İklim değişikliğine karşı Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından sosyal hareketleri bir araya getiren "İklim İçin Kampanyası” kapsamında bugün ve yarın İklim Forumu düzenleniyor.
Forumda Heinrich Boell Stiftung moderatörlüğünde düzenlenen “Kalkınma Açmazı’nın Çıkış Yolu: İklim Politikaları ve Küresel Alternatfiler” başlıklı panelde Dersim Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğu, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Fikret Adaman, Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Erinç Yeldan ve Güney Durban Çevre İttifakı’ndan Noluthando Mbeje söz aldı.
Maçoğlu: Tefecileri aradan çıkarttık
Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Boğaziçi, komünist belediye olarak bilinen Ovacık’taki sosyal politikaları anlattı.
"İlçede kendi kendini yönetmek için halk meclisleri kurduk. İlk başta ne yapacağımı tam bilmiyorduk. Fatsa ve Amed deneyimleri vardı ama çok gelişmemişti. Geniş tartışmalar ekseninde bütün halkın katılımıyla birçok toplantı yaptık.
"İlk alınan karar ulaşımın ücretsiz olmasıydı. Önce arabalara kumbara koyduk. Ancak bir kadın toplantıda 'başkası 10 lira atınca ben kendimi kötü hissediyorum' dedi. Sonra bu uygulamayı da kaldırdık. Karar alma mekanizmaları güçlendikçe yönetim kabiliyetleri gelişiyor. Toplantılar devam ettikçe, yapacağımız bazı uygulamaların yasada yeri olmadığını gördük ancak bunu göze aldık. İlçede suyu bedava dağıtmak istedik. Ama yasal olmadığı için belediye meclisiyle beraber görevden alınma ihtimaline karşı çok cüzzi bir miktara indirdik. Ancak kamu kurumlarının su ücretini de arttırdık.
"Üretimle ilgili ne yapabiliriz üzerine kafa yorduk. Hem toprağı hem iklimi incelettik. Patates, nohut ve fasulye için çalışmaya başladık. Patatesi tek başına kadın meclisleri yapıyor. Amacımız üretici ile tüketici arasındaki tefecileri çıkartmak ve sağlıklı gıda üretmekti. Sanayi olmadan üretimin yapılabildiğini gösterdik."
Maçoğlu, iklim değişikliğinin bölgede ne kadar konuşulduğunun sorulması üzerine "İklim değişikliğinin bölgedeki etkilerini biz orman yangınları ve HES'ler olarak görüyoruz" dedi.
Adaman: Büyüme değil, küçülmeyi tartışmalıyız
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Fikret Adaman, büyümeyi öne alan bir yaklaşımın ekolojik yıkım getireceğini belirterek büyüme yerine küçülme modelleri üzerine düşünülmesi gerektiğini söyledi.
“Büyüme fetiş haline getirilmiş durumda. Büyüyelim ve fakirler de bundan yararlansın mantığı var. Bu adalet duygusunu zedeleyen bir yaklaşım. Ne amaçla olursa olsun büyümeyi öne çıkartan bir yaklaşım hem sosyal hem de ekolojik olarak çok ciddi yıkımları beraberinde getirecek. Teknolojik iyileştirmeleri küçümsemiyorum ama çözüm olamaz.
"Dünyada kontrollü, planlı küçülme hareketi giderek önem kazanıyor. Bu hareket ekolojik problemlerin çözümünü büyümeyi durdurmak ve azaltmak üzerinden kurguluyor. İklim değişikliğinin etkilerini en çok fakirler omuzlarında hissediyor. Büyüme maliyetlerinin kimlerin omuzlarına bindiğini görmeden daha temiz enerjiyle büyüyelim demek çok saf dilli bir yaklaşım.”
Yeldan: Türkiye 3. devrimi kaçırmamalı
Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Erinç Yeldan, Türkiye’nin yenilebilir enerjiye dayalı üçüncü devrimi kaçırmaması gerektiğini söyledi.
“Türkiye’de iktisadi rasyonalite ucuz enerjiyi en ucuz kaynaklarla elde etmeye çalışıyor, bu da kömür. Ancak Türkiye’nin kömür kaynakları düşük enerjili ve karbon emisyonu yüksek, yani çok kirli. Üstelik kömür ithalatına açık. Yenilenebilir enerji maliyetindeki düşüşü yadsıyan ve Türkiye'deki potansiyeli görmezden gelen bir aymazlık var.
"Türkiye bugüne kadar iki sanayi devrimini kaçırdı. Şimdi yenilenebilir enerjiye dayalı bir üçüncü sanayi devrimi oluyor dünyada. Türkiye bunu da kaçırmamalı. Elindeki potansiyel kaynaklarla bu devrimin aktörü olmalı.”
Mbeje: Nükleer gelecek ama elektriğimiz yok
Güney Durban Çevre İttifakı’ndan Noluthando Mbeje, Durban’ın Güney Afrika’nın en kirli ve yoksul bölgesi olduğunu belirterek halkın kömür santralleri nedeniyle sağlığını kaybettiğini ancak bu santrallerden bir gelir elde edemediğini söyledi.
Durban’da kömür santrallerin yanına bir de nükleer santral yapılmak istendiğini belirterek halkın bu kadar riskli bir enerji kaynağına maruz kaldığını ancak oradan üretilecek elektriğe bile erişiminin olmadığını ifade etti. (NV)