Antalya'da yaklaşık 15 kişinin fiziksel saldırısına uğrayan iki travesti Ela ve Sudenaz failler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Saldırıya maruz kalan Ela bianet'e yaşadıklarını anlattı.
"16 sularında bankaya para yatırmaya gidiyorduk. Yüksel Bulvar caddesi üstünde esnaftan biri önce sözlü taciz etti. Arkamıza dönüp 'saygısızlık yapmayın' dedik. Bunu der demez saldırmaya başladılar. İki dakika içinde 10-15 kişi toplandı.
"Ellerine geçseydik, katledeceklerdi"
Ellerinde dükkan kepenklerinin demirleriyle saldırdılar. İçlerinden biri 'silah getirin' diye bağırıyordu. Hemen oradaki pastaneye sığındık. Ama arka kapıdan geldiler. Biz de pastanenin yukarısına çıktık, orada mahsur kaldık. 20-30 kere polisi aradım. Yaralanma var acil gelin dedi. Ama bir saat boyunca polis gelmedi.
Orada ölüme yaşam arasında kaldık; eğer ellerine geçseydik gündüz vakti bizi katledeceklerdi.
Sonra sadece iki polis geldi. Ve beni polislerin yanında saçımdan tutup yere attılar ve ölesiye dövdüler. Polis hiçbir şey yapmadı. Ardından ek polisler geldi ve hastaneye gittik."
"Bir kişi bile yakalanmadı"
Hastaneden sonra karakola gittiklerini söyleyen Ela, polisin yanında şiddet görmesine rağmen tek bir kişinin bile tutuklanmadığını söyledi.
"Bizi dövenlerin resimleri internette de var. Suç duyurusu yaptığımızda bu fotoğrafları da gösterdik. Ama olayın üzerinden üç gün geçti ve hala bir kişi bile yakalanmadı. Can güvenliğimiz yok, dışarı çıkamıyoruz. Faillerin bulunmasını istiyoruz, adalet yerini bulmalı."
"Trans bireylere yönelik açık düşmanlık"
İki trans bireye hukuki destek veren Pembe Hayat Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, Trans (LGBTT) Derneği, yaptığı yazılı açıklamada, Antalya'da merkezi bir yerde ve gündüz vakti, iki trans bireyin darp edilmesi ve polisin bunu izlemesini " trans bireylere yönelik açık düşmanlığın ve tahammülsüzlüğün ifadesi" olarak değerlendirdi.
Korumayan polis mahkum olur
Türkiye'nin "Avrupa Konseyi Kadına Yönelik Her Türlü Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Sözleşmesi"ni imzalayan 13 ülkeden biri olduğu hatırlatılan açıklamada, sözleşmenin lezbiyenlerin ve biseksüel ile trans kadınların da hiçbir ayrım gözetilmeksizin şiddete karşı devlet korumasından faydalanması gerektiğine ve devletlerin gerekli bütün önlemleri alması yükümlülüğüne işaret ettiği belirtildi.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de, yaşanan nefret saikli eylemler karşısında mağdurların olay yerlerinde bulunan polisler tarafından bilinçli bir şekilde korunmaması gibi fiiller sebebiyle taraf devletleri defalarca mahkum ettiği vurgulandı.
Faillerin derhal yakalanmasının talep edildiği açıklama şu ifadelerle son buluyor: "Trans bireylere yönelik nefret suçlarına karşı her türlü etkin yasal önlem Türkiye Hükümeti tarafından gündeme alınmalıdır. Transfobik nefrete karşı bir 'nefret suçları' mevzuatı derhal oluşturulmalıdır." (NV)