“ Bu cinayetleri aydınlatacağız deyip oy devrişenler, ne oldu da kayıplar için Eminönü’nde gezerken mi kayboldular deme noktasına geldiniz? Ne oldu da kayıpların anılmasına dahi tahammül edemez hale geldiniz? Unutmayınız ki bu sizin de imtihanınızdır. Yollarınız, köprüleriniz bu aydınlatılmayan insanlık suçlarının gölgesinde kalacaktır.”
Bu sözleri, Ercan Şimşek, Cumartesi İnsanları/Anneleri’nin 722. haftasındaki eylemde söyledi. O da, birçok kayıp yakını gibi, cenazesi 1995’te Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'nda bulunan kardeşi Ayşenur Şimşek için eylemdeydi.
700. haftadan itibaren Galatasaray Lisesi önündeki sessiz oturma eylemlerine izin verilmeyen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 722.basın açıklamasını da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak'ta yaptı.
"Bizim engellenmemiz demokratikleşmeye engel"
Eylemde, 1995’te Ankara’da gözaltında kaybedilen ve cenazesi kimsesizler mezarlığında bulunan Ayşenur Şimşek’in ailesinin hukuk mücadelesine dikkat çekildi. Ellerinde karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri/İnsanları'na sivil toplum örgütleri ve Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri Musa Piroğlu, Oya Ersoy ve Hüda kaya da destek verdi.
Eylemde ilk olarak haftanın basın açıklamasını Cumartesi İnsanları/Anneleri’nden İlkbal Eren okudu. Türkiye’de hukuk krizi yaşandığını belirten Eren şunları söyledi:
“722 haftadır hukuk devleti talebiyle meydanlarda, sokaklardayız. Bu yüzden 23 haftadır kayıplar sorununu kamuoyuna taşıyabilmek için Galatasaray’da gerçekleştirdiğimiz ve Anayasa’nın güvencesinde olan buluşmalarımız polis zoru ile engelleniyor. Bizim ‘herkes için hukuk güvenliği’ talebimizin kriminalize edilmesi Türkiye’nin bir hukuk devletine dönüşme ihtimalini engelleme girişimidir. Bizim hukuk ve adalet talebimizin görünmez, duyulmaz kılınmak istenmesi Türkiye’nin demokratikleşmesini engelleme girişimidir.”
“Ayşenur’u katledenler nerede?”
Ayşenur Şimşek’in kardeşi Ercan Şimşek de konuştu.
“ Ayşenur, bu halkın ihtiyacı sıkıntısı olanların ezilenlerin yanındaydı Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirdikten sonra eczane açtı, sendikal faaliyetler yürüttü. Babamı karakola çağırdılar ‘Kızınız gelsin teslim olsun. Onun için iyi olmayacak’ dediler. Ondan sonra, 1995 Ocak’ında kendisinden haber alamadık, Nisan’da da kimsesizler mezarlığında bulduk.
Ayşenur, toplumda barış içinde adil bir dünya istediği için, kendisini sömürü düzeninin önünde engel olarak görenler tarağından katledildi. Niceleri gibi. Ayşe iyi bir evlattı, kardeşti bir meslek sahibi ve sendikacıydı. Vicdanlı bir insana yakışır, onurlu bir yaşamı oldu. Peki, ya onu kalleşçe katledenler nerede? Bu emir verenler nerede?"
“Dar sokaktaki sesinizi binlerce insana ulaşıyor”
Şimşek’in ardından Uuslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Milena Buyum konuştu.
“Galatasaray Lisesi önünde toplanmanız polislerce hukuksuz bir şekilde engelleniyor. Sizin, kayıplarınız yakınlarını sormaya hakkınız var. Baskılara rağmen, siz barışçıl toplanma hakkınız var. Yakınlarınızı hatırlamaya ve topluma hatırlatmaya hakkınız var. Bu hak savunuculuğudur. Af Örgütü olarak sizin savunuculuk haklarınız için kampanya yürütüyoruz. Dünyanın bir çok ülkesinden size destek var. Bu dar sokakta sizi sıkıştırsalar da binlerce insan sizin sesinizi duymaya devam ediyor. Size destek olmaya devam edeceğiz.”
Ayşenur Şimşek nasıl kaybedildi?
Ankara’da yaşayan 27 yaşındaki eczacı Ayşenur Şimşek sağlık emekçilerinin sendikal çalışmalarının içinde yer aldı. Sağlık -Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı oldu.
Çalışmalarını sürdürürken ailesini defalarca telefonla arayan kişiler “Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur” diyerek tehditlerde bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur’un babası iki defa karakola çağırılarak “ kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak” diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur’la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.
Kızlarının akıbetinin araştırılması için emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvuran aileye “gözaltına alınmamıştır” denildi. Tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde düzenledikleri basın açıklaması ile Ayşenur’un bulunması için kampanya başlattıklarını duyurdu. Kampanya devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet Gazetesi’nde Kırıkkale’de bulunan bir kadın cenazesi haberi yayımlandı. Haber üzerine Şimşek Ailesi Kırıkkale Savcılığı’na başvurdu.
Gözaltına alındığı inkâr edilen Ayşenur’u tüm resmi kurumlarda arayan Şimşek Ailesi, 12 Nisan 1995 tarihinde kızlarının bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı.
Otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek’in bedeninde işkence izleri vardı. Kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurularak öldürülmüş ve 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu.
Daha önce gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına rağmen Ayşenur’un cansız bedeni üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra “kimliği meçhul kişi” olarak Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti. (EMK)
* Fotoğraflar: Evrim Kepenek - bianet