Meclis'in dünkü (4 Ekim) birleşiminde Türkiye'yi Ruhi Açıkgöz temsil etti. 16 maddelik karar bire karşı 61 oyla kabul edildi.
Parlamenterler Meclisi, İran, Irak ve Suriye'yi de Kürtçe'nin ve Kürt kültürünün ülkelerinin mirasının bir parçası, savaşılacak bir tehdit değil, korumaya değer bir zenginliği olduğunu kabul etmeye ve özellikle dil alanında gerekli önlemleri almaya çağırdı.
"Anadilde eğitim olanaklarını da dikkate alın"
AKPM, Türkiye yetkililerinden kültürel alanda şu adımları atmasını istedi:
* Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi'ni imzalayarak, onaylayarak ve uygulayarak Türkiye'de konuşulan Kürt dillerinin korunmasının güvence altına alınması.
* Resmi dilin yanı sıra, anadilde eğitim olanaklarının da dikkate alınması.
* Kürt anne babaların farklı dilsel olanaklarla ilgili bilgilendirilmesi ve başvuru yollarının oluşturulması.
* Kürt dili ve edebiyatıyla ilgili üniversite eğitiminin teşvik edilmesi.
* Kürt kültürüyle ilgili örgütlerin tanınması ve desteklenmesi; Kürt dili ve kültürünün korunmasında işbirliği anlayışıyla bu örgütlerle diyaloğa girilmesi.
* Kürtlerin kültürel etkinliklerinde karşılaştıkları idari prosedürlerin elden geçirilmesi.
* Kürtçe konuşanların modern kitle iletişim araçlarına erişiminin teşvik edilmesi. Basın, radyo ve televizyonun gelişmesine olanak verecek mali destek Kürt cemaatinin içinden gelmeli.
* Azınlıklarla ilgili farkındalık ve azınlıklara saygının yaratılması bakış açısıyla Kürt kültürünün desteklenmesi için Türkiye'de daha fazla yerel merkez açılması.
"Namus cinayetleri yalnızca Kürtlerin sorunu değil"
AKPM, kararında namus cinayetlerinin Kürtlerle ilişkilendirilmesine de değindi.
"Bu barbarca uygulama yalnızca Kürtleri ilgilendirmiyor. Ortadoğu'nun en geri kalmış, kırsal alanlarında sürüyor. Eğitim ve ekonomik gelişme bu uygulamaların azalmasıyla koşut. Kadın örgütleri, Irak ve Türkiye'de önemli bir rol oynuyor. Yeni Türk Ceza Yasası 'namus cinayetleri' için her türlü hafifletici etkeni kaldırıyor ve 'namus cinayetleri'ni önceden tasarlanmış cinayet olarak kabul ediyor."
"Namus cinayetlerini gelenekten kabul eden ülkenin Avrupa'da yeri yok"
AKPM kararında namus cinayetleri-Türkiye-Avrupa bağlantısına da değindi.
"Bölgenin bütününde yaşayanların çoğunun, tutumlarını modernleştirmeye ihtiyacı var. Kürtlerin büyük çoğunluğu Avrupa'nın olumlu bir şey olduğunun farkında ve ortak geleceklerine dair umutlarını Avrupa'da veya Avrupa'yla görüyorlar.
"Aynı zamanda, 'namus cinayetleri'nin hâlâ 'geleneğin' bir parçası sayıldığı bir ülkenin insan hakları Avrupa'sında yerinin olmadığının da farkına varmalılar. Meclis, Türkiye hükümetinin attığı -doğru yönde, sürdürülebilir bir yolu açması umulan- yasal, siyasi ve toplumsal adımları memnuniyetle karşılıyor."
Kürtlerin kültürel durumu bölgede barışa bağlı
AKPM, Kürtlerin kültürel durumunun iyileştirilmesinin, bölgedeki siyasi istikrarla doğrudan bağlı olduğunu da belirtti.
"Etnik grupların kültürel durumunun iyileştirilmesi için, bölgede barışa ve istikrara ihtiyaç var."
Avrupa'da da bir milyondan fazla Kürt'ün yaşadığını belirten Meclis, Kürt diasporasının Kürtlerin köken ülkelerindeki durumunun Batı ülkelerinde bilinmesinde önemli bir rol oynadığını da kararda ifade etti.
"Kürtlerin İran'da dil hakkı, Suriye'de hiçbir hakkı yok"
AKPM, Kürtlerin yaşadığı ülkelerdeki durumunu şöyle özetledi:
* Irak'taki 5 milyon Kürt, 1991'deki savaştan beri neredeyse bağımsızlık statüsünde yaşıyor.
* İran Kürtlerinin kültürel haklardan başka hakkı yok. Müzik ve folklor var, ama eğitim hakkı yok.
* Suriye'de hiçbir hakları yok; müzikleri bile yasak.
* Türkiye'de Kürtler yetkililer tarafından on yıllarca tanınmadı. Bu durum 2004'te TRT'de Kürtçe yayınların başlaması ve Kürtçe kurslara izin verilmesiyle değişti. Kürtçe kitaplar, albümler ve konserler artık yasak değil. İki bölgesel özel televizyon kanalı ve bir radyo kısa Kürtçe yayınlarına 23 Mart 2006'da başladı.
Bu ülkelerden yalnızca Türkiye Avrupa Konseyi'nin üyesi.
"Kültürel çeşitlilik değerli bir kaynaktır"
Kültürel çeşitliliğin ve dillerin Avrupa mirasını zenginleştiren değerli bir kaynak olarak görülmesi gerektiğini belirten AKPM, bunun her bir ülkenin ve bireyin kimliğini pekiştirdiğini de ifade etti.
Meclis kararında, Kürt kültürüyle ilgili şu bilgilere de yer verildi:
* Kürtlerin tam olarak nereden geldiği hâlâ bir muamma. Bu nedenle kararda Kürtler, ana dili Kürtçe olan etnik grup olarak kabul edildi.
* Yaşadıkları ülkelerin, İran, Irak, Suriye, Türkiye'nin nüfus sayımlarında etnisite sayımı olmadığı için sayıları bilinmiyor. Tahminler 25-30 milyon arasında. Kürtler, en büyük "devletsiz ulusla"dan biri.
* Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesinin İran dalının kuzeybatı alt dalından. Sami Arap ve Ural Altay Türk dillerinden kökten faklı. Modern Kürtçe'nin birçok ana grubundan en büyüğü Kurmanci.
Kürt kültürünün iyileştirilmesiyle ilgili bu karar, AKPM'nin kültürel çeşitliliğin korunmasıyla ilgili ilk kararı değil. Meclis daha önce 1993'te Avrupa'daki Romanlarla, 1996'da Eskenazi kültürüyle, 1997'de Arumanlarla, 1998'de risk altındaki Ural azınlık kültürleriyle, 2001'de de Romanya'daki Csango azınlık kültürüyle ilgili kararlar almıştı. (TK/KÖ)