Ne!!! Nasıl yani!!! Burada Stockholm´de merkezin en işlek köprülerinden birinde? Dalga geçme ya!
İsveçli ırkçıların "eylem günü" ilan ettikleri 7 Aralık gösterilerini izlerken ilk İsveç ziyaretlerimden birinde aktarılan bu olayı hatırladım.
Stockholm'un "Gamlastan" semtinde yani en eski kent merkezinde, her gün yüzlerce turistin karıncalar misali, bazen sadece iki insanın ancak birbirine sürtünerek geçebildiği ortaçağdan kalan daracık sokaklarını aşındırdığı, mini minnacık kahvelerinin hiç boş kalmadığı, küçücük bir adacık olan Gamlastan'da onca insanın gözü önünde, iki genç İsveçli ırkçı "karakafalı" bir genç kadını bir çuval gibi tutup köprüden atıvermişti.
Kış ortasında, İsveç'in en işlek, insan ve araç trafiğinden iyice eğilip bükülmüş bu tarihi köprüsünde önce kimse bir şey yapmaya cesaret edememiş, ardından usta bir yüzücünün yardımıyla kadın kurtarılmıştı.
Fakat kurtaran adam da "karakafalıydı".
Bakan, parlamenter, bürokrat...
Bu olayı duyduğumda ipnotize olmuş gibi bu köprüye bakakalmıştım
Yıl 1987 idi. Bu köprü İsveç Parlamentosu'nun bulunduğu adayı, hatta Parlamentonun sokağını, günün her saatinde bir gösteri alanı gibi vızır vızır işleyen bu eski merkeze bağlıyordu.
Her gün bu köprü üzerinden İsveç'in başbakanı, parlamento üyeleri, bürokratlar, bakanlar sıradan bir insan gibi işlerine gidip geliyordu.
Onları, bisikletlerinin üzerinde ya da koltuk altlarına öğle yemeği olarak sıkıştırılmış bir sandviç paketi ile elini kolunu sallayarak geçtiklerini gördüğümde "aman ne kadar demokrat ve medeni" bir ülke demiştim.
Gecenin geç saatlerine kadar hiç çekinmeden o köprü senin, bu köprü benim bir dolu "medeniyet"e ilişkin fotoğraflar çekmiştim taa ki o gün, o köprüde olan biteni duyana dek... O buz gibi sular köprüden altından yükselip başımdan aşağı dökülmüştü sanki.
Şoförler vuruldu, çocuklar dövüldü
İsveçli Naziler yalnız gördükleri birilerini dertop edip suya atmaktan vazgeçmediler. Parlamentonun demokratik isleyişine inatmış gibi bireysel ya da toplu denebilecek eylemlerini gün geçtikçe keskinleştirdiler.
Yabancı şoförler arabalarında vuruldu,yabancı çocuklar okullarında dövüldü,"karakafalı kızlar" yalnız görüldükleri yerde cinsel tacize uğradı... Saldırılar yabancıları koruyan kurumlara ya da kişilere yönelmeye başladı.
Ve son olarak solcu bir sendikacı evinin kapısında öldürüldü...
Yabancılar da Nazileri
Ardından yabancılar da İsveçli Nazileri öldürmeye başladı. 3 yıl önce Stockholm'ün en sakin belediyelerinden biri olan Salem'de bir Nazi genci iki genç "karakafalı" yabancı tarafından dövülerek öldürüldü. Olayların tırmanışı sürdü.
Karşılıklı eylemlerde yaralananlar çoğaldı. Kimileri ayni dönemde Fransa ve Almanya gibi ülkelerde Nazilerin güçlenmesini bir "yükselen ırkçı" bir dalga olarak değerlendirdi, kimileri ise Avrupa da daima varolduğu iddia edilen "gizli faşizm" in tekrar su yüzüne çıktığını ileri surdu.
Bir İsveçli öldürülünce
Fakat bir gerçek var ki polis ancak bir İsveçli, gerçek bir İsveçlinin kapısında öldürülmesi ve ardından süren toplu şiddet olaylarından sonra İsveç'te "Nazileri" ciddiye almaya başladı.
Ama İsveçli ırkçılar artık öyle kıyıda köşede ses getirecek eylemlerden çok örgütlü yasal bir platforma kendilerini taşımaya karar vermişlerdi bile.
Polis nihayet bu konunun daha derli toplu izlenmesine karar vermiş olacak ki artık düzenli raporlar ile halkı ve hükümeti medya yolu ile uyarıyor. Ve geçtiğimiz günlerde medya da Nazilerin yeni taktikleri üzerine haberler her tarafı sarıverdi.
İsveçli Naziler taktik değiştirdi. Artık toplu gruplara değil tek tek bireylere saldırıyorlar....
Sendikacının ve 3 polisin öldürülmesiyle
Yaklaşık üç yıl önce bir sendikacının evinin kapısında başından vurularak Naziler tarafından öldürülmesi İsveç'te çok büyük bir tepki yaratmış ve düzenlenen tepki toplantı ve mitinglerine bütün sivil kuruluşların yanı sıra resmi kurumlar bile katılmıştı.
Ama İsveçli ırkçıların eylemleri sadece "sendikacı"nın öldürülmesi ile sınırlı kalmadı. İsveç'in küçük kentlerinden birinde bir banka soygununun ardından devriye gezen 3 polis yaylım ateşine tutularak öldürüldü.
Ordunun 200 silahı ve kamplar
Bu arada bir başka kaygı verici olay basına yansıdı ki hala nasıl sonuçlanacağı belli değil; orduya ait bir depodan yaklaşık 200 ağır otomatik silahların çalındığı ve hala silahların nerde olduğu bilinmiyor.
