiren büyük sermaye sahiplerinin, bu alanındaki ilişkilerini geliştirmek adına, ön açıcı bir alan olarak gördükleri medyaya dair değişik yatırımlar yaptıklarını gördük" sözleriyle paylaştı.
"Günümüzde alternatifler dışında medya kalmadığını söylemek gerekir. 'Ne var, ne yok' diye olan tartışmalara baktığımızda, örneğin 'faşizm var mı yok mu' tartışmaları, bu alanda bir taraf olarak söylüyorum, bazı arkadaşlarımızın elinde check-listler (kontrol listesi) var. '1930'lu yıllarda Almanya'da bu vardı şimdi Türkiye'de bu yok, İtalya'da bu vardı Türkiye'de bu yok, İspanya'da böyle Türkiye'de şöyle.
"Dolayısıyla 'Siz buna nasıl faşizm diyebilirsiniz' diye değerlendirmelerle karşılaşıyoruz ama herhalde 1900'lü yılların faşizmiyle 21. Yüzyıl'ın faşizmini benzer bir listeyle tanımlamak doğru olmaz. En azından siyaset bilimi adına bilim dışı olur diye düşünüyorum.
"O dönemin özelliği ve bu dönemin özelliği dediğimizde durum medya alanında aslında çok net. Medyanın kontrol edilmesi, yönlendirilmesi ve muhalefetin özel alanlarla ilgili olarak siyasette görünürlüğününtümüyle yok edilmesi, alternatif söz söyleyemeyecek hale getirilmesi, bütün faşizmlerde hep bir boyutta görünmüş, izlenmiştir. Bu durum medya adına Türkiye'de de böyle diyebilirim."
Sağlık ve yerel medya
Prof. Dr. Hamzaoğlu medyayla kişisel ilişkisinin sağlık alanındaki tartışmalarla başladığını belirtti, "80'lerin dönüşümünün yaşandığı dönemler, sağlık alanının içinde olduğum dönemlerdi," dedi.
"Hak kayıplarının yoğun yaşandığı ve sistematize edildiği, emek ve emek gücü boyutunda da yaşanan hak gasplarının olduğu bir dönemin içinde büyüdüm. Sorunlar çok görünür ve acıtıcı olunca görünür hale geliyor. O dönemde bir şekilde bunlar medyada kendine yer buluyordu.
"Önceki hükümetlerden farklı olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin hiçbirinde, uygulamalara karşı çıkan muhalifler olarak, hiç oturup konuşmadık. Böyle bir şey yaşamadık. Dönem dönem gazetecilerle konuşup yapılan haberler ve uygulamaların ahlaken uygun olmadığını söylediğimizde, bize yapacak bir şey olmadığını söylüyorlardı.
"Yerel medya da artık günümüzde değişti. Medya sahiplikleri bu noktada çok önemli. Ulusal medyada sermaye-hükümet ilişkisi nasıl konuşuluyorsa, kurulan farklı ilişkiler yerel medyada da söz konusu olmuştur.
"Yerellerde hava kirliliğiyle ilgili yaptığımız çalışmaların yayınlanması protestoyu getirmiyordu ama konuyu görünür kılıyordu. Sorunun konuşulması ile ilgili olarak etkili bir yerel medya söz konusuydu bir dönem. Ancak artık sahiplik ve sermaye yapısından ziyade baskı ve yargı müdahaleleri devreye girmiş durumda."
Güney Kore gezisi
Sanayi bölgelerinin insan sağlığına zararlarıyla ilgili yaptığı çalışmalara değinen Hamzaoğlu, temel olarak sonunun kanunlarda ve uygulamalarda olduğunu söyledi:
“Mevzuat hazırlıkları yasaya uygun yapılmıyor, uygulama yönetmeliğe uygun olmuyor. Her şey uygun olsa bile yasaya uyulmuyor."
Ardından Kocaeli Üniversitesi'nde görev yaptığı yıllarda Dilovası'nda yaptığı hava kirliliği araştırmasından bir örnek verdi.
