Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Demirel, Demokratikleşme Paketi’ndeki seçim sistemi alternatiflerinin alınan oy ile temsil arasında orantısızlık yaratan sistemler olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın bugün açıkladığı Demokratikleşme Paketi'nde seçim sisteminin nasıl olacağı konusunda tartışmaya açılacak üç alternatif şöyle sıralandı: Yüzde on barajlı mevcut sistem, yüzde beş barajlı daraltılmış sistem ve barajsız dar bölge sistemi.
Prof. Dr. Demirel bianet'e yaptığı açıklamada yüzde 10 barajını zaten senelerdir eleştirdiklerini belirtirken üç sistemin de yanlış olduğunu söyledi.
Demirel, yüzde beş barajlı daraltılmış sistemin "birinci partiye inanılmaz avantaj sağladığını" barajsız dar bölge sisteminin ise "dünyada en çok orantısızlık veren sistem" olduğunu açıkladı.
Yüzde beş barajlı daraltılmış sistem
* Seçim bölgelerinde milletvekili sayıları kısıtlanıyor. Bölgeler için maksimum milletvekili sayısı veriliyor. Örneğin bu sayı altı olursa 18 milletvekili çıkaracak il, üç ayrı seçim bölgesine ayrılıyor.
Daraltılmış sistem 1987'de uygulanmıştı |
"1987 seçimlerinde uygulanan daraltılmış sistemde ANAP yüzde 36 oyla meclisin yüzde 66'sını aldı. Bu seçim Türkiye'de alınan oy ile temsiliyet arasındaki uçurumun en yüksek olduğu dördüncü seçim oldu." |
* Bir parti toplamda tek bir bölge olsa daha fazla milletvekili çıkarabilecekken, bölgeler daraltıldığı ve her bölge öndeki partiye avantaj sağladığı için birinci parti toplamda daha fazla milletvekili çıkarıyor.
* Seçim bölgelerini kısıtlayınca baraj yüzde sıfıra bile indirilse birinci partiye inanılmaz bir avantaj sağlıyor.
* 1987 seçimlerinde bu sistem uygulanmıştı. Seçim bölgelerindeki milletvekili sayısı altı ile kısıtlandı. Anavatan Partisi yüzde 36 oyla meclisin yüzde 66’sını aldı. Oyların iki katı üzerinde temsil yaşandı.
* 1987 seçimleri partilerin aldığı oy ile temsil arasındaki uçurumu ifade eden orantısızlık derecesinde yüzde 22,3 ile Türkiye tarihinin dördüncüsü oldu. (Birincisi yüzde 33,2 ile 1954, ikincisi yüzde 29.3 ile 1950, üçüncüsü ise yüzde 27,1 ile 2002 seçimleridir.)
* Bu sistem, daha fazla milletvekili ve daha fazla orantısızlık anlamına geliyor. Şu anki sistemden daha kötü, son derece yanlış.
Barajsız dar bölge sistemi
* Her seçim bölgesinden bir kişi seçiliyor. Belediye başkanı seçer gibi. Türkiye’de 550 seçim bölgesinde, her bölgede en çok oyu alan kazanır.
Dar bölge, AKP'yi birinci parti yapar |
"Barajsız dar bölge sisteminde AKP'nin oy oranının çok üzerinde temsil edilerek birinci parti olacağını, BDP'nin de ana muhalefet partisi olacağını öngörebiliriz." |
* Dünyada en çok orantısızlık veren sistem bu. Örneğin; beş adaydan biri yüzde 20 oranında oy alırken, diğerleri daha az oranda oy aldı. Yüzde yirmilik oy alan kişi kazanır, yüzde seksenlik bölümün oyu çöpe gider. Bu sistemle çöpe giden oy sayısı artar.
* Bu sistemin uygulandığı İngiltere’de orantısızlık çok. Benzer sistemin olduğu Fransa, orantısızlığı düzeltmek için ikinci bir tur seçim yapıyorlar. Ancak pakette ikinci seçim yok.
* Türkiye gibi oyların bölgelere göre yoğunlaştığı ülkelerde bu sistem bölgelerdeki partileşmeleri arttıracak. Partilerle bölgeler eşleşecek.
* Bu sistem uygulanırsa şöyle bir öngörüde bulunabiliriz: Adalet ve Kalkınma Partisi oy oranının çok üzerinde temsil edilerek, açık farkla birinci parti olur. Ana muhalefet partisi büyük ihtimalle Barış ve Demokrasi Partisi olur. Son haritalarda deniz kenarına sıkıştırılmış olan Cumhuriyet Halk Partisi denize daha yaklaşır, Milliyetçi Hareket Partisi ise orta anadoludan silinir.
“Eksiklere rağmen paket olumlu”
Demirel, seçim sistemlerine dair eleştirilerinin dışında paketteki eksiklere rağmen “yapılması doğru olmaz” denilen bir şey olmadığını söyleyerek paketi genel anlamda olumlu bulduğunu, iyi maddelerin de olduğunu söyledi.
“Ara seçim ve ön seçimde farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkanı verilmesi son derece önemli bir adım”.
“Andımızın kaldırılması son derece iyi bir şey. Bu zamana kadar kalmaması gerekiyordu” diyen Demirel eleştirilerini ise şöyle sıraladı:
“Ana dilde eğitim sadece özel okullara tanınmış. Parası olan kendi dilinde eğitim görebilir sonucu çıkabilir buradan. Bu hoş değil. Ancak kısıtlı da olsa ana dilde eğitim vermesi olumlu. Terörle Mücadele Kanunu hakkında bir şey yok. Olması iyi olurdu.” (BK)