Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, polislerce katledilişinin 29. yılında İstanbul Esenler’deki Kemer Mezarlığı’ndaki kabri başında anıldı.
MERYEM GÖKTEPE ANLATIYOR
“İyi dinle, kardeşin Metin'i böyle öldürdük”
Anma törenine meslek örgütleri temsilcileri, insan hakları savunucuları ve gazeteciler katıldı.
Metin Göktepe’nin mezarına karanfillerin bırakıldığı anmada konuşmalar sık sık, “ “Özgür basın susmadı susmayacak”, “Metin Göktepe ölümsüzdür” ve “İnadına hepimiz birer Metin’iz” sloganları ile kesildi.
Anma etkinliğinde konuşan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal, 30 yıldır Metin Göktepe için bu mezara geldiklerini, gelmeye devam edeceklerini, öfkelerinin diri olduğunu söyledi. “Öfkemiz ancak Metin’in hesabı sorulunca bitecek” diyen Özdal, Metin Göktepe öldürüldüğünde çocuk olan şimdilerde Evrensel’de çalışan Evrensel muhabiri Murat Uysal’a sözü bıraktı.
“Bu haberi mutlaka ben izlemeliyim”
Uysal, şunları söyledi:
“Metin, polisler tarafından işkenceyle katledilmeden önce, ‘Bu haberi mutlaka ben izlemeliyim, mutlaka ben görmeliyim’ demişti. Bu sadece Metin’in kişisel duruşu değil, Evrensel’in işçi sınıfının gözünden dünyayı anlatma misyonunun bir yansımasıydı.
“Bugün Evrensel’de gençler, işçiler, Metin’in taşıdığı bayrağı devralarak, onun gözüyle olayları anlatmaya devam ediyor. Metin’in bıraktığı kavga, Evrensel’in kalemiyle büyümeye devam ediyor. Metin’in ‘Mutlaka ben izlemeliyim’ dediği yer sadece bir kişi olarak onun duruşu değil, Evrensel’in hakikati görme ve gösterme iradesiydi. O gün Metin’i engelleyenler, bugün Evrensel’i engellemeye çalışıyor. Ama bu mücadele, Metin’in bize bıraktığı azimle sürecek.”
Meryem Göktepe: “Hepiniz birer Metinsiniz”
Sonrasında konuşan insan hakları savunucusu ve Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe, annesi Fadime Göktepe’nin sözlerini hatırlattı: “Annem her zaman, ‘Hepiniz birer Metinsiniz’ der. Bugün burada olamadığı için üzgün ama selamlarını iletti. Bu karanfili onun adına Metin’in mezarına bırakıyorum.”
Ayrıca Meryem Göktepe’nin “Metin, gözaltına alındığında bile adını haykırarak, ‘Ben gazeteciyim, Metin Göktepe!’ sözlerini de hatırlattı ve şunları söyledi:
“Metin kaybedilmek istendiğini biliyordu ve kendi haberini yapıyordu. Onun gazeteciliği, bugün hâlâ mücadelenin olduğu her yerde. Eminim ki Metin yaşıyor olsaydı Polonez işçilerinin yanında mutlaka orada olurdu. Tıpkı cezaevinde işkenceyle öldürülen dört devrimcinin cenazesini izleme kararlılığı gibi. O, hak ihlallerinin üstünü örtenlere karşı direnen bir gazeteciydi. Bugün Metin’in adını taşıyan gazeteciler, onun ardılları olarak mücadeleyi sürdürüyor. Uğur Mumcu, Hrant Dink, Musa Anter gibi pek çok gazetecinin izinde yürüyen bu gençler, Metin Göktepe gazeteciliğini inatla yaşatıyor. Hepiniz iyi ki varsınız.”
Yaşar: Metin’i de gerçekleri de durduramadılar
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şube Yöneticisi Ferhat Yaşar şöyle dedi:
“Metin, buradaki bütün arkadaşlarımız gibi bir muhabirdi. O yüzden mutlaka oraya gidip haberi kendi gözleriyle görmesi ve yazması gerektiğini söylüyordu. İşkenceleri belgelemesi gerekiyordu. Gitti, gördü ve bu yüzden işkenceyle katledildi. Ama bu onun yazdığı gerçeği engelleyemedi. Yazdığı haberler, belgelediği işkenceler hâlâ yaşıyor. Onların işkenceleri, tehditleri her gün devam ediyor. Ama halkın haber alma hakkını savunan gazeteciler hâlâ yazıyor, hâlâ mücadele ediyor. Bu ne Metin’i durdurabildi ne de bugün Metinlerin yazdığı gerçekleri durduracak.”
Özak: Onun gazeteciliği bugünlerde daha da anlam taşıyor
Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Olcay Özak, Metin Göktepe’nin gazetecilik anlayışına detaylıca değindi, şöyle dedi:
“Metin Göktepe, halkın gerçekleri öğrenmesini ve işçi sınıfının gündeminin haber olmasını ilke edinmiş bir muhabirdi. Bugün yaşasaydı, sansür ve gazetecilere yönelik baskılara karşı mücadelenin en ön saflarında yer alacağına inanıyoruz. Onun gazetecilik anlayışı, basın özgürlüğüne yönelik saldırıların arttığı bugünlerde daha da büyük bir anlam taşıyor.”
