"Sonuçta bu cinayeti yaratan ekonomik, sosyal, siyasal nedenleri belirleyecek ve alınması gereken tedbirleri tespit edip Meclis'te bunları önerecek bir komisyon olmalı bu."
bianet, daha önce araştırme ve inceleme komisyonlarında yer almış eski milletvekilleri Fikri Sağlar, Sema Pişkinsüt ve Mehmet Bekaroğlu'nun yanı sıra bugün Cumhuriyet Halk Partisi'nden İstanbul milletvekili olarak Meclis'te bulunan Berhan Şimşek'le görüştü; böyle bir araştırma komisyonunun neler yapabileceğini, ne yarar sağlayacağını sordu.
Siyasetçiler araştırma komisyonunun Dink cinayetini yaratan iklimi çözümlemekte, gereken önlemleri almakta ve hukuk devletinden yana olanların desteklenmesinde yararlı olacağını düşünüyor.
Dink'in öldürülmesinden birkaç gün sonra bir çağrı kararı alan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de, tüm parlamentoları, "gazetecilere yönelik aydınlatılmamış cinayet, saldırı ve ölüm tehditlerinin araştırılması için Meclis Araştırma Komisyonları kurmaya" çağırmıştı.
Sağlar: Araştırma komisyonu kurulmalı; birçok şeyin açığa çıkmasını sağlar
Daha önce Susurluk Araştırma Komisyonu'nda yer alan Sağlar, Dink cinayetini araştırma komisyonu için "Kurulmalıdır" diyor. "Epey işe yarar. En azından birçok şeyin açığa çıkmasını sağlayabilir." Fakat sonra "Ama" diye ekliyor: "Önergelerden çok şey beklememeli. Araştırma önergesi yaptırımı çok az olan bir şeydir."
Olası bir komisyonun cinayetin arkasında yer alan özellikle devlet kanadından ve dışarıdan olan etkilere varan bir kapsamı araştırması gerektiğini söyleyen Sağlar, "Böyle bir komisyonun sırlara ulaşması zordur ama arkasına toplumsal desteği alabilecek olursa işe yarar" diyor. Sağlar, komisyon araştırmasının benzer cinayetlerin önlenmesinde de "nispeten işe yarayacağı" görüşünde.
Pişkinsüt: Her türlü gizli kalmış konuda araştırma komisyonu işe yarar
1995 genel seçimlerinde Demokratik Sol Parti'den (DSP) aday olarak TBMM'ye giren, iki dönem milletvekilliği yapan eski İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Dr. Sema Pişkinsüt de, "Her türlü gizli kalmış konu Meclis tarafından araştırılmalı" diyor.
"Eğer bu cinayetin failleri tam olarak bulunamıyorsa, ilişkileri ağ ilişkileri şeklindeyse, komisyon kurulup bunların siyasi boyutunu araştırmalı."
Bekaroğlu: Örgütler ve cinayeti yaratan iklim araştırılmalı
Daha önce TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeliği yapmış Mehmet Bekaroğlu da Meclis'te araştırma komisyonu kurulmasının gerekli olduğunu düşünenlerden.
Bekaroğlu böyle bir komisyonun iki alanda çalışması gerektiğini söylüyor:
"Bu cinayet sadece Dink'in öldürülmesi değil. Anlaşılan, arkasında çok ciddi yasadışı örgütler, hem de süreci hazırlayan iklim açısından ciddi bir durum var."
Örgütler: "Bu cinayetin arkasında geniş ağları olan organizasyonların olduğunu öyle açık ki. Çok boyutlu, çok bağlantılı bunları. Bu ilişkileri açığa çıkarmak üzere çalışmalı."
İklimi irdelemek: "Dink cinayeti olayında devlet görevlilerini içine alan, cinayeti bir anlamda olumlayan bir kültür var. Araştırma komisyonu, siyaset bilim, sosyoloji, psikoloji alanından uzmanlarla çalışarak bu süreci, bu iklimi irdelemeli. 'Bu iklime nasıl geldik; nasıl sürüyor; nasıl gerçekleşiyor' sorularını sormalı."
Bekaroğlu, böyle bir araştırmanın hukuk devleti için çalışanlara da destek vereceği görüşünde:
"Bu organizasyonlar Türkiye'yi bütünüyle teslim almış değil. Hukuk devletinin ayakta kalmasından yana olan çok çevre var. Batmış değiliz. Komisyonun çalışması, bu eğilimlere de yardımcı olur."
