İranlı yetkililerin, ülkedeki gelişme ve çatışmaların batı dünyasının gözüyle yansıtılmasından şikayetçi olması aklımıza katılıyor ve bianet olarak "Acaba Türkiye'ye seyahate gelen İranlı turistler ne düşünüyor" sorununun yanıtı aramaya koyuluyoruz.
Sultanahmet Meydanı'nda yapmayı düşündüğümüz görüşmeleri akşam saatlerine bırakarak Laleli'de İranlı turistlerin kaldığını düşündüğümüz mekanlara yanaşıyoruz. Açıklıkla gayemizi anlattığımızda işin pek de kolay olmayacağını hemen anlıyorum.
Kimse konuşmuyor, sadece "yardımcı oluyor"
Görüşlerini sorduğumuz esnaf, "bize yardımcı olma"yı tercih ediyor, yardımı dokunabilecek daha konuşkan başka kişilere doğru yönlendiriyor. İranlı müşterileriyle görüşme isteğimizi ilettiğimiz bir iki otel işletmecisi, "Olaylar çıkmadan önce beş-on kişi vardı. Olaylardan sonra çıkıp gittiler" diyor.
Bu ülkeye doğru kargo hizmeti veren bir şirketin çalışanı da, "onların" potansiyel olarak kaldıkları otelleri eliyle işaret ediyor ve bizden kurtuluyor.
"İran'da İslam'ın sadece ismi var"
Sonunda hiç ummadığım bir otelin lobisinde, ailesiyle bekleşen ve adının "Mansour Ahmedi" olmasını tercih eden 35 yaşında bilgisayar satıcısı bir İranlı, bizimle görüşmeyi kabul ediyor. Çevresindekilerin annesi ve dört kardeşi olduğunu tahmin ediyoruz.
"Mansour Ahmedi" Hakkari'nin hemen öte yakasında İran'ın kuzey batısındaki Urmiye kentinde yaşıyor. Ahmedi, kayırmacılık, baskı ve rüşvetin İran toplumunu zehirlediğini vurgulayarak, "İran'da İslam'ın sadece ismi var. İslam'la alakaları yok. Risale okuyan mollalarla ilgili hırsızlık haberleri diz boyu. Hırsızlık yapıp bizlere adres olarak İslam'ı gösteriyorlar" diyerek karşılık veriyor.
"Urumiye'de bile 10-15 ölüme tanık oldum"
İran'daki seçim sonuçlarında "hileye başvurulmasının herkes gibi kendi morallerini de bozduğunu", bunun için de biraz uzaklaşmak için tatile çıktıklarını söyleyen Ahmedi, tepkisini sert bir üslupla, "Oylarla oynadılar. Dini lider Ali Hamaney'in oğlunun, seçim gecesi etrafında topladığı birkaç yetkiliyle birlikte bu oyunu tertiplediğini düşünüyoruz. Seçimden hemen önce Musevi'nin 20 milyon kadar İranlının desteğini aldığı açıklandı. Seçimden sonraysa tam tersi ilan edildi. Herkes çok şaşırdı. Yüzde yüz müdahale ettiler sonuçlara" sözleriyle gösteriyor.
"Ben ki Urmiye gibi ufak bir şehirde yaşıyorum. 10-15 kişinin öldüğünü ben kendi gözlerimle gördüm veya duydum. İran'ın birçok kentinde bu sahneler yaşanmıştır. Ölü sayısı çok daha yüksektir. Tahran, bin yerleşimden sadece biri. Bence birkaç bini bulmuştur."
"İran toplumunda Ahmedinecad'ın fakirleri, Musevi'nin de yoksulları mı temsil ettiği gibi bir yanılsama var mı?" sorumuza "Mansour Ahmedi"'nin yanıtları daha yalınca: "Hiç böyle bir şey yok. İranlılar artık devletin dönüşmesini istiyorlar. Bu gerçek bir dönüşüme işaret ediyor. İnsanlar artık bıktılar.
"İranlılar toplumda bir açıklık istiyorlar. Rahatça seyahat edebilmek, her bir şeyi, teknolojiyi ülkeye sokmamız çok zor gerçekten. Bir yığın evrak vermeniz lazım, sonunda insanlar rezil oluyorlar. Kendi insanlarını kayırıyorlar ama genelde bir ayrımcılık var. İnsanlara zorluk çıkarılıyor."
"Rüşvet ve hilenin bitmesini istemek için dış güce ihtiyaç yok"
Demokratik taleplerin Muhammed Hatemi ve Mir Hüseyin Musevi'nin sayesinde ülkede dile getirilir olduğunu söyleyen Ahmedi, Musevi'nin yalan ve hilenin bırakılmasını talep ettiği ve rejimin demokratikleşmesini savunduğunu belirterek, "Ama maalesef kimse önem vermiyor bunlara" dedi.
"İranlı bu sorunları kendileri çözmek istiyorlar, dış dünyanın müdahalesiyle bir alakası yok. Rüşvet, kayırmacılık, yaşamın her alanında yer etmişse, dış güce ihtiyacınız yok" diyen Ahmedi, gelişmeleri BBC Farsça yayınından izlediklerini söylüyor. Ahmedi, İranlıların artık yetkililere güven duymadığını ve sözlerine itibar etmediğini söyledi.
Mahmudi Ailesi'ne son gelişmelerden bilgi vererek aralarından ayrılıyorum. Fotoğraf çekmemin sakınca oluşturabileceğini tahmin ediyorum; düşüncemde haklı olduğum da söyleniyor bana... Otelden çıkarken, röportaj yaptığım otelin işletmecisinden de, "dış cepheden hiç olmazsa bir fotoğraf çekebilir miyim?" diye kararlı bir hayır cevabı alıyorum.
Zar zor bulduğum Ahmedi'nin kimliğini gizleyerek de olsa konuşmasını takdir ederek, Sultanahmet Meydanı'nda İranlı turist arayışımdan vazgeçiyorum. (EÖ)