Fotoğraf: Anadolu Ajansı (Arşiv)
“Sen de kızını iyi yetiştirseydin…”
“Senin kızın erkeklerle içki içiyor zaten…”
“Bu kadın oğluma tecavüz etti…”
“Bu kadının o saatte orada ne işi vardı?”
“Annesi kızını ‘namuslu’ yetiştirememiş…”
Okuduğunuz bu cümleler, erkeklerin öldürdüğü kadınların davalarında sanık erkeklerin avukatlarından duyduklarımızdan birkaçı.
“Mağdur suçlayıcılığı” olarak adlandırılan bu “tarz”dan medya çalışanları dahi haberlerinde uzak durmaya çalışırken, sanık erkeklerin avukatları “savunma” adı altında kendisini anlatamayacak, savunamayacak konumdaki kadınlarla ilgili “suçlayıcı” ifadelerde bulunabiliyor.
Tıpkı, Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Ceren Damar’ı öldüren sanık Hasan İsmail H.'nin avukatı Vahit Bıçak’ın Damar hakkındaki kanıtsız suçlamaları* gibi.
Hatta Bıçak, “savunma” adındaki saldırısında o kadar çok ileri gitti ki Ceren Damar’ın ailesini de defalarca tehdit etti.
Ceren Damar’ın babası Mustafa Damar, sanık erkeklerin avukatlarının “savunuyorum” adı altındaki kanıtsız suçlamalarına daha doğrusu “mağdur suçlayıcılığı” yapmalarına karşı kampanya başlattı.
Sanık erkeklerin iddialarını “katalog iftiralar” olarak tanımlayan Damar, bu tür yaklaşımların bir kısırdöngü olduğunu söylüyor ve bu kısırdöngü kırılmadan erkek şiddetinin sona ermeyeceğine dikkat çekiyor.
Kızı Ceren Damar’ın öldürülmesine ilişkin açılan ilk davanın 27 Eylül’de görülmesine atıf yaparak 27 Eylül’ün “Kadına Yönelik İftiralarla Mücadele Günü” ilan edilmesini isteyen Damar, kampanyaya destek bekliyor.
“Ceren’le birlikte tüm aile katledildi”
bianet’e konuşan Damar’ın erkek şiddeti davalarında dikkat çektiği noktalar tüm yargı sistemine önemli bir eleştiri niteliğinde.
“İşini düzgün yapan yargı mensuplarına değil lafım, ben kendi dava sürecimde tanık olduklarımdan bu değerlendirmeleri yapıyorum. Sorunu görüyorum ve çözüm önerilerimi söylüyorum” diye sözlerine başlayan Damar, şunları söylüyor:
“Ceren’den sonrakine hayat denilir mi? Hayat dediğimiz şey farklı bir boyut.
“Ceren katledildi tüm aile katledildi. Hayatımız katledildi.
“Bir evlat öldürüldüğünde sadece o öldürülmüyor, tüm aile, aile yakınları da öldürülüyor. ‘Şu anada yaşıyor muyuz yaşamıyor muyuz?’ bu sorunun cevabı çok zor..
“Açık söyleyeyim sivil toplum örgütlerinin, kadın örgütlerinin sayesinde genç kadınların mücadelesi sayesinde toplumsal bilinç oluşturulduğunu gözlemeyebiliyoruz. 84 milyon nüfuslu bir ülkede bu sayı yeterli mi?
‘Mücadele bizi ayakta tutuyor’
“Bunun kadın cinayetlerini önlemek önlemek için yetemediğini zayıf kaldığını düşünüyorum.
“Kendisiyle ilgisi olsun olmasın belli bir kesim var ki mağdurun sesini kendi sesi gibi görüyor sesi duyurmaya çalışıyor. Buna yakından tanıklık ettim.
“Bizim biraz hayatta kalmamıza neden olan da bu mücadeledir. Emek verip evladınızı yetiştiriyorsunuz. Her aile kendisinden önce çocuğunu düşürür, saçını süpürge yapar. Tam ülkesine bu topraklara faydalı olacağı zaman bir katil gelir ve onu hayattan koparır. Kolunuz kanadınız kırılıyor. O esnada mücadele eden kadınlar bizi hayatta tuttu ve sadece onlar vardı. Yani, bir kurum göremedik biz. Bize destek olan bir devlet kurumu yoktu.