"Susurluk ve Faili Meçhul Cinayetler komisyonlarının bıraktığı yerden"
"Böyle bir komisyon kurulabilir ve sıkı çalışmalar yaparsa, birçok karanlık sayfa aydınlanır, konuşulur, tartışılır" diyen Bekaroğlu, Dink cinayetiyle ilgili kurulacak bir komisyonun "Faili meçhuller komisyonunun ve Susurluk komisyonunun raporlarının izlediği yolu izlemesi" gerektiğini söylüyor: "Bunlar başarılı komisyonlardı. Birçok şeyi açığa çıkardılar. Onların bıraktığı yerden devam etmeli."
"Komisyon raporları hep rafta kaldı"
Ancak, başarılı olsa da, komisyon raporlarının Meclis raflarında kaldığına, bir türlü Genel Kurul'a inmediğine dikkat çekiyor Bekaroğlu.
"Raporlar bütünüyle neticeye ulaşamadı belki, ama çok şeyi açığa çıkardı; tartışılmasını sağladı. Ama sonra Genel Kurul'a sevk edildiğinde Meclis Başkan'ı bunları Genel Kurul'a indirmedi. Hükümet ve yargı da raporların gerektirdiğini yapmadı."
Ama, Dink cinayetinin aydınlatılmasıyla ilgili toplumsal desteğin de altını çizen Bekaroğlu, bu kez durumun farklı olabileceğini de söylüyor.
"En kötü ihtimalle, rapor rafta bile kalsa, çok ciddi bilgiler ortaya çıkabilir, tartışılmasını sağlayabilir. Çünkü medya da bu konuyla yakından ilgileniyor."
Araştırma komisyonlarının çalışması sırasında birçok gerçek bilginin yanında, "parazit bilgilerin de piyasaya sürülebildiği"ne dikkat çeken Bekaroğlu, "Aydınlatacağız derken, üstü örtülebiliyor. Bu yüzden komisyon yanıltmaya, bilginin yok edilmesine karşı önlem almalı."
Şimşek: Soruşturma önergesi var; arka plan da irdelenmeli
Parti olarak İçişleri Bakanı Aksu ve Başbakan Erdoğan hakkında soruşturma önergesini hazırladıklarını söyleyen Şimşek, "Siyasi sorumluluklarını yerine getirmemişler. Cinayette ihmali var denebileceklerin hepsinde siyasi atamalar var. Emniyet müdürleri ve valilerden söz ediyorum" diyor ve ekliyor.
"İlginç bir nokta şudur: Rahip Santoro cinayetinden dolayı Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek görevden alındı. Ama sonra onu İstihbarat Başkanı yaptılar; yani terfi ettirdiler. Şimdi bu atamaların ardındaki tarikat bağlantıları konuşuluyor.
"CHP önce olayın siyasi sorumlularından yola çıkıyor. Önce soruşturma önergesi veriyoruz. Ardından iklimi araştıracak bir çalışma yapılmalı. Bu sorunu yurttaşlık sorunu olarak değerlendirmek gerekiyor."
"Bu iklim nasıl oluştu, onu konuşmalıyız"
Şimşek, "Kendine göre bir Türkiye tarifinde bulunup insanları vuramazsınız" dedikten sonra, Dink cinayetinden önceki aydın cinayetlerini işaret ediyor: "Üçok, Kışlalı, Cömert, Tütengil cinayetleri gibi olaylar doğru biçimde değerlendirilmediği için palazlanan, kendine göre durumdan vazife çıkaran, kişisel tavırlar gösteren bireyler var bu ülkede. Bu iklim nasıl oluştu, onu konuşmalıyız."
Kendi analizini de şöyle özetliyor Şimşek:
"Türkiye'de son 30 yıldır iki kavram üzerinde toplum mühendisliği yapılıyor. Muhafazakarlık, mütedeyyin, dindar muhafazakarlık gibi gösteriliyor. Ama içinde dinciliği, kafatasçılığı, ırkçılığı besliyor. Bunun içinde Kürtçülük de Türkçülük de var.
"İkinci adresse yoksulluğun körüklenmesi. Dinciliğe, kafatasçılığa doğru sürüklenen toplumda, yoksulluk kader olarak kabul ettiriliyor."
"Derin devletle uğraşmak ellerinde"
Erdoğan'ın "derin devlet var" sözleri için de şunları söylüyor Şimşek.
"Aydın cinayetleri AKP'den önce de vardı. Yeşil Kuşak projesiyle, Gladio'yla başladı. Ama şimdi AKP parlamentoda Anayasa'yı değiştirebilecek bir güçken derin devletle uğraşsa ya. Eğer bunu yaparsan, ben de desteklerim.
"Derin devletten şikayet eden Erdoğan bunu acze düştüğü için dile getiriyor.Çünkü bir yandan AKP kadroları oluştu devlette. 'Derin devlet' derken, AKP devletini saklamaya çalışıyor." (TK)