Çizimler: Murat Başol
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gezi davasında beraat kararının gerekçesini açıklayan mahkeme heyeti, telefon dinleme, teknik araçla izleme kararlarının hukuka aykırı alındığını belirttirken beraat eden sanıklar hakkında "kanuna aykırı olarak toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenlemek ve güvenlik güçlerine mukavemet" iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Şubat’ta Gezi davasının 16 sanığından Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Yiğit Aksakoğlu, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden, Yiğit Ekmekçi, Ali Hakan Altınay hakkında beraat kararı verirken, yurtdışında bulunan yedi sanığın dosyasını ayırmıştı. Mahkeme, beraatle birlikte davanın tutuklu tek sanığı Osman Kavala’nın da tahliyesine hükmetmişti.
“Tapeler yasak delil”
Mahkeme, gerekçeli kararını açıkladı. İddianamede belirtilen değerlendirme ve tespitlerin büyük bölümünü ilgili tape kayıtlarına dayandırıldığı belirtilerek şu değerlendirme yapıldı:
* “Hukuki düzenlemeler ışığında iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması koruma tedbirinin uygulanabilmesi için sınırlı suç, kuvvetli şüphe ve başka türlü delil elde edilme imkanının bulunmaması koşullarının bir arada bulunması gereklidir. Bu koşullar orantılılık ve ölçülülük ilkelerini sağlamak üzere getirilmiştir.
* “Kanun çok açık bir şekilde usul kurallarının öngördüğü şekilde somut gerçeği her türlü şüpheden uzak bir biçimde kesin olarak ortaya çıkarılmasını emretmiştir.
53 tape var
* “Dosyamızda 53 adet dinleme kararının bulunuyor. İlk dinleme kararının “suç örgütü kurma ve yönetme” suçuna ilişkin olarak verildiği, “Hükûmete karşı suç” suçundan verilmediği, daha sonra dinlemenin uzatılması talep ve kararlarında ayrıca TCK'nin 312. maddesinin (hükümete karşı suç) eklendiği, ancak 312. Maddenin o tarihlerde CMK'nin 135/8 maddesinde sayılan ve yasal dinlemeye konu suçlardan olmadığı, bu tarihten sonra verilmiş bir dinleme kararının da bulunmadığı, bu haliyle dinleme kayıtlarının kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde bulundukları, konudaki yerleşik Yargıtay içtihatları ve "zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" ilkesi de gözönüne alındığında iddianameye konu tapelerin yasak delil mahiyetinde bulundukları kabul edilmiştir.
“Teknik araçla izleme hukuka aykırı”
* “Dosyamız kapsamında, aynı hukuka aykırı yöntemle soruşturma aşamasında verilen 5271 sayılı CMK'nin 140. maddesi uyarınca Teknik Araçla İzleme kararlarının da aynı gerekçelerle hukuka aykırı olduğu kabul edilmiştir.
"Önceden verilen beraat kararları"
* “Dosyamız sanıklarından Mücella Yapıcı'nın da aralarında yer aldığı 5 sanık hakkında Gezi Parkı eylemlerinden ötürü İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi'ne "Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanuna Muhalefet" suçlarından kamu davasının açıldığı, sanıklar hakkında "eylemlerinin Anayasal toplanma ve örgütlenme hakkı ile ifade özgürlüğü" boyutunda kaldığı ve Taksim Dayanışması'nın suç örgütü olduğunu gösterir kanıt bulunmadığından bahisle ayrı ayrı beraatlerine hükmetmiş..." söz konusu karar temyiz edilmeksizin 01/06/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
“Dolmabahçe olayları davası”
* “İddianamemize konu edilen ve TCK'nin 312 maddesi kapsamında kaldığı belirtilen Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi önünde toplananların, Başbakanlık Çalışma Ofisi'ni korumakla görevli emniyet güçlerine taşlı sopalı, molotoflu, ses bombalı, havai fişekli, sapan ve bilyeli gibi çeşitli şekillerde saldırdıkları iddia edilmiş ise de;
- "Bu olayla ilgili olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan ve eylemi gerçekleştirdikleri iddia edilen başka sanıklar hakkında 3713 sayılı TMK'nin 7/1 ve 5/1 maddeleri sevkiyle terör örgütü kurmak, yönetmek, TCK'nin 312. maddesi gereği Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, TCK'nin 314. maddesi uyarınca silahlı terör örgütü ve yine TCK 220. Maddesi uyarıca suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek suçlarından kamu davalarının açıldığı, bu suçlardan sanıklar hakkında ayrı ayrı beraat hükümlerinin verildiği ve dosyanın bir kısım sanıklar yönünden bu hüküm kesinleşmiş, bir kısmı hakkında da hâlen temyiz aşamasında olduğu görülmüştür.”
