İstanbul’da 1998'de Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin davada yarın İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir kez daha hakim karşısına çıkacak olan sosyolog akademisyen Pınar Selek, duruşmayı Paris’te feminist bir yayınevinde izleyecek.
“Çok kötü adaletsizlikler yaşıyorum fakat dayanışmayla güçleniyorum” diyen Selek, duruşma öncesinde yaşadıklarını 5 soruda anlattı.
Pınar Selek davası kronolojisi
1-31 Mart’taki dava üzerinden altı ay geçti, ne hissediyorsunuz?
O kadar çok ifade verdim ki duruşmalarda. Sürekli aynı şeyleri tekrarlamak, yapmadığın şeyleri anlatmak, bir noktadan sonra kendi hayatını bir filmi izler gibi izliyorsun. Her şeyin yeniden baştan olması kötü bilim filmi gibi ki konuşamıyorum. Bu yüzden artık izlememeye çalışıyorum belki. 25 yıldır yeniden yeniden ifade vermek dayanılmaz hissettiriyor.
"Yanımda olan herkes güçlü hissettiriyor"
2-İnanılmaz bir dayanışma görüyoruz. Sadece Türkiye ve Fransa’dan değil dünyanın pek çok ülkesinden akademisyenler, aktivisler senle dayanışma dileklerini iletiyor. Ne hissettiriyor bu?
İlk baştan beri 25 yıl öncesinde de bu insanlar mücadele arkadaşlarım benimyleydi, bugün de benimeleler. Şöyle hissediyorum demek ki sahici bir bağ kurmuşuz.
Güzel bir dünya için çok büyük bedeller ödeniyor ben de ödüyorum bedeller karşısında tek sığındığım yer işte bu dayanışma. Kadın ve LGBTİ hareketi başta olmak üzere hele böyle bir dönemde baskının arttığı bu dönemde benim yanımda olan herkes beni çok güçlü hissettiriyor.
Zor bir süreçten geçiyorum mutsuz bir kadın değilim bu mutluluğun bedeli var. Bedel öderken mutlu hissediyorum çünkü dünyanın her yerinde bana destek olan insanlar var. Kalıcı şeyler yarattığımızı gösteriyor bu da. İlişkilerimiz kurumsallaşmış demek ki kişilerin ötesinde bir dayanışma var.
Üstelik Türkiye’de yüz yüze tanımadığım insanlar mesela müthiş güç veriyor. Kitaplardan okumuş tanımış beni öyle bağ kurmuş ve bana destek oluyor. Bir de Hala Tanığız Platformu’ndan arkadaşlarımız var. Hepsi çok kıymetli. Beni yargıladılar, cezalandırmak istediler fakat insanlarla bağımı koparamadılar.
3-Fransa’da neler yapıyorsunuz?
Sosyolojide öğretim üyesiyim. Eğitim alanı dışında göç araştırmaları yapıyoruz. Küreselleşme araştırmaları yapıyoruz. Düşünceyi ilerletmek bağlamında çalışmalar yapıyoruz. Medyada çıkan göç krizi konusundaki çok önemli gelişmeleri takip ediyoruz.
Benim özellikle Gözlemevi koordinasonu gibi bir görevim var. Fransa İtalya arasındaki bir gözlemevi bu. AB politikalarının korkunç etkilerini anlatıyorum. Bu bilgileri üniversiteye kapalı tutmuyoruz, tüm hak savunucuları ve aktivistlerle de paylaşıyoruz. İnsan hakları derneğinin aktif üyesiyim. Burada çok önemli bir dernek. Fransa’da feminist hareketin de içindeyim kürtaj hakları çerçevesinde kurulmuş bir örgüt. Kadınların bedensel özgürlüklerine dair kurulmuş ve burada sağ bize çok saldırıyor. Yazılar yazıyorum. Yazılarım başka dillere çevriliyor.
4-Peki yarın (29 Eylül Cuma) İstanbul’daki davayı nerede izleyeceksiniz?
Paris’te yayınevinde izleyeceğim. Burası bir kadın yayınevi. Paris’in en güzel yerinde bütün feminist hareketin buluşma noktası gibi bir yer. Benim kitaplarımı da yayınlamış bir kitapevi.
5- Son olarak ne eklemek istersiniz?
Ben yazmaya düşünmeye söylemeye devam ediyorum başıma gelenler araştırmam yüzünden başıma geldi, insanların isimlerini, araştırmamda konuşanların isimlerini vermedim diye başıma geldi. Elbette kötü şeyler fakat bu sayede ben düşüncemin ufuklarını açıyorum.
Bu zor süreç biraz daha sürebilir, bu son duruşma olmayabilir, bu sadece benim davam değil.
Bu Türkiye’deki tablonun küçük bir noktası tek başına benim davam değil. Mesele hukuksuzluk meselesi ve sadece benle ilgili değil. Sanırım bu yolda mücadeleye devam edeceğiz.
1998'den beri süren davanın detayları, kronolojisi, bilirkişi raporları ve beraat kararlarıyla ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
(EMK)