Göksel, Birleşmiş Milletler'de uzun yıllar çalıştığını açıklayarak, TÜSİAD'taki konuşmasına "şimdi söylediklerim belki onların pek hoşuna gitmeyecek" diye başladı.
Uzun yıllar İsrail'de yaşadığını ve savaş sırasında Beyrut'ta olduğunu dile getiren Göksel, Hizbullah'ı da kurulduğu dönemlerden itibaren yakından takip ettiğini kaydetti.
Temmuz ayında yaşanan gelişmelerin kendisi içinde şaşırtıcı olduğunu dile getiren Göksel, örgütün ilk kez sivillerin bulunduğu bir bölgeye müdahale ettiğini ve İsrail'e büyük bir şok yaşattığını söyledi.
Hizbullah önce kendini, sonra Şiileri, sonra Lübnan'ı düşünür
Lübnan ve İsrail arasında sınır çizgisinde Hizbullah bayrakları olmasından kaynaklı bir gerginlik yaşandığını ama bugüne kadar bu gerginliğin bu denli yoğun bir çatışmaya dönüşmediğini dile getiren Göksel, Hizbullah'ın iki İsrail askerini kaçırarak bu dengeyi sarstığını belirtti.
Göksel, Hizbullah'ın küçük bir örgüt gibi görülmesinin yanılgı olduğunu, örgütün öncelikle kendi çıkarları, sonra Şiilerin ve Lübnan'ın çıkarları için düşünen analitik bir yapıya sahip olduğunu vurguladı.
İsrail savaşı moral olarak kaybetti
İsrail'in Arap ülkeleri üzerinde korkutucu ve caydırıcı bir etkisi olduğuna işaret eden Göksel, ordusunun da dünyanın sayılı orduları arasında olduğunu hatırlattı.
Göksel, "Lübnan'ı bir futbol sahasına dönüştürebilecek" askeri gücüne karşın, savaşın galibinin İsrail değil, Hizbullah olarak görüldüğünü belirtti.
Hizbullah'ın bu üstünlüğü, yaşanan sivil ölümlere ve yok olan yaşam alanlarına rağmen "savaşın galibi biziz" diyerek sağladığını vurgulayan Göksel, İsrail'in büyük bir iç tartışmaya sürüklendiğini dile getirdi.
Tartışmaların bitmesinin ardından yeniden varolan itilafın hatırlanacağını ifade eden Göksel, Birleşmiş Milletler'in bu savaşı önlemede etkili olamayacağını kaydetti. "Savaş bitmedi, time out (mola) dönemindeyiz" diyen Göksel, bu "duraklama" sürecinin üç-beş yıl sürebileceğinin altını çizdi.
Türkiye asker göndermese de olur
Göksel, Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarının Lübnan'a müdahalenin ilk gününden itibaren önemli bir destek sunduğu ve bu sayede "İsrail yanlısı, Avrupa'ya yakın" Türkiye imajının önemli ölçüde kırıldığını kaydetti.
Göksel, Türkiye'nin Ortadoğu'yu iyi tanımamasına rağmen, bölge içinde saygınlığını koruduğuna işaret ederek, asker gönderme tartışmaları sırasında Türkiye'nin tavrının Lübnan'da yakından izlendiğini vurguladı.
"Bu süreden sonra Türk askeri Lübnan'a gitmese de olur, çünkü tartışmalar çok uzadı ve beklentiler zayıfladı" diyen Göksel, sivil toplum kuruluşlarının yardımlarının zamanında gitmesinin olumlu imajı pekiştirdiğini ifade etti. (AÖ/KÖ)