Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gezi davasından beraat eden ve tahliye kararı verildikten bir gün sonra 15 Temmuz soruşturması kapsamında tutuklanan, bu soruşturmadan da tahliye kararı verilmesine rağmen “casusluk” suçlamasıyla cezaevinde tutulan iş insanı ve insan hakları aktivisti Osman Kavala hakkında avukatları tahliye talebinde bulundu.
İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine yapılan başvuruda tutuk incelemesi sonunda Osman Kavala’nın serbest bırakılması talep edildi. Aksi yönde karar verilmesi halinde adli kontrol uygulanması talebinde bulunuldu.
Avukat Köksal Bayraktar, Tolga Aytöre ve İlkan Koyuncu tarafından verilen dilekçede şu ifadeler kullanıldı.
"Müvekkilimiz 01 Kasım 2017'den bu yana Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunmaktadır. Aradan geçen uzun süreye rağmen iddianame hazırlanmamış olması bir yana aynı eylem ve gerekçelerle verilen tutuklama kararında bugün itibariyle tutukluluğun devamı şartlarının bulunmadığı veya ortadan kalktığı görülmektedir.
"Bununla birlikte Covid-19 salgını nedeniyle pandemi ilan edilmesi ve Türkiye’deki vaka sayısının her geçen gün arttığı, insan sağlığını tehdit eden böyle bir dönemde yaşam ve sağlık hakkının devlet tarafından korunması gerekliliği de göz önünde bulundurulduğunda, Osman Kavala’nın tutukluluk durumunun yeniden gözden geçirilerek tahliyesi karar verilmesini talep etmekteyiz.”
"Casusluk iddiası gerçek dışı"
Ayrıca dilekçede İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “casusluk” suçlamasıyla tutuklanan Kavala’nın, iddia edildiği gibi gizli kalması gereken bilgileri temin ettiğine dair somut hiçbir delil olmadığı ifade edilerek “Bu kadar ciddi bir suç isnadında makul şüphenin somut ve doğrulanabilir gerçekler veya kanıtlarla desteklenmesi gerektiği açıktır” denildi.
İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin tutuklama kararında kuvvetli suç şüphesine gerekçe olarak; Henri Barkey ile irtibatlı olduğuna dair HTS kayıtlarını gösterildiği fakat Henri Barkey’in kullandığı değerlendirilen numara ile Osman Kavala’nın herhangi bir iletişim kaydına rastlanılmadığı ifade edildi.
Dilekçede “Tutuklamaya gerekçe gösterilen tanık beyanı ve iletişim tespit tutanakları gerçek dışıdır” denildi.
AİHM kararı hatırlatıldı
Dilekçede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) derhel serbest bırakılmalı kararı da hatırlatılarak şöyle denildi:
“Bu karar henüz kesin nitelikte değildir. Ancak hak ve özgürlüklerin AİHS’de öngörülen kısıtlama amaçları dışında başka amaçlarla kısıtlanmasını yasaklayan 18. Madde ihlali ile birlikte ilk kez karşılaşılan AİHM kararının gereğinin yerine getirilmesinin geciktirilmesi, daha ağır ihlal kararlarına yol açacaktır.
“Açıklamış olduğumuz bu nedenlerle tutukluluğun devamı şartlarının ortadan kalktığı ve Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin, AİHM tarafından verilen kararları uygulama zorunluluğunun bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından müvekkil Osman Kavala hakkında tutuklama hususunda tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılarak müvekkilin derhal tahliyesine karar verilmesini talep etmekteyiz.”
Koronavirüse karşı devletin sorumluluğu hatırlatıldı
Yaşam ve sağlık hakkının korunmasına yönelik tahliye talebinde de bulunan dilekçede devletin sorumlulukları hatırlatılarak şöyle denildi:
"Cezaevlerinde çok sayıda insanın bir arada tutulması, cezaevlerinin doluluk oranı ve ortak yaşam zorunluluğu nedeniyle söz konusu hastalıktan korunmak için sağlıklı koşulların sağlanması mümkün değildir.
"Devlet, bireyin yaşamını bütün risklere karşı korumalıdır. Tutukluluk tedbiri açısından da salgın hastalığın mücbir sebep olması, tutuklunun halen masumiyet karinesi koruması altında olması, kişilerin tutuklu kalmaları ile can güvenliklerinin korunması hususundaki kamu yararı dengesi de re’sen gözetilmek suretiyle, adli kontrol hükümleri uygulanması göz ardı edilemez bir gerekliliktir. Anayasamız tarafından da korunan yaşam ve sağlık hakkı tutuklular için de uygulanması gerekli olan haklardandır ve bu hakları korumak devletin görevidir.
"Covid-19 salgını nedeniyle müvekkilin Ceza İnfaz Kurumunda bulunmasının taşıdığı risk ileride telafisi mümkün olmayan zararlar doğurabileceğinden müvekkilin tahliyesine karar verilmesi gerekmektedir." (HA)