Türkiye Barış Meclisi sözcülerinden ve Günlük gazetesinin yayın yönetmenlerinden Ayhan Bilgen, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "yol haritası"nın önemli bir başlangıç adımı olabileceği görüşünde.
Öcalan, Kürt sorununun çözümü için "yol haritası"nı yazmaya başladığını, ağustosta açıklayacağını duyurmuştu. PKK de, 15 Temmuz'da sona erecek olan "eylemsizliğini", Öcalan'ın "yol haritasının zeminin olgunlaşması" için 1 Eylül'e kadar uzattığını açıklamıştı.
Bilgen, Öcalan'ın barış sürecinin başlaması için gereken, "silahların sustuğu" ortamın yaratılmasına katkısının olabileceğini söylüyor. Gerçekleştirilebilir bir programın tarif edilmesi, bunun toplumda çözüme olan inancı kuvvetlendirecek bir program olması gerektiğini söyleyen Bilgen, DTP'ye açılan kapatma davasınınsa bu süreci altüst edebilecek bir faktör olduğu kanısında.
Bilgen'in süreçle ilgili saptamalarından bazıları şöyle.
"Yol haritası" silahların susmasını sağlayabilir: Önemli olan çatışmaların son bulabilmesine yönelik bir inisiyatifin sergilenebilmesi. Sorunun demokratik zeminde, barışçı yollarla çözülebilmesi için silahların sustuğu bir ortama ihtiyaç var. Öcalan'ın yol haritası, bu ortamın oluşturulmasında kritik katkı sunabilir. Önemli olan çözüme yönelik, etkin, sonuç alıcı bir irade kullanılabilmesi. Böyle bir iradenin gelişmesinde yapıcı katkı sunabilecek herkese Türkiye'nin ihtiyacı var. Bütün kesimlerin yaşadıkları acılardan ders çıkartarak gerçekleştirilebilir bir proje ortaya koymaları gerek.
Yüksek beklenti, hayal kırıklığı getirir: Beklentiyi tek taraflı hale getirmemek, aşırı yükseltmemek gerek. Bu bütün taraflar için geçerli. Çözüm projesi geliştirmek herkesin üzerinde bir sorumluluk. Bu projelerin, sihirli bir değnek gibi on yılların kangrenleşmiş sorunlarını bir günde çözmesini beklememek, Öcalan'a böyle bir rol atfetmemek gerek. Bu bir süreç. Bu süreç için Öcalan'dan gelecek bir ilk adım, sembolik olarak önemli. Kısa vadede güven ortamı sağlanabilir, korkular, önyargılar aşılabilir. Ama aşırı beklenti içine girmek her taraf için hayalkırıklığına yol açabilir.
PKK'den "silah bırakıp teslim olma" gibi beklentilerin bugüne kadar bir sonuç vermediği ortada. Beklentiler, "bugünden yarına" beklentiler olmamalı.
Silahlı örgütün doğrudan muhatap alınması, müzakere yapılması da kısa dönemde pratik değil. Burada süreç siyasi aktörler üzerinden işleyebilir ya da gizli görüşmeler yürüyebilir. Ama açık görüşmeler için psikolojik ortam hazır değil.
Gelecek yıl böyle bir fırsatımız olmaz: Zaman unsuru çok belirleyici. Bunu bütün taraflar için söylüyorum. Şu anki psikolojik ortamı, gelecek yıl bir kez daha yeniden inşa etmek mümkün olmayacak. Sorunu öteleme, 'bu yazı daha az çatışmayla geçirmiş olma' gibi küçük hesaplardan kaçınmak gerek.
DTP davası sabote edebilir: Özellikle bu süreçten rahatsız olan çevrelerin süreci sabote edebilecek imkanlarını, riskleri öngörmek, bunlara yoğunlaşmak gerek. Bence burada DTP'ye kapatma davası, bütün süreci altüst edebilecek bir dinamik. (TK)