"Dilovası Organize Sanayi Bölgesi’nde çalıştığımda, 178 kuruluşun olduğu alan sanayi bölgesi ilan edilmişti. Bu süreçle ilgili konular bilinirken, hurda demirden çelik üretecek bir fabrika kurulması gündeme geldi. O dönem tartışmalar oldu, gazetelerde bunun yanlışlığını dile getirildi. İnsanların bu konuda sözleri Kocaeli’de yerel gazetelerde yer aldı. Yerel medya güçlüydü yani. Konu tartışılıyordu.
“Bizler de ekip olarak bir çalışma yürütüyorduk o dönem ve hipotemiz şuydu; ‘sanayinin yoğun olduğu yerin dışında da hava kirliliği fazladır’. Bu biliniyordu ve niyetimiz sorunu deşifre etmekti. 2011 yılında yerel gazeteden biri geldi. Söyleşi yapmıştık. Elimizdeki hava kirliliği verilerini net olarak vermiştim. Ertesi gün haber yayımlandı.
“Medyayla olan ilişkim bu şekilde yoğunlaşmaya başladı. Konunun önemli olmasından ötürü, bir anda konu yerel medyadan ulusal medyaya zıpladı.
“Daha sonra yerel medyada gazete sahipleri o dönemde Güney Kore'ye bir bir geziye götürüldüler. Geziden döndüklerinde gazetede ‘o fabrikalarda beyaz eldivenle çalışılabilir’ haberleri çıktı. Dolayısıyla süreçler halktan yanayken, faaliyetlerin boyutu bir ziyaretle değişmiş oldu. Bıçak kesiği gibi diyebiliriz.”
Sağlık haberciliği
Hatasız Haber
Sağlık alanında hatasız haberler yapan gazetecilerin var olduğunu, karşılıklı buluşma zeminleri oluşturulduğunda haberin basına yansıması gerektiği gibi yansıdığını belirten Prof. Dr. Hamzaoğlu şunları da vurguladı;
* Habercilerin okuma ve çalışma yapmaları gerekir. Bir haber yapmak isteğinde bu hazırlıkları yapmış olmalıdır.
* Yaptığım çalışmaların hepsini topluma açıklamak için yaptım. Dolayısıyla yapılan çalışmaları toplumla paylaşırken akademik bir dilden arındırdım. Medyaya aktarırken hava kirli mi değil mi, vatandaşa bunu onun anlayacağı bir dilden söylemeliyiz.
* Muhalif medyada sağlık haberleri hatasız çıkıyor. Bunu ezbere söylemiyorum. Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) dergisi Toplum ve Hekim için Bülent Şık ile bir tarama yaptık. Önümüzdeki aylarda bu dosya yayınlanacak. Tekelleşmiş medyada ise sağlık haberlerinde ciddi sorunlar var. Firmalarla bağlantılı, estetik ve sağlıklı yaşam konusunda öne çıkıyor. Sağlıklı yaşam diyorlar ancak bunun bilgisinden tamamen uzaklar."
Barış İçin Akademisyenler ve medya
"Benim hayatım için bir örnektir. Dava süreci Aralık 2017'de başladı. Bilgi bir şekilde haber ve arşivlendiğinde tarihsel alanda hesaplaşılması için bir veri bankası haline geliyor. Barış İçin Akademisyenler için bir veri bankasına ihtiyaç var. bianet bu noktada, Barış İmzacılarıyla yüzde yüz işbirliği içerisinde.
"Bir veri bankası haline geldi. Hem habercilik yapıp günlük olarak onu koyuyor hem de kendisiyle ilgili savunma yapacakcak arkadaşların, bianeti kaynak alıp kim nasıl söylemiş ne söylemiş, tam metin verdikleri zaman onlardan yararlanıyorlar. Türkiye'nin geldiği bu durumda medyayla böyle bir ilişki, beni iç huzuruna götürüyor."