Yoleri: Özgür basın susturulamaz, çünkü tek amaçları var halka gerçeği duyurmak
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Suriye’de Türkiye’den gönderilen SİHA’lar katledilen Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ı anarak konuşmasına başladı. Şunları söyledi:
“Metin Göktepe Gazeteciliği’nin önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. İnsan hakları savunucuları adına karanfilimi, Metin’in insan haklarına yaptığı katkı adına bırakıyorum. Gerçeklerin halktan gizlenmek istenmesi gazetecileri hedef haline getiriyor. Bugün hâlâ bu iktidar gerçekleri saklamaya çalışıyor ve bunun için gazetecilere saldırıyor.”
“Sevgili Nazım ve Cihan’ı anmak istiyorum. Gerçekleri yazmak isterken katledildiler. Hatta onları anmak isteyen gazeteciler bugün tutuklu. Gazeteciler gerçekleri söyledikçe hedef haline getiriliyor ama Metin Göktepe Gazeteciliği ve özgür basın susturulamaz. Çünkü onların varlık sebebi, halka gerçekleri ulaştırmaktır.
“Özgür basın geleneğini hiçbir zaman unutturamayacağız”
“Gazeteciler yalnızca bir meslek icra etmiyorlar. Onlar hakikat ve adalet mücadelesinin önemli neferleridir. Özgür gazetecilik halkın haber alma hakkını savunmaya devam ediyor. Ne kadar gazetecilere saldırıyorlarsa, o kadar saklayacak şeyleri var demektir” dedi.
“Metin’in istediği, hak ihlallerinin olmadığı, barış ve demokrasinin hâkim olduğu bir gelecek için mücadele ediyoruz. Metin’i ve onun özgür basın geleneğini hiçbir zaman unutturmayacağız.”
Yangöz: Birbirimizi koruyarak direndik
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Eş Başkanı Gonca Yangöz de Metin Göktepe ile aynı sahalarda, aynı mücadelede yan yana olduklarını söyledi. Yangiz, şöyle seslendi: “Bugün bile acımız taze, ancak öfkemiz ve direncimiz de aynı şekilde diri. Göktepe, gerçek haberin peşindeydi. Eyüp Kapalı Spor Salonu, o gün tarihin en vahşi cinayetlerinden birine tanıklık etti. Gazeteciler olarak o salonda birbirimizi koruyarak direndik. Ancak iktidar, özgür basını ve gerçek habercileri yaşatmamaya kararlı. Nazım Babaoğlu ve Cihan Toprakı da saygıyla anıyorum. Onların mücadelesi de gerçek habercilik içindi. Oradaki halkların neler yaşadığını aslında duyurmaktı. O nedenle hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum. Bu mücadele bugün burada bitmeyecek.”
Çelik: Gazetecilere ışık oluyor
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de Metin Göktepe’nin “cesaretin ve gazetecilik onurunun simgesi” olduğunu söyledi.
Göktepe’nin 1990’ların karanlığında yaktığı ışığın, bugün genç gazetecilerin yolunu aydınlatmaya devam ettiğini belirtti. Çelik, şöyle konuştu:
“1990’lar Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden biriydi. Toplumsal katliamlar, faili meçhul cinayetler, zorunlu göçler ve köy yakmalarının yaşandığı bu dönemde, Metin Göktepe bir meşale yaktı. O meşale, bugün halkın gerçek haber alma hakkının peşinde koşan gazetecilerin mücadelesine ışık tutuyor. Metin Göktepe’nin katledilişinin üzerinden 29 yıl geçti ama gazeteciler hâlâ baskılar, sansür ve tutuklamalarla susturulmaya çalışılıyor. Ancak biz, halkın gerçek haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz. Metin Göktepe’nin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.”
Aslan: Gazeteciler baskı altında
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, Metin Göktepe’nin gazetecilik mirasını ve ideallerini yaşatma mücadelesinin önemine dikkat çekti. Aslan şunları söyledi:
“Metin Göktepe’yi hunharca katlederek aramızdan aldılar, ama onun işçi sınıfına bağlılığını, gerçek gazetecilik kimliğini silemediler. Bugün halkın gerçek haber alma hakkı ve basın özgürlüğü konuşuluyorsa, bunda Metin Göktepe’nin büyük bir payı vardır. Tek adam iktidarı, neredeyse medyanın yüzde 90’ını kontrol altında tutuyor. Gerçekleri halka ulaştırmaya çalışan gazeteciler ve basın kuruluşları ise davalarla, cezalarla susturulmaya çalışılıyor. Bunun en somut örneği, yıllardır Basın İlan Kurumu tarafından ilan hakkı kesilen Evrensel gazetesidir. Halktan yana, demokrasiden yana yayın yapan birçok kuruluş benzer baskılar altında. Yine de kimse onları susturamadı."
Anma etkinliği, Metin Göktepe’nin kabrine karanfiller bırakılması ile sona erdi.
"Öldürülmesinin üzerinden de yaşı kadar yıl geçti"
(EMK)