“Tanık Murat Papuç somut beyanda bulunmadı”
Kararda, davanın tanığı Murat Papuç’un ifadeleriyle ilgili şu değerlendirme yapıldı:
“Gezi olayları ile ilgili sanıklara atfedilen eylemlerle ilgili bilgi ve görgüsü bizzat sorulduğunda; somut, elle tutulur bir beyanda bulunmadığı, sadece Gezi olayları sırasında aldığını iddia ettiği bir gaz maskesini, iddianame yazılmadan 3 gün önce Cumhuriyet Savcısı'na götürdüğünü, savcının kendisini kolluğa yönlendirdiğini, 04/03/2019’da teslim ettiğini, 2013 yılının Haziran ayındaki olaylar anında bu gaz maskesinin sanık Osman Kavala'ya ait olduğu iddia edilen Cezayir Restoran'dan getirildiğini, bu hususu ismini bilmediği 3. kişilerden duyduğunu, bizzat buradan dağıtıldığını görmediğini, bu gaz maskesi üzerinde hiçbir tetkik ve incelemenin yapılmadığının heyetimizce görüldüğü,
“Kolluğa müzekkere yazılarak bu gaz maskesinin nereden, ne şekilde temin edilip getirildiğinin araştırılmasının istendiği, kolluk cevabi yazısında da; "Bahse konu gaz maskesiyle alakalı olarak yapılan araştırmalarda, ne zaman ve kim tarafından ithalatının yapıldığının, nerede ve ne şekilde temin edildiğinin tespit edilemediğinin bildirildiği,
“Bu şekilde tanık beyanında somut bir bulgu, bilgi, belgenin elde edilemediği tespit edilmiştir.
"Gezi olaylarının finanse edildiği delilsiz iddia"
“Osman Kavala’nın Gezi olaylarının finansörü olduğu yönündeki iddia üzerine dosya kapsamında MASAK raporunun alındığı, MASAK tarafından 18/01/2018 tarihli rapor incelendiğinde; Gezi olaylarının Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş. üzerinden finanse edildiğini gösteren herhangi bir delilin sunulmadığı, Kavala’nın ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşılan Anadolu Kültür A.Ş.'nin Türk Ticaret Kanunu'na göre anonim şirketi olarak kurulduğunun, şirketin genel kurul kararıyla kâr amacı gütmediğinin, elde edilen gelirlerin organize edilecek kültür etkinlikleri için kullanılmasına karar verildiğinin tespit edildiğinin, para transfer hareketlerinin 2005 yılı ile 2016 yılı arasında yapıldığının, bu hususun tablo şeklinde belirtildiğinin, ancak iddianamede iddia edildiği şekilde Gezi eylemlerinin öncesinde veya sonrasında hangi transfer ile kime ne surette finans sağladığının hiçbir şekilde izahının yapılmadığı, tespitlerin afaki anlatım boyutunda bırakılıp delil ve takdirin savcılıkça değerlendirileceğinin bildirilmiş olduğu,
"Öyle bir hesap numarası yok"
- “Bu kuruluşların herhangi bir suç veya terör örgütüyle bağlantıları olduğuna dair iddianamede tespit ve değerlendirmeye de yer verilmediği, bu nedenle Gezi eylemlerini finanse ettiği şeklindeki iddianın soyut ve havada kaldığı,
“İddianamede Kavala’nın Gezi olaylarına katılan şahısları finanse ettiği, eylemde kullanılacak malzemelerin temini için hesap numarası açtırdığını, masa, ses sistemi, yiyecek yardımında bulunduğunu, bu hususun tape kayıtlarında tespit edildiği iddia edilmiş ise de; hukuka aykırı delil olarak kabul ettiğimiz tape görüşmelerinde geçen eylemlere ilişkin hiçbir somut tespit ve belirlemenin de yapılmadığı, çılmış herhangi bir hesabın da tespit edilemediği, bu nesnelerin şiddet eylemlerinde kullanıldığını gösteren bilgi ve belgenin de bulunmadığı anlaşılmıştır.
"Sanıkların ayrı ayrı beraatine..."
“Yukarıda izah edildiği şekilde, hakkında hüküm verilen sanıklarımızın 5237 sayılı TCK'nin 312/1 maddesindeki hukuka aykırı tapeler dışında kalan, hüküm kurmaya yetersiz deliller nedeniyle 312/2 kapsamında bulunan ve iddianamede sevk tablosunda gösterilen suçlar nedeniyle hukuksal değerlendirmeler yapılmamıştır.
“Kanuni zorunluluk nedeni ile hükme esas alınamayan hukuka aykırı tape delilleri haricinde kalan delillerin değerlendirmesi ile haklarında hüküm kurulan sanıkların; kamu düzeninin işleyişine karşı vahim nitelikte şiddet ve cebir içeren eylemlerde bulunan "marjinal grupları" ve "yasadışı sol örgütleri" yöneterek, yönlendirerek veya azmettirerek Hükûmetin icra kabiliyetini engelleyecek düzeyde bir girişimde bulunduklarına dair, mahkumiyetlerine yeter derecede hukuka uygun, somut ve kesin delil elde edilemediği zarureti ile sanıkların beraatlerine karar verilmiştir."
Beraat edenler hakkında suç duyurusu
Gerekçeli kararda sanıklardan Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Mine Özerden, Osman Kavala, Ali Hakan altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ekmekçi ve Çiğdem Mater Utku hakkında “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleyerek ve bunları yöneterek güvenlik kuvvetlerine veya toplantı ve yürüyüş safahatının teknik araç ve gereçlerle tespiti için görevlendirilenlere, bu görevlerini yaptıkları sırada tehdit eylemlerinde bulunup, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar edip, yasa dışı toplantıyı organize ettikleri” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği belirtildi. (DB/HA)