Geçmişte yaşanılan acıların hala sıcak olduğunu söyleyen bölgedeki insanlar, altı yıllık çatışmasız ortamın getirdiği olumlu gelişmelere dikkat çekerek, sorunun demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesini istiyorlar.
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Diyarbakır Şubesi'nden Zeynep Deniz, çatışma durumunun tekrar oluşmasını bölgedeki insanların sorunlarının yanlış dillendirilmesinden kaynaklı olduğunu belirtti.
"Çatışma ortamını durdurulması o bölgedeki insanların sorunlarını tespit edilmesinden geçer ama muhatap alınan kesim yanlış" diyen Deniz, "Belirli bir kesim muhatap alınıyor ama onlar Kürt halkını temsil edemezler" diye konuştu.
Deniz, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) sürecinde insan hakları konusunda olumlu gelişmelere yaşandığını, fakat bunların zoraki olarak görüldüğü için yeterince uygulanmadığını ifade ederek "Türkiye zihniyet sorunu var, zihniyet değişmedikçe yasal düzenlemeler hayata geçmez keyfi uygulamalar devam eder" dedi.
"OHAL bitmeli artık"
Bölgede Olağanüstü Hal (OHAL) dönemini andıran görüntüler yaşandığını ve koruculuk sistemi devam ettiğini söyleyen Deniz şöyle devam etti:
"Koruculuk sisteminin devam etmesi bile başlı başına sorundur. Çözüm isteniyorsa,koruculuk sisteminin ve OHAL dönemi andıran ne varsa ortadan kaldırılması ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin son bulması gerekiyor".
"Kürt kimliği anayasal güvenceye alınmalı"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi'nden Saadet Becerikli de, 1 Haziran'da Kongre-Gel'in ateşkesi bozma kararının ardından Batman Barış Platformu olarak açıklama yaptıklarını, operasyonların durdurulması ve Kongre-Gel'in ateşkesi sürdürmesi konusunda her iki tarafa da çağrıda bulunduklarını hatırlatarak, "Operasyonlar ardından başlayan çatışma ortamı gelen asker ve gerilla cenazeleri ne yazık ki haklılığımızı gösterdi. Bölgede genel olarak bir kaygı mevcut" dedi.
Becerikli halkın kaygılı olmasının yanı sıra gelişmeler nedeniyle tedirgin ve üzgün olduğunu söyledi.
Kürt sorununun sonsuza kadar bitmesi için barışçıl bir çözüm üretilmesi gerektiğini belirten Becerikli şöyle devam etti:
"Bunun içinde Kürt kimliğinin anayasal güvenceye alınması, genel afla dağdaki silahlı Kürt gençlerinin de sosyal ve siyasal yaşama katılmalarını sağlayacak koşulların oluşturulması gerekiyor.Kürt sorunu çözülmeden temel hak ve özgürlükler sorun olmaya devam edecektir. AB yi gelişmiş çağdaş ülkeler düzelini hedefliyorsa, Kürt sorunu barışçıl demokratik yollarla çözülmeli".
"Devlet adım atmalı"
İsmini vermek istemeyen Diyarbakırlı bir öğretmen ise, "Bölgede yaşayan biri olarak geçmişi kara bir deneyim var ve biz bunun yeniden yaşanması istemiyoruz ve tedirginiz. Gelişen çatışma ortamında daha kötüsünün yaşanmasından kaygılıyız" dedi.
Devletin adım atması durumunda çatışmayı durdurabileceğini ve silahların susacağını söyleyen öğretmen, "6 yıllık çatışmasız ortamda çok önemli gelişmeler yaşandı. Bölge sosyal ve ekonomik anlamda 20 yılda erişemeyeceği noktalara son 6 yılda geldi. Savaşsız süreçte Türkiye'de enflasyonda uzun zamandan sonra tek haneli rakamlara düştü" diye konuştu.
Bu kazanımlar görmezden gelinmemesi gerektiğini söyleyen öğretmen "Bölgede çatışmaların yoğunlaşacağına kesin gözüyle bakılıyor ve halk bu nedenle çok gergin" dedi.
Halk insanca yaşamak istiyor
"Türkiye'de bir şeylerin değişmesinin zamanı gelmiştir. Türkiye'de yaşanılan sorunların temelinde Kürt sorunu vardır ve bu çözülmeden hiçbir şey aşılamaz" diyen öğretmen şöyle devam etti:
"Sorun kesinlikle şiddet çözülmez sorunun tanımı iyi koymak gerekiyor, sorun 3-5 bin PKK militanı sorunu değildir sorun Kürt sorunudur. Savaşsız demokratik bir yoldan çözülmesini istiyoruz. Kimse kan dökülsün istemiyor, bölgedeki insanlarda kendi ülkesinde insanca yaşamak istiyor".(KÖ/EÜ)