Sizce de durumu önemli ölçüde yansıtsa bile "İran orta sınıfı sokağa döküldü gibi başlıklarla sunulan haberlerde, arada "grev", "genel grev" sözcüklerinin geçiyor olması dikkate değer değil mi? Peki neden Türkiye'de büyük ölçüde KESK, TTB, TMMOB gibi aynı gazetelerin "orta sınıf saydığı kesimlerin eylemleri emekçi oluyor da İran'da kentli eğitimli kesimler yürüyünce sınıf karakteri olmayan aşağılayıcı anlamda orta sınıflar yürümüş oluyor? Üstelik zahmet edip İranlı öncü işçiler, sosyalist feministler ve devrimci örgütlerin haber kaynaklarına baksalar kafalarını karıştırıp Brezinski'nin satranç tahtası tezleriyle Marksizm yapmaya kalkmazdı kimse!
Sadece Türkiye değil, dünyada da var bu akıl tutulması, etten kemikten insanların özgürlük isyanına gözlerini kapama hali.
Uluslararası emek örgütlerinin en kapsamlı Web sitesi olan "laborstart"ta İran'a ilişkin yapılan ankete katılanların çoğu, İran konusunda "bekle gör" ya da "bir şey yapma" seçeneğini tercih etmiş. Diğer seçenek olan "demokrasiyi destekle daha arkalarda kalmış. Muhtemeldir ki katılımcılar tıpkı Türkiye'de olduğu gibi kendi ülkeleri dışındaki gelişmeleri uluslararası ilişkiler teorileri perspektifinden görüyorlar.
Ali Ergin Demirhan çok yerinde tespit ediyor:
"Obama'nın gayet temkinli bir üslupla dillendirdiği eleştirilerini, sokak hareketinin ABD tarafından kışkırtıldığına delil sayan çok; ama son on yıldır düzenle şiddetli bir mücadele içinde olan gençlik hareketinin, kadın hareketinin, işçi hareketinin, esnaf hareketinin ne dediğine, sokakta nasıl yer aldığına bakan pek yok. ABD ve İngiltere yönetimlerinin açıklamaları karşısında Ahmedinecad'ın celallenmesine bakıp da 'En azından anti-Amerikancı' diyen çok; ama İran'ın emperyalist kapitalist sistemin yükselme çabasındaki bir parçası olduğuna, Ahmedinecad yönetiminin Irak ve Afganistan-Pakistan'da ABD ile ortak çıkarlara sahip olabildiğine ve ortak tutum aldığına değinen pek yok. "
Sosyalist Hareket Lenin'e yönelik Alman ajanlığı suçlamalarını unutmuş ya da unutmak istiyor. Bolşevikler Çarlığa karşı mücadele ederken bu süreç "reformist Kerenskiye mi yarar ya da dış mihrak emperyalist Almanya'nın ekmeğine mi yağ sürüyor diye düşünmediler. İranlı devrimciler de düşünmüyor.
Yok ABD'nin planlarıymış, yok sadece İran'da değil Lübnan'da ve Irakta da neler olacakmış. Sanki anayurtta sosyalizmi savunuyoruz. Bunlar yalnızca bürokratça, ruhu zayıflamış bakışların yansıması. Onları, bu cümleden talihsiz açıklamalar yapan Chavez'i de bir kenara bırakıp İranlı devrimcilerin yaklaşımlarına kulak verelim.
İranlı devrimciler neler söylüyor
Reformist, radikal, Maocu, Sovyetik gibi ayrım yapmadan çok büyük oranda gruplar durum tespitlerinde birbirini tamamlayan şeyler söylüyorlar:
İran TUDEH partisi seçimlerden hemen önce yayınladığı seçim yaklaşımı bülteninde Musavi ve Kerrubi gibi reformistlerin oldukça yetersiz de olsa halk muhalefetinin önünü açacak programları temsil etmekle birlikte İran halkının gerçek beklentilerine cevap verecek kapasitede olmadıklarını tespit ediyorlardı. Ancak "Musavi ve Kerubi'yi desteklemek değil Ahmedinecat ve Rezai gibi köktencilere karşı gelmek" olarak özetledikleri seçim tutumlarıyla taraftarları ve İran halkını pratikte reformistlere oy vermeye çağırıyorlardı. (International Bulletin of the Tudeh Party of Iran- June 2009 - No. 257)
"Reformcu, ilerici ve ve özgürlükçü güçlere yaptığı çağrı ile protestolara katılımın artırılması ve güçlerin birleştirilmesini" savunan TUDEH merkez komitesi (TPI-CC-statement-election-No5-19 Haziran 09) yönetimin şiddet ve baskı söyleminin İran halkının haklı mücadelesini engelleyemeyeceğini ifade ediyor. TUDEH, yaşanan süreci bir seçim darbesi olarak değerlendiriyor ve bu darbeyi planlayan ve uygulayanların yargılanması, halka saldıranların yargılanması ile gözaltındakilerin serbest bırakılmasını ivedilikle talep ettiğini ifade etmekte.
