İstanbul Gazi Mahallesi’nde 15 Nisan günü polisin açtığı ateş sonucu ölen iki gençten Barış Kerem’in annesi Melike Kerem, bugün yapılan basın açıklamasında, oğlunun nasıl öldürüldüğünü ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.
Barış Kerem Tokatlı Alevi bir ailenin oğlu. 18 yaşına üç ay önce girmiş. Annesi Barış Kerem'i okula geç vermiş; o nedenle lise üçüncü sınıf öğrencisiydi. 14 Nisan günü polisin açtığı ateş sonucu arkadaşı Oğuzhan Erkul ile birlikte hayatını kaybetmişti.
TIKLAYIN - FİGEN ERKUL: YARIN DOĞUMGÜNÜYDÜ KARDEŞİMİN, ONUN BOŞ YILLARINI SAYACAĞIZ
Melike Kerem Türkiye Makine Mühendisleri Odası İstanbul şubesindeki basın toplantısında içinde hala mermi çekirdeği ve üzerinde kan izleri bulunan oğlunun telefonunu göstererek konuştu.
“Bize sadece polisten zarar geliyor”
Melike Kerem telefonu göstererek soruşturmaya delil olabilecek bir eşyanın polis tarafından kendisine verildiğini söyledi.
Melike Kerem, cep telefonuna kurşun isabet etmesinin "kaçan arabaya" ateş edildiği iddiasını çürüttüğünü söylüyor:
“Benim oğluma dokuz kurşun gelmiş. Onuncusu da burada.
"Barış'tan çıkan kurşunlardan ikisi diz kapağındaydı. Cep telefonu ise ya cebindedir ya göğsünde. Kurşun cep telefonuna nasıl geldi?
"Bu beş çocuktan hatta Gazi'deki bütün çocuklardan birbirine zarar gelmez. Gazi'de bize sadece polisten zarar geliyor.
“Bizim çocuklarımız gizli saklı bir yere gitmedi, ailelerin gittiği bir piknik alanına gittiler. Geçen öğrendim. Bir adam ailesinden dört beş kişiyi öldürmüş ve o adamı tutuklayabilmek için bir saat dil döküyor katil polisler. Bu çocuklarsa, piknik yapıyor, doğum günü kutluyor, arabaya binip dönüyor. Şimdi bu kaçan Etiler ya da Nişantaşı dolmuşu olsaydı böyle olur muydu?
"Bu katil polisleri kim haklı görüyorsa kim doğru yapmış diyorsa, bizim yaşadığımız acının aynısını yaşasınlar. Bu katil sürüsünü koruyanlar da katil ve bunlar ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.
"Çocuğun vurulduğu yer de, kimliği de önemli değil. Dur, dedi durmadı. Bu yüzden iki çocuk öldü öyle mi? Ama bizim çocuklarımız durdu. Ya da diyelim ki durmadı. Sen bu hakkı nereden alıyorsun, sen mi büyüttün bu çocukları, sen mi emek verdin?
“Bizim sazımız uzun namlulu silah olarak geçiyor”
“Sen bu öldürdüğün çocukların isimlerini bile bilmiyorsun. Basın da o kadar, kör sağır ve duyarsız ki... Bir ay içerisinde altı çocuk polis tarafından öldürülmüş."
Polisin taradığı otomobilden yaralı kurtulan Birkan Yüksel'in araçta sazı vardı. Ateş eden polislerden birininin "sazı silah sandık" diye kendini savunduğunu anımsatan Melek Kerem sözlerini şöyle sürdü:
"Bugüne kadar türkü söyleyen, saz çalan kimden zarar gelmiş? Bizim sazımız uzun namlulu silah olarak geçiyor. 16 yaşında bir çocuk saz çalıp türkü söylüyorsa bunun kıymetini bilmek lazım."
“Savcı da ‘Ben anlamadım’ dedi”
"Morga girdim ben. Oğlumun yüzünde kanları kurumuş. Savcı yanımdaydı. Dedim benim oğlum ne yapmış, hırsızlık mı yapmış, katil mi, tecavüz mü etmiş? Çünkü bunların hepsi yaşıyor. Savcı bana ‘Ben de anlamadım polis ne düşünerek ateş etmiş’ dedi. 9 kurşun nedir, bu neyin kini, neyin öfkesi? Siz 17-18 yaşında çocuklara bu korkuları nasıl salıp kendinizde bu hakkı görüyorsunuz?
“Gizlilik kararıyla bizden mi korunuyorlar”
"Bu katiller elini kolunu sallayarak geziyor şu an. Gizlilik kararı var ve korunuyorlar. Bizden mi koruyorlar? Bizim çocuklarımız o kadar temizdi ki o katil polisler istese de bizi kendileri gibi kirletemeyecekler.
“Benim gözümde çocuk katilleri teröristtir”
"Gazi'de oturuyorlar diye terörist olmuş hemen çocuklarımız. Birisi bana bu kelimenin açıklamasını yapsın. Beş çocuk piknik yaptığı için iki tanesini katledip üç tanesini ölüme terk etmek mi teröristlik, yoksa saz çalıp türkü söyleyip doğum günü kutlamak mı teröristlik? Benim gözümde çocuk katilleri teröristtir.” (TP/HK)