İlk ve ortaöğretimde ikinci dönem 3 Şubat (Pazartesi) itibariyle başladı. Milyonlarca liseli için ders zili çalarken Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) programına kayıtlı 1 milyon 33 bin meslek liseli soluğu hizmet sektörü veya sanayide aldı.
Aslında birçok MESEM’li için sömestr tatili diye bir şey olmadı. Çoğu MESEM’li staj yaptığı yerde tatilde de çalışmaya devam etti.
"Bir çay, bir simit derken bir şey kalmıyor"
bianet, Fatih Mesleki Eğitim Merkezi’nde okuyan öğrencilerle konuştu.
Makine bölümü ikinci sınıf öğrencisi Muhammet Yalçın sömestr tatilinde çalıştığını ve bunun kendi tercihi olduğunu söylüyor ama ailesinin maddi durumunun da etkili olduğunu işaret ediyor:
“İkitelli organizede (OSB) çalışıyorum. Devletin verdiği 5 bin 600 TL’nin üstünü kazanıyordum. 11-12 bin lirayı buluyordu patronun ödediği ile. Şimdi asgari ücrete zam geldi, ne olacak bilmiyorum. İşverenin takdirine bağlı. Tatiller ek mesaiden sayılıyor, bire bir buçuk alıyoruz yani. O yüzden de kalıyoruz. Üç kardeşiz, anne ev hanımı, babam emekli ama çalışıyor. Bir abim evlendi kendi borçlarını ödüyor. Diğer kardeşim ilkokula gidiyor. Çalışmayıp da ne yapacağız?”
Seneye usta olacağını ve o zaman asgari ücret almaya başlayacağını düşünen Muhammet’in hedefi kendi işyerini açmak:
“Hepimiz bir meslek sahibi olmak için geliyoruz buraya. Bazılarımız yurt dışına gitmek istiyor ama benim öyle bir düşüncem yok. İşyeri açma belgesi veriyorlar mezun olurken. Babam da biraz destek olursa küçük bir atölye açarım. Geçinirim kendimce. O yüzden para biriktirmeye çalışıyorum ama bu ekonomide zor. İki vesaitle gidip geliyorum. Yol parası bile çok fazla. Bir çay, bir simit derken elde avuçta bir şey kalmıyor. Evin masraflarına mı yardım edeyim, para mı biriktireyim? Hedefimiz de giderek hayal oluyor…”
"Patron zordayız dedi, devletin verdiği maaşa el koydu"
Güzellik ve saç bakım hizmetleri bölümü birinci sınıf öğrencisi Azat Kaya ise tatilde çalışmadığını ancak yeni bir staj yeri bulabilirse çalışacağını anlatıyor.
“Daha yeni başladım okula. ‘Sen makine, motor gibi bölümlerde yapamazsın’ dediler. Ben de kalfalık yazdım, bir berber buldum kendime. 2-3 ay çalıştım ama dükkanın sahibi paramı vermedi. Başta erteledi sonra dükkanın zorda olduğunu söyledi. İstifa ettim, şikayetçi olacağım. Şimdi de yeni bir staj yeri arıyorum. Ayrıca kuryelik yapıyorum. Mahalledeki tekele siparişler geliyor. Onları getirip götürüyorum. Buradaki arkadaşların hangisine sorsan çalışıyorum der. Bizim olayımız bu. Çalışmıyorsak da mecburiyettendir. Çalışmak zorundayız.”
Okulu bırakmayı düşündüğün söyleyen Azat, sanayiye girse daha hızlı ilerleyebileceğini düşünüyor.
“Okulu bırakmayı düşünüyorum şu aralar. Dört senemiz çöpe gidiyor burada. Sanayiye girsem daha iyi olur. Burada sigorta girişimiz olmuyor. Dört sene it gibi çalışıyoruz affedersin ama emekliliğimize hiçbir katkısı yok. Normal çalışanla aynı işi yapıyoruz ama yarısını bile almıyoruz asgari ücretin. 7 bin lirayla bir ay mı geçer? Bir döner ayran olmuş 150-200 lira. Sanayiye girsem en azından iş öğrenirim, üç-dört seneye de bir fabrikaya atarım kendimi. Ailem izin vermiyor, yoksa yarın bırakacağım.”
İldeş: Sistem çocuk işçiliğinin önünü açtı
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi İzzet İldeş’e göre MESEM’ler iş dünyasının ucuz işgücü talebine yanıt veren bir proje. İldeş çocuk işçiliğinin MESEM’lerle kurumsallaştırıldığı söylüyor.
