Bu iktidar çevrenin merkezi ele geçirmesine dayanmıyor mu?
Hükümet bu özlemin temsilcisi değil mi?
Bu tema aracılığıyla hem onun temsil edilen siyasal özlemi yakalamak, hem de -yereldeki imkanları kullanarak- bir güç göstermek mümkün olamaz mı?
Böylece bir taşla iki kuş vurmak mümkün değil mi?
Üstelik bu tema başka birileri için hiç ürkütücü değil. Resmiyetle, devletin diğer güçleriyle ters düşen hiç bir tarafı yok. Ehlileştirilmiş ve sağın her zaman sahiplendiği, sivil toplumu kuşatan resmiyetçi tavrın bir uzantısı. Amaç onların yaptığını yapmak, iktidarı paylaşmak...
Ancak diğer taraftan çevrenin bu kuşatıcı söyleminin resmi toplum tarafından temsil edildiğinde karşıtına dönüştüğünü, seçkincileştiğini fark etmemek imkansız.
Bu tema yalnızca simgesel olarak bu özlemi temsil ediyor. Ama bağlamından koparıldığında, tam tersi bir işlev taşıdığını söylemek mümkün.
Çünkü fetih gerçekleştiğinde kuşatan, kuşatılana, karşıtına dönüşüyor.
Bu nedenle İstanbul Büyükşehir Belediyesinin son reklam kampanyası hakkında şunu söylemek istiyorum:
Hayır Sevgili Belediye Başkanı çalışınca olmuyor. Siz çalışsanız da, müteahhitleriniz çalışsa da, proje ekipleriniz çalışsa da olmuyor.
Siz renkli haritalar karşısına geçip fotoğrafçılara poz verirseniz hiç olmuyor.
Çünkü siz ki İstanbulun yoksul kesiminin oylarını aldınız, onların projelerinizden başka dertlerine, haklarının çiğnenmesine derman olmak için seçildiniz.
Bunu yaptığınızda olmuyor.
Beyaz gömlekle şimdi onların karşısına geçtiğinizde olmuyor.
Sakın yakın çevrenizin, sizden iş alan veya almaya çalışanların, müteahhitlerin, proje hocalarının, basının sizi pohpohlamalarına sakın aldanmayın. Bu konuda siz ilk değilsiniz.
Bunu yaptığınız sürece inanın hiçbir kurtuluş şansınız yok. Reklam stratejiniz içtenlikle söylemek istiyorum- tamamen yanlış. Bir girdaba kapılmış gibi sizi bekleyen sona doğru gidiyorsunuz.
Bu halk yönetimci-projeci başkanları sevmez.
Bu halk siyaset yoksulluğunu sevmez.
Sakın bu işin iyi sonuç vereceğini, oraya buraya uyduruk köprüler, kavşaklar, binalar, parklar yapınca halkın bundan hoşlanacağını düşünmeyin. Halk bunları yutmaz.
İyi bir yönetimin nasıl olabileceğini bir kere düşünün.
Bir kentin kağıt üzerinde alınan kararlarla yönetilmesinin nasıl bir sonuç verdiğini düşünün.
Halkın her seçimde nasıl bir anlayışa oy verdiğini, nasıl bir anlayışa karşı çıktığnı düşünün.
O zaman siyasetin ne demek olduğunu anlarsınız.
Ve belki halkın da neyi istediğini anlarsınız.
Demek ki seçilenlerin elinden başka bir şey gelmediğini. (KG/EK)