Kuzey Ormanları Eğlence Parkı Dekoru Değildir

Kuzey Ormanları Savunması (KOS), İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Belgrad Ormanı’nın kuzeyinde yer alan bölgede yaptığı “Kent Ormanı” projesini protesto etmek için Kemerburgaz Pirinççi köyü yolu üzerindeki Kent Ormanı giriş tabelası önünde basın açıklaması yaptı.

Kent Ormanı’nın yapıldığı alan Mağlova Kemeri’nden Alibey Barajına kadar bir alanı kapsıyor. Proje için ormandaki ağaçların yanı sıra İstanbul’un şehir suyuna karışan Alibey Baraj Gölü ve su havzası da tehlike altında.

Ağaç kıyımının net olarak görülebildiği bölge “Kent Ormanı”nın en arka kısmında, Hasdal-Kemerburgaz yolu yakınlarında yer alıyor.

KOS ile yola çıkarak ilk bu noktayı gezdik.

Ormanın ucunda kesilen ağaçlar kütük halinde

Daha önceden araç trafiğine açık olan patika yol şu anda hendeklerle kapatılmış durumda. Hendeklerden sonra ağaç kıyımı, mıcır dökülmüş yolun bir anda genişlemesinden net olarak gözlemlenebiliyor.

Yol boyunca yer yer istiflenmiş taşlar var. Bu taşlarla kesilen ağaçların yerine kaldırım yapılması planlanıyor. Zaten biraz daha ilerlediğimizde kesilen ağaçların kütük halinde yığıldığı başka bir bölgeyle karşılaşıyoruz.

Yaşam savunucuları, bölgeye birkaç ay önce yaptıkları ziyarette hendekle kapatılmış yoldan arabayla geçebildiklerini ve şimdi kesilmiş halde duran ağaçların dallarının o zaman arabalarına değdiğini söylüyorlar.

“Ormanı yoğun araç ve insan kullanımına açmak zarardır”

Yolun geneşletilme çalışması henüz yapılmayan bölümü.

Genişletilme çalışması yapılan bölüm.

Kent Ormanı projesi bir milyon metrekareden fazla yeri kapsayan bölgede piknik alanı, otopark, seyir terasları şeklinde kamelyaların yapımını kapsıyor. Proje bitiminde ormana girişin de ücretli olacağı yönünde netlik kazanmayan söylentiler var.

Kağıthane Belediyesi’nde çalışan ve Belgrad Ormanı konusunda uzman Hüseyin Irmak, şehir suyuna karışan su havzasının ve tarihi eserlerin bulunduğu bölgeyi kullanıma açmanın her açıdan zararlı olacağını anlatıyor:

“Mağlova Kemerleri yaklaşık 2 bin yıllık ve Roma döneminden kalma. Son stratejik yapılanması Mimar Sinan'a ait. Hatta ‘Mimar Sinan başka hiçbir şey yapmasaydı da Mağlova Kemerleri dünya mimarları tarihine girerdi’ diyen mimarlar var. Alibeyköy Barajı'nın kuzey ucunda kalıyor ama Kırkçeşme su yolları üzerindeki en önemli ve dünyadaki eşsiz su kemerlerinden biri.

"Osmanlı döneminde bile Belgrad Ormanı'na insan sokmuyorlarmış. Girmek için izin gerekiyormuş. Halkın girmeye başlaması 1770'lerde oluyor. Çünkü şehre burası su veriyor ve buranın kirlenmemesi lazım. Orman dokusunun yoğun insan ve araç kullanımına açılması otomatikman bir zarardır."

Kesilen ağaçların dalları simge olarak taşındı

“Yeşillendirme” projesi olarak ortaya çıkan “Kent Ormanı”nın üç farklı girişi var. Bunlardan biri Kemerburgaz Pirinççi Köyü yolunun üzerinde. Basın açıklamasının yapılması için gittiğimiz bu yerde 2016’da başlayan projenin hemen hemen bitmek üzere olduğu anlaşılıyor.

Ağaçların kesildiği yerlere kamelyalar yapılmış. Tabeladan içeriye doğru yol döşenmiş.

KOS’tan Seda Elhan burada basın açıklamasını okurken kesilen ağaçlardan birkaçı yaşam savunucularının önünde duruyor:

“Ağaçların taşlarla, su havzalarının betonla yer değiştirdiğini göstermek için ormanın içine döşediğiniz taşları, kestiğiniz ağaçların dallarını birer simge olarak buraya taşıdık, İşte Kent Ormanı'nız bu.”

“İnşaat sermayesi her yeşil alana bir yapı dikiyor”

“İstanbul'un nefesi olan Kuzey Ormanları, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu gibi devasa ölçekte yıkım getiren katil projelerin ve taş ocaklarının, madenlerin, kömürlü termik santrallerin saldırısı altında parçalanıyor...

“İnşaat sermayesi, İstanbul'u kuzeye doğru büyütmek istiyor ve bu amaçla elini atabildiği her yeşil alana bir yapı dikiyor.

“Halkın parasıyla koca ormanı katlederek mesire alanına çevirmek, sonra da bunu 'yeşillendirme' adı altında halka pazarlamak, dünya tarihinde benzeri olmayan bir durum olsa gerek.

“Yolların, otoparkların, piknik alanlarının, işletmelerin arasında hangi yaban hayatından, nadir bitkiden söz edilebilir? Piknikçilerin bıraktıkları çöplere belediyeler, Orman ve Su İşleri müdürlükleri yetişemezken, mangalcı işgali altındaki doğal alanlar ve su havzalarında biyoçeşitlilik dersleri verilmesi gülünçtür.”

(TP/HK)

*Fotoğraflar: Tansu Pişkin - bianet