“Özellikle düşük gelirli ailelerin çocukları için MESEM bir çıkış noktası değil, ekonomik zorluklar nedeniyle zorunlu hale gelen bir tercih. Çocuklar eğitimden koparılıyor, ağır iş yükü ve uzun çalışma saatleri altında eziliyor” diyen İldeş MESEM’lerde çalıştırılan çocukların işyerlerinde herhangi bir denetim mekanizması olmadığı için iş kazalarına maruz kaldığını anlatıyor. 2024’te en az 12 MESEM’li çocuk ve gencin de çalışırken hayatını kaybettiğini hatırlatıyor.

Bakan Yusuf Tekin, MESEM’lerdeki ölümlerden bihaber
Ardından da MESEM’deki öğrencilerin tatillerde çalıştırılmasıyla ilgili şöyle konuşuyor:
“Öğrencilerin tatillerde çalıştırılması, mevzuatı aşan bir yerden çocuk işçiliğinin önünü açan bir sistemin parçası. MESEM kapsamında çalışan gençler, işletmeler tarafından tam zamanlı işçiler gibi görülüyor ve böylece tatillerde bile dinlenme hakları ellerinden alınıyor. Özellikle küçük işletmelerde çalışan çocuklar, İş Kanunu’nun korumasından yoksun bırakılıyor.
Örneğin, haftada dört gün çalışma kuralı kâğıt üstünde kalıyor, pek çok öğrenci hafta sonları ve tatil dönemlerinde de çalıştırılıyor.
Öğrencileri tatilde bile çalıştırmaya zorlayan başlıca etkenler var. Bunlar ailelerin maddi durumu, işverenlerin baskısı ve denetim eksikliği. Ailelerinin geçimine katkı sağlamak zorunda olan çocuklar tatil yapma lüksüne sahip değiller.
Ayrıca, işletmelerin üretim süreçleri devam ettiği için MESEM öğrencilerine işçi gibi davranılıyor ve Milli Eğitim Bakanlığı, işletmeleri yeterince denetlemediği için işverenler öğrencileri yasal sınırların dışında çalıştırabiliyor.”
MESEM’lerin eğitim sistemi içerisinde çocuk emeği sömürüsünü meşrulaştıran bir model olduğunu söyleyen İldeş sözlerini “Eğitimin amacı, öğrencileri sermayeye ucuz iş gücü olarak yetiştirmek değil, onları bağımsız düşünen, sorgulayan ve eşit haklara sahip bireyler olarak yetiştirmek olmalı. Bu bağlamda, MESEM projesinin iptal edilmesi ve mesleki eğitimin kamusal eğitim çerçevesinde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bunun için de eğitim emekçileri ve sendikaların MESEM uygulamasına karşı daha güçlü bir mücadele yürütmesi gerekiyor” diye bitiriyor.
MESEM'ler hakkında
Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ortaöğretim kademesinde bulunan meslek okulları. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı. 9 Aralık 2016’de Resmi Gazete’de yayımlanan kararla kuruldu.
Çıraklık eğitimi, örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı. Karar ile “Çırak öğrencilerin ahilik kültüründen gelen usta çırak ilişkisiyle mesleklerini işbaşında öğrenmeleri” amaçlandı.
Mesleki Eğitim Merkezinde eğitim 4 yıl. Öğrencileri haftada 1 gün okulda teorik eğitim, 4 gün işletmelerde pratik eğitim alıyor.
MEB çırak öğrencilere asgari ücretin yüzde 30'u, kalfa öğrencilere ise asgari ücretin yüzde 50'si oranında ödeme yapıyor.
Çocuk hakları alanında çalışan bazı uzmanlar, Mesleki Eğitim Merkezleri'ni "öğrencilerin eğitim hakkını ihlal ederek ucuz iş gücü olarak kullanılması ve çocuk işçiliğini meşrulaştırması" nedeniyle eleştiriyor.
2017’de, meslek liselerinde işletmelerden elde edilen döner sermaye geliri 215 milyon TL’ydi. 2022’de bu 2 milyar 357 milyon TL’ye çıktı. Bu kârdan MESEM’lilere ayrılan ise 110 milyon TL. Bu da gelirin yalnızca yüzde 5’ine tekabül ediyor.
*Öğrencilerin isimleri değiştirilmiştir.
(HA)