Açık Radyo için ekonomipolitik yorumları da yapan Bilge, Ağar'ın Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'tan tepki alan çıkışını ekonomipolitik bakış açısıyla değerlendirdi; "ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra Türkiye'yle Kuzey Irak arasındaki ticaret pastası çok büyüdü. Çok taraflı bir barış ihtiyacı var. Daha önce çatışan aşiret-şirketlerin şimdi barışa ihtiyacı var. Bunu Ağar'dan iyi kimse göremez" dedi.
Yazar Aydın da, uluslararası baskılar ve içerideki ekonomik dinamiklerle, Ağar'ın devletin Kürt sorununu "Türkiye bölünmeden, devletin kontrolü altında sorun olmaktan çıkarılmasını savunan" kanadın temsilcisi olduğunu, tarihe "merkez sağın ve devlet geleneğinin yaşadığı tıkanmayı açan kişi "olarak geçmek istediğini söylüyor.
Aydın, analizini, "Kürt sorunu üzerinden bir iktidar mücadelesi" olarak özetliyor, "Boş alanı gördü, doldurmaya çalışıyor"diyor ve ekliyor: "Ağar zihniyetiyle Kürt sorunu çözülemez."
Bilge: Kürt burjuvazisinin barışa ihtiyacı var
Bilge, Ağar'ın Irak'ın işgalinden sonraki tabloyu okuyabildiğini, "eski mesai arkadaşları"yla arasındaki gerilimin buradan doğduğunu ifade ediyor.
Bilge'ye göre belirleyici olan iki faktör var:
1. ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra Türkiye-Kuzey Irak arasındaki ekonomik aktivitenin, pastanın büyümüş olması
2. Doğu ve Güneydoğu'da Kürtlerin ancak açılım getirecek bir partiye oy verme eğilimi
Bilge, "Ekonomik aktivitenin büyümesi, daha önce çatışan PKK yanlısı aşiret-şirketlerle devlet yanlısı aşiret-şirketleri uzlaşmaya götürüyor. Kürt burjuvazisinin barışa ihtiyacı var. Koruculuk sürecini başlatan, aşiretleri tanıyan Mehmet Ağar bunu iyi okuyabiliyor" diyor.
Bilge, aşiret-şirketlerin kaçak akaryakıt transferinde de büyük oranda yer aldığına, petrol işverenlerine göre Türkiye'ye yıllık 8-10 milyar dolar değerinde kaçak akaryakıt girdiğine, bunun büyük bölümünün de Güneydoğu'dan geldiğine dikkat çekiyor.
"Pastanın büyümesi sulh gerektiriyor. Siyasi söylemi yumuşatıyor. Çatışmada ticaret yürümez, bunu en iyi Ağar bilir."
"Açılım getirmeyen Güneydoğu'dan oy alamaz"
Bilge'nin dikkat çektiği ikinci faktör de seçim süreci.
"Bütün siyasi partiler bu seçimlerde milliyetçilik yarışına girmiş durumda. Bölgedeki seçmenlerden, bölgeye açılım getirmeyen hiçbir partiye oy olmadığıysa çok açık. Bu geçmişte de böyleydi. AKP de bu anlamda geriledi 'Sorun var' diyor, ama arkasını getiremiyor."
Dolayısıyla milliyetçilik yarışına giren siyasi partilerin oy şansı düşerken, bir yandan da baraj nedeniyle Kürtlerin Meclis'e girmeleri mümkün değilken, "Açılım getiren sempati kazanabilir" diyor Bilge.
"Son çeyrek yüzyılın fotoğrafını sertlikle çizmiş Ağar gibi birinin geri adım atmasının, eski mesai arkadaşlarıyla ters düşmesinin ardında bu açılım yatıyor."
Aydın: Ağar devletin içinde
Aydın, "derin devletin bir numaralı ismi" dediği Ağar'ın bir avantajı yakalamaya, kendine sivil alandan meşruiyet bulmaya çalıştığını, bunun için bir bellek temizleme çalışması yaptığını söylüyor.
"Ağar, İttihat Terakki'den hatta daha da öncesinden gelen, her türlü farklılığı ve itirazı ezmek, tektipleştirmek üzerine şekillenmiş olan devlet geleneğinin en tipik temsilcilerinden biri. Hatta bu konuda Deniz Baykal'ın bile olamayacağı denli devlet geleneğini temsil ediyor.
"Ağar bir avantajı yakalamaya çalışıyor. Bu açıklamayı yapabilecek tek derin devlet temsilcisi, ve aynı zamanda en dezavantajlısı. Çünkü köy boşaltmalarla, savaşla, faili meçhullerle, derin devletin en yasadışı eylemleriyle özdeşleşen en tipik isim. Bu aynı zamanda bir tür bellek temizleme çalışması."
ABD'nin yeni Ortadoğu planlarının, Avrupa Birliği'nin ve uluslararası ilişkilerin Kürt sorununu çözüme zorladığını belirten Aydın, "Ağar bu çözüm için devlet içi eğilimlerden birini temsil ediyor" diyor; aynı çözümün daha önce MİT, Genelkurmay, Dışişleri tarafından ve en açık Turgut Özal'ın ağzından dile geldiğini anımsatıyor.
