Temas ve Diyalog Grubu'ndan Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve Bekir Ağırdır, Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorunun çözümü için gerekirse İmralı ve Oslo gröüşmelerinin tekrar başlayabileceğine dair açıklamalarını olumlu bularak artık zorlu müzakere sürecine başlanması gerektiğini söylüyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Oslo görüşmelerinin tekrar başlayabileceği ve gerekirse PKK lideri Abdullah Öcalan'la da müzakere edilebileceği ancak Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile diyalog yolunun kapalı olduğunu açıkladı ve BDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına da olumlu baktığına dair mesaj verdi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da Erdoğan'ın açıklamasını "Müzakerelerin yeniden başlamasına hepimiz destek sunalım" sözleriyle karşıladı.
Ağırdır: Olumlu yeni bir sürece girildi
Bekir Ağırdır, Oslo ve İmralı görüşmelerinin yeniden yapılabileceğine dair mesajları yeni bir sürece girilmesi anlamında çok olumlu ve kıymetli buluyor; Erdoğan'ın "BDP ile görüşmem" açıklamasını ise doğru bulmamakla birlikte tarafların olumlu mesajlarının ön plana çıkarılması gerektiğinden yana.
"Hükümet BDP'yi eleştirebilir ama doğrusu tabii ki BDP ile görüşmektir. Ancak Başbakan'ın bir kaç yıl önce söyleyemediği 'İmralı ile görüşürüz'ü bugün söylemesi çok olumlu. BDP'nin de daha önce 'İmralı ile görüşün çözün' derken bugün 'biz inisiyatif alıyoruz' demesi o derece önemli. CHP'nin bile Oslo görüşmelerini açıklayıp sonra Oslo ile görüşülsün tartışması yürütebilmesi bu sorunun ağırlığının her kesimde ne kadar ağır hissedildiğinin emaresidir.
"Çözüm için adım atılmadan önce 'milliyetçiler, şovenler' ne der diye düşünülüyor. İşte o yüzden İmralı ile görüşülebilir açıklaması, bu milliyetçi algı ve damarın iyileşmesi için çok gerekli. Çünkü bu damar hep tersi söylemlerle bu hale getirildi.
"35 yıldır bu sorunun çözülememesinin nedeni zihni ambargolar, siyasi pozisyonlardır; bunu da yavaş yavaş aşacağız. Şu ana kadar yapılan 'münazara ve münakaşa' idi, 'müzakere'ye geçmek gerekiyor. Müzakere 'bir verdim, iki aldım' meselesi değildir. Üçüncü bir yol yaratmaktır.
"Mesela, adem-i merkeziyetçilik neden ulus devletin hilafına olsun? Ama sanılıyor ki devlet parçalanacak. Ya da eşit olmakla aynı olmak karıştırılıyor. İşte bu zihni meseleleri aşıp yeni bir dil üretmek gerekiyor."
Gürsoy: Önce BDP'yle müzakere
Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Erdoğan'ın konuşmasının tam bir siyasi çelişkiler manzumesiyle karşı karşıya olduğumuzu gösterdiğini düşünüyor.
"Uzun zamandır görüşme, müzakere, diyalog diyenleri en sert şekilde azarlayan Başbakan, diyalogdan başka çare olmadığını fark ediyor. Ancak BDP'yle görüşmeyi reddediyor. Tüm sorumlulukları sırtında taşıyan başbakanın dil sürçmesi ya da akıl sürçmesi yaşadığını düşünüyorum."
"Koşullar bu ülkeyi çözüme zorluyor. Başbakan'ın sözleri kapının açılmasından başka çözümün olmadığının işaretidir. Müzakere sürecinin başlayacağından umutluyum.
"Ancak dünya örnekleri bize gösteriyor ki, müzakere yoluna girdiğiniz zaman önünüze çıkabilecek engelleri aşacak bir siyasi iradeye ve kararlılığa sahip olmanız lazım. Bundan sonrası sivil hareketin bu meseleye sahip çıkmasına bağlı. Çözüm için öncelikli olarak BDP'yle görüşülmesi şart."
"İktidar da nihayet ikna oldu"
Gürsoy Başbakan'ın sert ve milliyetçi söylemlerden yine müzakere, çözüm, diyalog noktasına gelmesini siyasi geleceği için atılan zorunlu adımlar olarak değerlendiriyor.
"Son kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki, Başbakan en büyük hedefi olan Çankaya'ya oturma konusunda ciddi zemin kaybına uğruyor. Bu, tüm öfkeli yapısına rağmen Başbakan'ın da anlayabileceği toplumsal tepkinin işareti.
''Türkiye'nin içinde bulunduğu karanlık ortam ve bu kanlı gidiş daha fazla sürdürülemez. Nihayet buna siyasi iktidarın da ikna olduğunu düşünüyorum." (NV-EKN / HK)