Daha da kötüsü İsveç'in kuzeyinde bazı kamplar ortaya çıkarıldı. Bu kamplarda ırkçılar düzenli olarak askeri eğitim görüyorlar. Fakat yetkililer bu kamplara karşı herhangi bir şey yapılamadığını, çünkü beşer, onar kişilik grupların İsveç'in kuzeyindeki balta girmemiş ormanlarında rahatlıkla faaliyetlerini sürdürebileceklerini ve çok ciddi bir araştırma yapılmadıkça kimsenin bundan haberi bile olamayacağını belirtiyorlar.
Fakat yerleşim birimlerinde "şiddet eylemlerine" karşı polisin yoğun takibinin ensesinde hisseden ırkçıların son eylemleri ise kendilerini yasal olarak bu sistemin içine sokmayı başarmak oldu.
Nasyonal demokratlar 43 ilde
Son genel seçimlerde tam 43 ilde belediye düzeyinde temsilciler halkın oyuyla belediye meclislerinde "nasyonal demokrat" parti adına yerlerini aldı. Ki, dört yıl önceki seçimlerde sadece 9 belediyeye temsilcilerini yollayabilmişlerdi.
Bu dört yılda; kronun dolar karşısında değer kaybı, Erikson ve Nokia arasındaki rekabette Erikson'un yenilmesi, hisse senetlerindeki düşüşler, ekonomik kriz nedeniyle birçok büyük işyerinin kapanması ve insanların kitleler halinde işten çıkarılmasının Nasyonal ırkçı hareketlerin ivme kazanmasına yol açtığı tahlilleri yapılıyor.
İsveç basını Nazilerin gelişimi ve eylemlerini "demokrasi ye tehdit" başlığı ile sık sık ele alıyor.
Yeni yöntem: tek tek siviller
İsveç istihbaratından Torbjörn Ekblom, Dagens Nyheter gazetesi yazarlarından Peter Letmark'a verdiği özel röportajda, Nazilerin taktik değiştirdiklerini belirterek "artık tek tek sivil hedeflere yöneliyorlar" diyor.
Yani artık yabancı gruplar değil, tek tek yabancılar ve yabancı dostları Nazilerin İnternet sitelerinde hedef olarak gösteriliyorlar.
Artık 7 Aralık
3 yıl önce Stockholm belediyelerinden Salem'de bir Nazi'nin öldürüldüğü günü İsveçli ırkçılar eylem günü olarak belirlediler.
Yıllarca 12. Karl olarak anılan, Osmanlı tarihinde "Demirbaş Karl" olarak bilinen ünlü krallarının doğum gününü kendilerini güç gösterisi günü olarak seçen Naziler artık "Salem" olayına ağırlık veriyorlar.
7 Aralık günü İsveç'in dört bir yanından gelen İsveçli ırkçılar Stockholm'ün aslında en sakin belediyelerinden olan Salem'de toplandılar.
Anti-faşist platforma izin yok
Polis ırkçıların gösteri yapmasına izin verirken, ırkçıları protesto etmek isteyen sol görüşlü grupların, anti-faşist platformun karşıt protesto gösterisi düzenlemesine izin vermedi.
Anti-faşist platformun çoğunluğu Türkiyelilerden oluşan üyeleri polisin bu tutumunu 7 Aralık günü İsveçli ırkçıların "anma günü" adı altında yaptıkları eyleme karşıt eylem yaparak protesto etti.
Anti faşist platformun dışında İsveç'in dört bir yanından gelen solcular ve entelektüeller polisin tutumunu yanlı bulduklarını belirterek "anti-faşist platformun" eylemine katıldı ve hem polisi hem İsveçli faşistleri protesto ettiler.
Gerginlik ve polisi protesto
Karşılıklı gösteride tansiyon çok yükseldi. Gruplar arasında zaman kavgalı çatışmalar çıktı, polis ortamı yatıştırmakta güçlük çekti. Polis anti faşist platforma gösteri izni vermeme gerekçesini, "karşıt görüşlü grupları karşı karşıya getirmemek , aralarında çatışma çıkmasını engellemek," olarak açıklamıştı.
Bu arada Salem belediyesi sakinleri Salem'de " İsveçli ırkçılara gösteri" yapma izni veren polisi protesto etti ve semtlerinin faşistler tarafından işgal edildiğini ileri sürdüler.
İddialara göre Salem'de birkaç yıl önce "ırkçı" olduğunu açıklayan bir genç biri Türk iki yabancı ırkçıların deyimiyle "karakafalı"lar tarafından otobüs durağında öldürüldü. Bu tarihten sonra olaylar ırkçı İsveçli gruplar burayı kendilerin merkez kabul ettiklerini açıkladılar.
3000 aktif ırkçı, 14 web sitesi
İsveç istihbarat örgütünün hazırladığı rapora göre ise İsveç'teki Nazilere ilişkin bilgiler şöyle:
İsveç'te, Nazi örgütüne kayıtlı olarak 3000 bin kişi aktif olarak ırkçı eylemleri planlıyor ya da ırkçı eylemlere katılıyor. Sadece Stockholm çıkışlı olarak belirlenen İnternet'te yabancılara yönelik şiddet çağrıları yapan 14 web sitesi bulunuyor.
İsveç'in genelinde yabancı karşıtı ırkçı sayfaların çoğunluğu güney İsveç bölgesinde düzenleniyor. Örgüt olarak en aşırı sayılan Nasyonal Sosyalist Cephe'nin yaklaşık 600 üyesi bulunuyor. Bunların 200'ü aktif olarak şiddet eylemleri gerçekleştirmiş. (ŞNS/NM)