‘Yargıyı sopa olarak kullanıyorlar’
“Maalesef katillerin avukatları da savunma adı altında evlatlarımızı yeniden öldürüyor. Hatta bizleri öldürmekle tehdit ediyorlar. Katiller, yargıyı sopa olarak kullanıyor ve işbirlikçileri savunma hakkını kötü emellerine alet ederek kadına şiddet uygulamaya devam ediyor.
“Bu çok sistematik bir durum. Bizim ülkemizde erkek yargının oluşturduğu bir kısırdöngü.
“Mağdur gözüyle mağdurun aileleri gözüyle olaylara bakınca bu tür suçlayıcı ve gerçek dışı savunmaya karşı önlem almak gerek diye düşünüyorum.
“Katil kadını toplumun gözü önünde öldürüyor. Sonrasında yargılama süreci başlıyor katledilen kadının yakınlarını olarak adalet arıyorsunuz yargıda. Fakat geldiğiniz noktada şunu görüyorsunuz, yargının kendine göre bir sistemi var. Elinde olmadığı halde olumsuz kötü noktaya getirilmiş bir makam var. O da ne? Savunma hakkı. Evet savunma hakkı olsun buna itiraz edecek değiliz.
'Kısırdöngü cezasızlığa neden oluyor'
“Savunma hakkı da başkasının hakkına müdahale ettiğinizde hakaret ettiğinizde bu savunma olmaz. Yargı süreci başlıyor katil ve işbirlikçileri ‘katalog iftiralara’ başlıyorlar bıktık bundan. Ceren’imizin davasında bu kullanıldı. Delil kanıt yok tanık yok, kendi kafalarına göre bir senaryo yazıyorlar. Bunun için katalog iftiralarla akla mantığa aykırı ahlak dışı laflar ediyorlar.
"Olayın içlerinde yer almayarak sinek vızıltısı gibi bir şey ama bu katalog iftiraları devreye sokuyuyorlar katil ve işbirlikçileri sonrasında üzülerek söylüyorum cezasızlık oluyor indirim oluyor. Buradan da katil cesaret buluyor bana bir şey yapamıyorlar bakın ben çok akıllıyım cesaretleniyor bir sonraki suça..
"Bir de buna bakıp örnek alanlar bak yaptı etti ben de ceza almam yapayım diyorum hem cesaretlendiriyoruz hem de toplumun başka erkeklerini de cesaretlendiriyoruz bu kısırdöngünün yakıtı iftiralar ve iftiracılar katalog iftiralar devreye sokuyorlar.
“Meslea Vahit Bıçak bunları yaptı medyada sosyal medyada bunları onlarca kez dile getirdi. Bu işkencedir katile ve katilin işbirlikçilerine sırtını sıvazlamadır buna nasıl izin verebilir bu sitem bunu anlamadım?
“Bu sistem kendi güvenlik önlemini almalı bu iftiracılar en çok sesi çıkan insanlar biz bu kısırdöngüyü bir parçalayabilirsek iftiracıları devre dışı bırakabilirsek adalet kendi mecrasında cereyan eder hak yerini bulur.
“27 Eylül Ceren’in ilk duruşmasının tarihi ve akla mantığa sığmayan hukuk dışı ahlak dışı delilsiz iftiraların dilelndirildiği tarih. Bu nedenle bugünün 27 Eylül Kadına Yönelik İftiralarla Mücadele Günü ilan edilmesini istiyorum. Tüm kamuoyundan destek bekliyorum..."
Ne olmuştu?Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar Şenel 2 Ocak 2019'da gözetmen olarak görevli olduğu sınavda öğrencisi İsmail H.'nin kopya çektiğini tespit etmiş ve hakkında idari işlem yapmıştı. Sınavdan çıktıktan sonra "Bugün onu öldüreceğim" diyerek arkadaşının yanından ayrılan H., tekrar okula gelerek babasının silahıyla Şenel'e önce ateş etmiş ardından bıçaklayarak öldürmüştü. Cinayetin ardından olay yerinden kaçan H. aynı gün polise giderek teslim olmuş ve adli soruşturma kapsamında tutuklanmıştı. H. ilk ifadesinde Şenel'i kendisini kopya çekerken yakaladığı için öldürdüğünü söylemesine karşın cinayetten 4 ay sonra ifadesini değiştirmiş ve Şenel ile ilişkisinin olduğunu öne sürmüştü. |
(EMK)
*Suçlamaları yaymamak adına yeniden yazmadık.