- "Kavgaya siz davet ettiniz, davetiniz kabulümüzdür diye başlayan ve 15 Haziran'da İran'da dağıtılan bildirilerinde İran Komünist Partisi (Marksist-Leninst-Maoist) seçim sonrası durumu "ister isyan, devrimci durum, ülke sathında milyonların patlaması ya da ne olarak anacaksanız anın ama yeni bir evreye girdiğimiz kesin" diye değerlendiriyor. İKP(M-L-M), protestolarda inisiyatifi elde tutmaya çalışan Musavi ve yandaşlarını eleştirerek kitleleri sükunete davet etmek ve "Allahu Ekber" sloganları ve yeşil renkleriyle sivil itaatsizliğe davet etmelerinde görüleceği gibi, rejimin bir fraksiyonu olarak değerlendirdikleri Musavi'ye rağmen kitlelerin sloganlarının şunlar olduğunu duyuruyor:
"Bizler savaşan kadın ve erkeleriz. Kavgaya davet ettiniz davetiniz kabulümüzdür!"
"İslami Monarşi'ye Hayır! "
"İslami Cumhuriyet'e Hayır! "
"Şeriat İstemiyoruz! "
"Tanklar toplar Besiçler korkutamaz artık bizleri "
"Özgürlüğün tek yolu direniş "
"Yoksulluk, Yolsuzluk,İşsizlik: İşte İslami Cumhuriyet "
"Zorla örtünmeye hayır"
Sarbedaran gurubu Ahvaz'dan Haft'a, Tapeh, Karaj, Arak ve Tebriz'e kadar pek çok bölgede işçi hücrelerinin hızla örgütlenmeye çalıştığını da ifade ediyor. Grubun değerlendirmeleri arasında dikkat çekici bir nokta da Türkiye, AB, Çin ve ABD'nin olayların barışçıl bir biçimde sonlanması icin sahne arkasında oldukları tespiti. Fedai (azınlık) gurubundan da benzer yaklaşımlar duyuluyor.
İran Halkın Fedaileri Gerilla Örgütü Ahmedinecad ve molla rejimin katliamını "devrime inanmalıyız" diye yorumluyor. İlginç bir slogana yansıyor durum değerlendirmeleri: "Seyid Ali Hamaney Pinochet'dir. Fakat İran ikinci bir Şili olmayacaktır."
Fedailer yaptıkları açıklamada İran gerici medyasının (reform yanlıları da bu cümleden) halkın gösterilerini zorla Musavi'ye bağlamaya çalıştıklarını, oysa durumun çoktan bunu aştığını, hakiki bir kitle gösterisi isyanı olduğunu belirtiyor.
İşçiler, emek örgütleri
İşçilerin ve emek örgütlerinin çok zor şartlar altında ve büyük ölçüde -tabiri caizse- takiyye yaparak (legaliteyi istismar ederek) çalıştıklarını bildiğimiz İran'da özellikle otomotiv sektöründeki işçi aktivistleri vardiya değişimlerinde yarımşar saat iş durdurarak İran halkının, kadınların ve emekçilerinin yanında olacaklarını uluslararası camiaya duyurdular.
Otobüs İşçileri Sendikası (Birliği) İran'da sendikaların halkın gerisinde kaldıklarını belirterek bu ayın 26'sını tutuklu İranlı işçilerle dayanışma günü ilan ettiklerini ifade ediyorlar. "Kadın ya da erkek, her ulustan, her dinsel mezhepten, her yaştan milyonlarca kişinin inanılmaz hareketini" selamlıyor. Bildiri şöyle devam ediyor: "Bağımsız ve özgür bir sivil toplum kurmak için İran halkının bu hareketini destekliyoruz" diyen işçiler somut durumun devrimci-dönüştürücü olanaklarını kavramış durumdalar. (sendika.org)
Bunlar yalnızca ilk elden ulaşabildiğimiz bilgiler. Gerisini hissetmemek için hiç devrim hayali kurmamış olmak gerekir. Yenilmesi muhtemel olsa bile büyük bir deneyimin şimdiden kazanıldığı, hareketin yeni ve ileri bir evreye geldiğini hiç akıldan çıkarmamak, buradan onlara olabildiğince moral taşıyacak desteklerde bulunmak yegane vazifemizdir. (HG/TK)