Ortadoğu'da yaşanan gerilimin sıcak çatışmaları daha çok gerektireceğini, dolayısıyla ordunun çok daha etkili bir pozisyona geleceğini öngören Şen'le, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki değişikliği ve önümüzdeki dönemi konuştuk.
Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olması neleri değiştirecek? Nasıl bir dönem öngörüyosunuz?
Her şeyden önce temel politikalarda ciddi bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Temel politikalar derken bölgesel stratejiyi ve Türkiye'nin bu stratejide öngörülen konumunu kast ediyorum.
Ama bölgede yaşananlar, Türkiye'yi ilgilendiren Avrasya Stratejisi veya Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) Türkiye'nin etkin olduğu kısmında işler daha sıcak çatışmaları gerektirecek şekilde gelişiyor.
Bölgede görünenler, çatışma atmosferinin devam edeceğini gösteriyor.Türkiye'nin konumu çok daha önem kazanıyor. Zaten bir süredir NATO üzerinden bölgede etkinliğini üst düzeye çıkarmış durumda.
Türkiye muhtemelen Avrasya Stratejisi ve BOP içinde kendi için öngörülen konumu pekiştirecek. Bölgede yaşanan çatışmaların, gerilimlerin yükselmesiyle birlikte ordu çok daha etkili bir pozisyona gelebilir.
Özellikle Avrupa Birliği çerçevesinde, sermayenin iktidardan daha fazla pay istemesiyle ordunun etkisinin azalacağı öngörülerine katılmıyorum; bölgesel politikalar açısından ordunun çok daha öne çıkacağını düşünüyorum.
Bu duruma, içerideki gelişmelerden çok bölgesel ve küresel gelişmeler asli karakterini verecek.
Bu durumda, Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanı olmasıyla Büyükanıt'ın olması bir şey fark ettirmiyor, öyle mi?
Asli politikaların kişiler üzerinden pek değişmeyeceğini düşünüyorum. Ancak bu politikalara destek veren kişiler üzerindeki moral etkileri açısından fark olur.
Sonuçta, hangi meslekte olursa olsun, görev süresi gelmiş kişilerin motivasyonu daha düşük olabilir.. Olsa olsa öznel farklılıklar olabilir.
Öte yandan, ordu, son 5, 6 yılı kapsayan süreçte küreselleşmeyi bir zorunluluk olarak görüyor. Küreselleşmenin bölgeselci modelinin geçerli olduğunu, bu nedenle de ulusal devletin önemli olduğunu düşünüyor.
Dolayısıyla bir tür "şahinler-güvercinler" ayrımı yok mu?
Şahinler-güvercinler ayrımını Türkiye'de konjonktür belirliyor. İşler bu ayrım üzerinden yürümüyor. Özellikle iktidar içindeki konumlanışından dolayı ordu iktidarın en önemli güçlerinden biri.
Hükümetin Büyükanıt'ı Yüksek Askeri Şura'yı beklemeden, daha önceden atamasını nasıl yorumlamak gerek?
Bu konuda bir süredir ciddi spekülasyonlar vardı. Psikolojik dengelerin düzenlenmesi için önceden atamaların gerekli olduğu yönünde açıklamalar yapıldı.
Irak, Kürt sorunu, Ortadoğu açısından bunun gerekli olduğu söyleniyordu. Dolayısıyla hükümetin erken ataması çok önemli bir ayrıntı değil; Daha çok psikolojik süreçlerle ilgili.
Adalet ve Kalkınma Partisi zaten sözünü ettiğimiz temel politikaların dışında değil. O da küreselleşme içinde bölgeci, serbest piyasayı savunuyor. Avrasya Stratejisi ya da BOP askersiz bir süreç olamayacağı için, bölgeye yönelik ekonomik hedefleri olan güçler de ordusuz politikaları öngöremeyeceklerdir.
Yaşar Büyükanıt'ın yerine başka biri atanmış olsaydı, muhtemelen psikolojik dengeler bozulacağı için yansımaları farklı olurdu. Ama böyle bir durumda da temel politikalarda bir değişiklik olmazdı. (TK)