İsveç'in en depresif ayı olarak dünyaya namsalmış bu soğuk yağmurlu kasım günlerinde biz sinemaseverleri ve Stockholm'ü kurtaran en güzel şey bu yıl 23. kez düzenlenen Stockholm Film Festivaliydi.
Tunus asıllı Mikael Marcimain çektiği İsveç'in 70'li yıllardaki siyasi iktidarını ahlaksız ilişkileri sorgulayan "Call Girl" filmi festivale damgasını vurdu. Bu yıl ki festivalin ana teması İktidar olgusu ve onun bizim üzerimizde yarattığı etkileriydi. Festivalin bütün bölümlerine serpiştirilmiş bu filmlerle genel olarak iktidarın kurumlar ve insanlar üzerine etkisi, korkusu, egemenliği, esaretini temel alan filmler festivali unutulmaz kıldı.
Spotlar Altında İktidar Olgusu
"Call Girl" festivalin açılış filmiydi. İsveç medyasında çok tartışma yaratan filmin konusu İsveç siyasal tarihine sosyal demokrat iktidarın başına gelen en büyük skandala dayanıyor. Filmde gerçek isimler geçmiyor. Filmin Tunus asıllı İsveçli yönetmeni ve senaristi Marietta Von Hausswolff film yaparken 70'li yıllardaki bu skandalın konusunu kendilerine göre anlattıklarını ifade ediyorlar. İsveç tam olarak 77 yılında patlak veren bu siyasi skandalı tam olarak unutabilmiş degil.
O dönemin sosyal demokrat iktidarının gözde başbakanı ve dünya siyasi tarihinin unutulmaz isimlerinden Olof Palme ve siyasi ekibinin karıştığı iddia edilen skandal "genelev maması" olarak bilinen bir kadın ve onun pazarladığı küçük yaştaki genç kızların siyasilerle olan ilişkilerine göndermeler yapıyor.
Film bir politik thriller olarak İsveç medyasında tartışma yarattı. Çünkü gerçek bir hikayeyi temel alarak yapılmıştı. Ama filmin ne kadar çok gerçekleri anlattığı tartışma konusunun ana teması oldu. Film bir kurgu film olarak gerçeğe ne kadar bağlı kalmıştı (?) sorusu Olof Palme'yi İsveç'in en başarılı dünya siyaset adamı olarak gören kesimde ve karşıtlarında ciddi çekişme yarattı.
Troell'e hayat boyu başarı ödülü
Festivalin ana teması İktidar olgusunun en iyi işlendiği bir başka İsveç filmi de belgesel tadındaki siyah-beyaz film "Dom över död man/ Judge over death man" İskandinav sinemasının film yapımcılarından efsane ismi Jan Troell'in en yeni eseriydi.
80'ini çoktan aşmış yönetmen, kameraman ve yapımcı Jan Troell nerdeyse yarım asırdır dünya sinema tarihine kazandırdığı Liv Ullman gibi ünlü oyuncularının yanısıra, eserleri ve Hollywood sinemasına tavrı ile bu coğrafyada bir masal isim gene İsveç siyasi tarihinde gizli kalmış bir skandalı günyüzüne serdi.
''Dom över död man'' İkinci Dünya Savaşı yıllarının İsveç siyasi iktidarının ve ana akım medyasının Nazilere teslimiyetinden bir kesit sunuyor. Bu yıllarda sosyal demokrat bir gazeteci olan Torgny Segerstadt'ın nasıl tek başına gazetesi ile bu iktidara ve onların Nazi yanlısı dostlarına karşı direndiğini anlatırken, bu önemli profilin kendi özel hayatında da tıpkı savaştığı bu iktidarın kendi halkını aldatması gibi kendi evlilik ilişkisinde eşini ve çevresine nasıl ikiyüzlü bir ilişki sunduğunu resimliyor.
Film bir sinema klasiği olacak kadar etkileyici. "Dom over död man"'de Jan Troell'in etkili basit ama çok estetik olan sinema dilini hem fotografik hem içerik olarak taşıması klasik bir Jan Troell eseri olarak bütün sinemaseverlerin listesine geçecek gibi.
Troell İsveç ve dünya sinemasına yaptığı katkılardan dolayı bu yılki "Hayatboyu Başarı Ödülü"nün de sahibi oldu. Yabancı sinemacı alanında ise çok yönlü sanatçı ve sinemacı Williem Dafoe bu ödülün sahibi oldu.
Festivalin diğer en önemli yabancı filmlerinden Complience sinemaseverlerin mutlaka görmesi gereken bir film. Sinema tarihine estetik değil iktidar ilişkisini sorgulayan filozofik bir film olarak geçecek kadar iddialı bir film.
İktidarın esaretine kapılmış, sorgulamayan bir toplumun kuklalaştırıldığını anlatıyor. Filmde Amerika'da çalıştığı bir kasaba marketinde hırsızlıkla suçlanan genç bir kadının nasıl korku iktidarınca esir alındığı unutulmaz bir öyküyle ele alınıyor.
Stockholm Film Festivali'nin diğer etkiyici filmleri Otel Odası 2810, İsveçli genç Kürt yönetmen Karzan Kader'in filmi Bekas, Beasts of the Southern Wild, The Master, Robert Redford başrolünde The Company You Keep, Fransa sinemasından Amour, Rust and Bone ile In Another Country oldu.
Stockholm Film Festivali'nin klasikleşmiş başlıkları Red Carpet, Stockholm Competition, Open Zone, American Independents, Asian İmages, Latin Visions, Spotlight, Twilight Zone, Documanıa olmak üzere sekiz ana bölümde yaklaşık 40 ülkeden 170 yakın film gösterildi.
18 Kasım Pazar akşamı festivalin bu yılki en iyi film ödül töreni ve özel gösterimi ile kapanış yapan festival bu yıl ayrıca genç sinema yeteneklerini bir yıl boyunca tecrübelilerle biraraya getirecek bir projeyede imzasını atıyor.
Stockholm'ün eski-yeni tüm merkezi sinemalarında film gösterimleriyle birlikte seminerler ve panellerde festivale davetli ünlü yönetmen ve oyuncular ile sinemaseverlerin buluşmasında keyfli anlar yaşandı. Her yıl nerdeyse festivale damgasını vuran şenliğin ana temasının işlendiği Spotlight bölümü bu yıl iktidar olgusuna ayrılmıştı. Bu alanda yılın en yeni ve en ilgi çekecek filmleriyle birlikte tarihi filmlerede yer verildi.
Festival konuklarına Stockholm'ün tarihi gece mekanlarından Berns ve Spy bar ev sahipliği yaptı. (ŞNS/EKN)