TIKLAYIN - Akademisyen Davaları
"Yerel seçimin bu kadar merkezi tartışıldığını hiç görmedim"
Prof. Dr. Hamzaoğlu Yerel seçimler üzerine son yıllardaki seçimlere de göndermeler yaparak konuştu.
"2017 sonu itibariyle yapısal krizler, kişi başına düşen hasılanın azalması, dövizde artışlar önlenememesi, inşaat sektöründe var olan sorunlar derken, bu meseleler 'görünür olmadan seçime gidelim seçmenimizi kaybetmeyelim' kaygısı öne çıktı. 24 Haziran 2018 erken genel seçimini böyle yaşadık.
"Yerel seçimin bu kadar merkezi tartışıldığını daha önce hiç görmedim. Yapılan tartışmalara karşı muhalefetin bütün unsurlarının yeterince tutum almadıklarını düşünüyorum. İktidar ekonomik ve sosyal olarak en zayıf döneminde ancak bu zayıflığı muhalefetin doldurması yönünde yeterince adım yok. "
"2019 yerel seçimlerine giderken, çok çaba gösterdik. Siyasetin yerellerde tartışılması için seçimlerde yerel meclislere yer vermeliydik. Bu süreci motive edecek büyük halka boş kaldı gibi geldi bana. Siyaset ortamında varsak siyaset yapma kararlılığında da olmak gerekir."
Söyleşi Mehveş Evin'in kolaylaştırıcılığında, katılımcıların sorularıyla devam etti. (SO/HK)
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu hakkındaAkademisyen, araştırmacı ve halk sağlığı uzmanı. Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) Toplum ve Hekim Dergisi Editörü, International Association for Health Policy (Europe) yönetim kurulu üyesi, HDK 7. ve 8. Dönem Eşsözcülüğü, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Hematoloji Derneği ve Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA) üyesi. 1961'de Ordu'da doğdu. Lise öğrenimini Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladı. Gülhane Tıp Fakültesi'nden 1985'de mezun oldu. 1991'de halk sağlığı uzmanı, 1993'te epidemiyoloji yan dal uzmanı, 1996'da doçent oldu. 2002'de profesörlüğe atandı. Türkiye Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde (TODAİE) 1998-2001 yıllarında Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Programında konuk öğretim üyesi oldu. 2001- 2016 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüttü. 1 Eylül 2016'da yayımlanan 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkartıldı. Toplam 164 makalesi var. Makalelerinin 22'si SCI, SCI-Expanded ve SSCI indeksleri, 7'si diğer uluslararası indeksler kapsamında. 135 makalesi ise ulusal hakemli dergilerde. Bütün makalelerine toplam 448 atıf bulunuyor ve atıfların 160'ı yine SCI, SCI-Expanded ve SSCI indekslerindeki süreli yayınlarda. Uluslararası düzeyde 16, ulusal düzeyde 72 bildirisi, 37 kitap ve/veya kitap bölümü yazarlığı var. |
Mehveş Evin hakkındaGazeteci, yazar. Gazeteciliğe 1993'te Sabah gazetesinde başladı. Aktüel, Yeni Yüzyıl, Liberal Bakış, NTV dergi grubunda muhabirlik ve editörlük; Sabah, Akşam, Vatan gazeteleri ve Aktüel dergisinde yöneticilik yaptı. Milliyet'te altı yıl köşe yazarı olarak çalıştı. Daha sonra Diken, Kara Karga, Journo, Tazgazete'de yazarlığa ve muhabirliğe devam etti. Halen artigercek.com'da yazıyor, Açık Radyo'da "Ekonomi & Ekoloji" programının sunucularından ve artitv.tv'de "Söz Bizim" adlı tartışma programını hazırlıyor. "Babalar ve Kızları" ve "Haber Okumaları" kitaplarına katkıda bulundu. 2018'deTürkiye'nin son 15 yılına ayna tutan "A'dan Z'ye Buraya Nasıl Geldik?" adlı ilk kitabını yayınladı. İstanbul doğumlu. İstanbul Lisesi, Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünü mezunu. Yüksek lisans eğitimini Bilgi Üniversitesi'nde yaptı. |