Büyükanıt'ınsa, açılımı değil statükonun olduğu gibi sürdürülmesini isteyen iktidardaki devlet geleneğini temsil ettiğini ve küresel süreci okuyamadığını söylüyor Aydın.
"TÜSİAD Ağar'a destek verebilir"
Bu koşullar altında, Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) de bir süre sonra Mehmet Ağar'ın sözlerine sahip çıkmasının, seçimlerde Ağar'a destek vermesinin hiç şaşırtıcı olmayacağını söylüyor Aydın.
Geçen yıl sonunda bianet'e Erdoğan'la TÜSİAD arasındaki ihtilafı değerlendiren iktisatçı Mustafa Sönmez, "TÜSİAD AB ve IMF çıpalarına önem veriyor. Erdoğan'ın muhafazakar yanı AB'yle çatıştıkça TÜSİAD bundan rahatsız oluyor. Erdoğan da TÜSİAD'ın elinde olgun bir alternatif olmadığını biliyor. Bu noktadan sonra TÜSİAD, büyük medyayla beraber, alternatif bulma arayışına, 'elimizin altında yedek olsun' diye hazırlıklara başlayabilir" demişti.
"Popüler sağ devletle kontrollü polemik yaparak iktidara gelir"
Aydın, Türkiye'de popüler sağın her zaman "devletle kontrollü bir polemiğin" ardından iktidara taşındığına işaret ediyor ve "Ağar tam da bunu yapıyor. Bu polemikle kendine sivil alanda bir meşruiyet oluşturmaya çalışıyor" diyor.
Aydın: Sol uygulanabilir çözüm üretmeye çabalamalı
Aydın, "Kürt sorununun diğer sorunların çözümü için kilit olduğunu, derin devletin bir numaralı temsilcisi bile görürken" solun Kürt sorunu için uygulanabilir çözüm çabalarını artırması gerektiğini vurguluyor.
Kim ne dedi?
Ağar, Büyükanıt'ın Harp Akademileri'ndeki konuşmasından bir gün sonra Kanal D'de yayımlanan "Genç Bakış" programına katılmıştı. Büyükanıt'sa, geçen hafta Milliyet gazetesine verdiği demeçte Ağar'ın sözlerine karşılık vermişti.
Ağar: Benim dönemimde asker konuşamaz. Asker konuşuyorsa hükümet yok demektir.
Büyükanıt: Çok talihsiz bir konuşma olarak görüyorum. Ben Türkiye'nin geleceği, rejimin laik yapısıyla ilgili konuştum. O zat iktidarda olsa da biz bu konuları konuşuruz.
Ağar: Ha babam dağda silah sesleri olacağına, düz ovada siyaset yapsınlar.
Büyükanıt: Bu bir genel af çağrısıdır. Şiddetle kınıyorum. Dağdan inen insan nasıl siyaset yapacak ki?
Ağar: Bir şehit anasının 'Vatan sağ olsun diyemiyorum' sözüne siyasetçiler kulak kapatamaz. Bir ananın feryadını anlamayanlar siyasette duramazlar.
Büyükanıt: Feryatlarını duyduğunu söylüyor. Herhalde "cumartesi anaları"nın feryatlarını kastediyor.
Ağar, daha sonra yanlış anlaşıldığını ifade etmiş, Almanya'dayken yaptığı açıklamada şunları söylemişti:
"Benim söylediklerimle söylenenler arasında bir ilişki yok. Biz Türkiye'de büyük gerilimleri ortadan kaldırmak için yeni gerilimler peşinde değiliz. Söylediklerimiz, müşterek vatan iradesini güçlendirmek, bölünmez bütünlüğü pekiştirmek amacını taşıyor. Bir diğer konu da, biz Türkiye'de evlat endişesi hisseden anneler arasında ayrım yapmayız.
"Genel afla ne ilgisi var? Bir ülkede af nasıl olur? Bu konuda toplumsal talep varsa olur. Böyle bir şey yok. Buradaki temel felsefe, toplumsal gerilimin yumşamasıdır. Dağda silahla gezen teröriste müdahale etmemek olur mu? O ayrı bir konu. Silahla gezen teröriste asker, polis tabii müdahale edecek. Olayla dağın bağını kesmeye çalışıyoruz. Biz yeni kadrolar dağa katılmasın, olayla dağın bağı kesilsin diye konuşuyoruz."
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'se Ağar için "sözlerinin dikkatlice okunması gerekir" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, "Sizi, Başbakan, DTP'liler, Öcalan anlıyor. Biz anlamamaya devam edeceğiz. Yanlış anlaşılmadınız, yanlış konuştunuz" dedi.
Anavatan Partisi Başkanı Erkan Mumcu da, "Sayın Ağar'ın talip olduğu rol, AKP ile beraber Kuzey Irak Kürt devletine hami rolüdür. Gidip Washington'da yalvararak, ülkenin bağımsızlığını, bütünlüğünü koruyamazsınız" dedi. Mumcu, "Genelkurmay Başkanı'nın, bir politikacının sözlerini eleştirmesini doğru bulmuyorum. Politikacıların söylediklerini, politikacılar eleştirir. Genelkurmay Başkanları siyasal gündeme doğrudan muhatap olmazlar" diye de konuştu.
Mehmet Ağar, bugün (18 Ekim) NTV'de katıldığı canlı yayında da, "kendisini halkın anladığını, ama muhalefetin anlamadığını" söyledi. (TK)