Türkiye'de madende yaşanan en büyük iş cinayetinde en az 282 kişi hayatın kaybetti, hala yeraltında işçiler çıkarılmayı bekliyor.
Manisa'nın Soma ilçesinde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş'nin Eynez Karanlıkdere Linyit kömür ocağında yaşanan bu cinayet önlemez miydi?
Yedi öneri
Eski Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, bu cinayetin kesinlikle önlenebilir olduğuna dikkat çekerek bundan sonrası için alınması gereken acil önlemleri şöyle özetledi:
* Madencilikte taşeronlaşma ve özelleştirme acilen durdurmalı.
* Üretim kamu eliyle sağlanmalı.
* İşçilerin çalışma koşulları; yani maaşları, çalışma saatleri iyileştirilmeli.
* Madenlerdeki iç (işverenin denetimi) ve dış (kamu denetimi) denetimi sağlayan uzmanlar maaşlarını işverenden almamalı.
* Denetim için bağımsız bir fon kurulmalı.
* Denetçiler bağımsız ve nitelikli olmalı. Sayıları çoğaltılmalı.
* Erken uyarı sistemi geliştirilmeli, koruma odaları yaygınlaştırılmalı.
"Kömür yanması yaygındır ama ölüm getirmez"
Mehmet Torun, cinayetin trafo patlaması ile değil, kömür yanması ile oluştuğundan neredeyse emin olduklarını belirterek kömür yanmasının sık rastlanır ancak önlenebilir bir durum olduğunu belirtti.
"Soma'da yaşanan, kömürün yanması sonucu açığa çıkan karbonmonokisit gazının yayılması ve işçilerin zehirlenmesi ile oldu.
"Madenlerde bazı kömür alanlarında yanmaya müsait zamanlar vardır. Gaz ve sıcaklık ölçümü yapılır, kızışma var ise baraj kurulur ve oksijen ile teması kesilir. Bu kömür yanması sık yaşanan bir durumdur ancak önlem alınır ve ölümlere neden olmaz.
"Zonguldak ve Soma havzasında da yangına müsait damarlar vardır. Ancak barajlarla kapanır, yangın sönünce ölçüm yapılır ve o pano tekrar çalışabilir. Soma'da neden böyle oldu, işte bunu bilmiyoruz. İnceleme sonucu anlaşılacak. Sensörlere bakılacak."
"Denetim hep kağıt üstünde kalıyor"
Torun, madenlerinde iç ve dış denetimdeki sorunlara dikkat çekti.
"Soma'daki olayda da iş güvenliği uzmanı var, denetim var. Peki neden 300 işçi öldü? Bunun bir açıklaması olmalı. Denetimler hep kağıt üstünde kalıyor.
"Öncelikle madenlerde işverenin yaptığı iç denetim var. Maden mühendisi teknik nezaretçi olarak madendeki eksikleri Maden Kanunu'na göre belirler. Gerektiğinde kanuna göre işletmenin üretimini bile durdurabilir. Düşünün ki kanun bu kadar güçlü bir yetki veriyor.
"Ancak maden mühendisi maaşını işverenden aldığı için yani A firması denetliyorsun ama A firmasının elemanısınız, trilyonlar kazanan bu ocağın üretimini nasıl durdurabilirsiniz? Anında işten atılırsınız.
8 bin madene 200 denetçi
"İkinci denetim ise kamu adına iş güvenliği uzmanlarının yaptığı ancak maaşını yine işverenin ödediği bir denetim biçimi. Bu uzmanlar İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası'na göre iş güvenliği denetimi yapar. Bu uzmanın maden mühendisi olması zorunluluğu yok, biz buna karşıyız. Tüm uzmanlar maden mühendisi olmalı.Dış denetimi çok aksatıldı. Yedi, sekiz bin ruhsatlı maden var. Ancak sadece 200 denetçi var.
"Bizim önerimiz, denetim için ayrı bir fon oluşturulması işverenin bu fona para yatırması. Böylece denetimciler işverenden bağımsız olacak. Eksiklik olduğunda işten atılma tehlikesi yaşamayacak. Ayrıca bu denetimcilerin eğitimini eskiden odalar yapıyordu bu hak elimizden alındı. Dolayısıyla niteliksiz eleman yetiştiriliyor. Yani hem sayıları az, hem niteliksiz hem de bağımsızlar."
Erken uyarı, koruma odaları
Şili'de madencilerin göçük sonrasında hayatta kalmalarını sağlayan koruma odalarının Türkiye'de de bazı maden ocaklarında olduğunu ancak kömür ocaklarında olmadığını söyledi.
"Kömür madenlerinde sürekli hareketlilik olduğu için bu odalar metal madenciliği kadar faydalı olamıyor. Ancak yine de ara galerilerde yapılması gerekir."
Torun, madenlerde yasal olarak erken uyarı sisteminin zorunlu olduğunu hatırlatarak bu sistemin standart değil odaların görüşü alınarak her ocağın yapısına göre geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. (NV)