* Çizim: Murat Başol
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılandığı ve beraatla sonuçlanan Gezi Davası'nda, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Edip Şahiner kararı İstinaf Mahkemesine taşıdı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat’ta verdiği karara itirazda bulunan Savcı Şahiner Osman Kavala’nın ‘kaçma şüphesi olduğu için’ yeniden tutuklanmasını, diğer sanıklar hakkında verilen beraat kararının ise kaldırılmasını istedi.
TIKLAYIN - Gezi Davası Kronolojisi
Diken’den Kemal Göktaş’ın haberine göre İstanbul Bölge Adliye (istinaf) Mahkemesi’ne gönderilmek üzere İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu 90 sayfalık istinaf başvurusunda, Kavala’ya yönelik olarak, ‘faaliyetlerinde Kürt kökenli ve Ermeni kökenli vatandaşlara ağırlık vermek‘ suçlaması yöneltildi.
Osman Kavala'nın yeniden tutuklanması talebi
Cumhuriyet Savcısı ayrıca Kavala’nın kadın hakları, çocuk istismarı, kadına şiddet, azınlıkların asimilasyonu, ifade özgürlüğü, çevre duyarlılığı gibi konularda yürüttüğü faaliyetlerin ‘iktidarı kitlesel kalkışmalarla saf dışı bırakma’ amacına yönelik olduğu ileri sürüldü.
Savcı Şahiner, Osman Kavala’nın yeniden tutuklanmasını istediği başvuruda şu ifadelere yer verdi:
“Üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, sanığın müsnet suçu işlediğinin kabulü halinde yasada öngörülen alması muhtemel ceza miktarı dikkate alındığında tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, sanığın suçun sübutu halinde alması muhtemel ceza miktarının kaçma şüphesine sebebiyet vereceği, müsnet suçun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde sayılan katalog suçlarda yer aldığı da anlaşıldığından sanığın tutuklanmasına karar verilmesi istinafen talep olunur.”
"Kürt ve Ermeni vatandaşlarımıza ağırlık verdi"
İstinaf başvurusunda Kavala için şu suçlamalar ileri sürüldü:
“George Soros’un Türkiye’deki en önemli uzantısı Açık Toplum Vakfı ve sanık Osman Kavala’nın kadın hakları, çocuk istismarı, kadına şiddet, azınlıkların asimilasyonu, ifade özgürlüğü, çevre duyarlılığı gibi son derece masumane konularda toplumun çeşitli kesimlerinde direnç noktaları oluşturarak, bu projeler için bir araya gelecek insanlara ortam hazırladıkları, istedikleri zaman da herkesin derdinin aynı olduğu, özgürlüklerin önündeki engelin mevcut iktidar olduğu ve iktidarın değiştirilmesi gerektiği savıyla birbirinden bağımsız bu toplulukları istedikleri her yönetime karşı kışkırtabildikleri ve böylelikle amaçlarına engel gördükleri tüm yönetimleri kitlesel kalkışmalarla saf dışı bırakmayı denedikleri anlaşılmıştır. Nitekim Osman Kavala’nın faaliyetlerinde Kürt kökenli ve Ermeni kökenli vatandaşlarımıza ağırlık verdiği bilinmektedir.“
"Perde arkasından kontrol etti"
Gezi direnişinin bir kalkışma olarak niteleyen Savcı Şahiner, Gezi direnişinin bir plan ve senaryo dahilinde yürütüldüğünü öne sürdü. Savcı Şahiner, Osman Kavala’nın bu sürecin planlanmasında, uygulanmasında ve ülkeye yayılmasında etkin rol oynadığı iddia etti.
Savcı Şahiner ayrıca Kavala’nın Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Ayşe Mücella Yapıcı aracılığıyla olayları perde arkasından kontrol ettiğini öne sürerek başvuruda şu ifadelere yer verdi.
"Osman Kavala’nın kalkışma sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri galeyana getirerek şiddet olaylarının tırmanmasına zemin hazırlayan Taksim Platformu’nu sanık Mine Özerden aracılığıyla, Taksim Dayanışması’nı ise sanıklar Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Ayşe Mücella Yapıcı aracılığıyla perde arkasından kontrol ettiği, kalkışmaya desteği artırmak ve eylemlerin ülke geneline yayılmasını sağlamak amacıyla yürütülen Forum Koordinasyon faaliyetlerini sanık Hanzade Hikmet Germiyanoğulları aracılığıyla kontrol ettiği, Gezi Kalkışması’nın ve kalkışma sonraki süreçte yaşanması muhtemel olayların yayınlanması ve gündem oluşturulması amacıyla bir televizyon kanalı ve internet yayıncılığı kurulması faaliyetlerini ise sanık Can Dündar ile birlikte yürüttüğü, sanığın, kalkışmayla ilgili tüm uluslararası girişimleri bizzat kendisinin yönettiği ve eylemcilerin birçok ihtiyaçlarının da sanık tarafından karşılandığı tespit edilmiştir.” (HA)